"Kerem uyan artık."
"Kime diyorum ben yaa."
"Tamam öyle olsun."
Saatlerdir kerem bey uyansın diye bekliyorum. Ama yook top patlasa uyanmaz bu, ne ağır uykusu varmış. Eğer seni dürterek uyandıramıyorsak bizde suyun kaldırma kuvvetinden yararlanırız ama şöyle bir gerçek var ki burada su yok. Hemşire dediğin pratik ve sivri zekalı olmalı yani benim gibi suyumuz yoksa bir buzdolabı alkolümüz var. Teknik olarak oda bir sıvı ve oda işimizi görebilecek yetilere sahip.
İlerde duran mini buzdolabının yanına ilerleyerek önünde diz çöktüm bakalım burada ne varmış. Bu olmaz bu olur ama aması yok bu olur. Büyük bir şişe alkolü elime alarak kenardaki açacakla açtım. Evet kerem bey saatlerdir seni beklememin acısını nasıl çıkaracağımı da bulmuş oldum. Buz gibi alkolü suratına yiyince bakalım uyanacak mısın uyanmayacak mısın.
"Kerem."
"Git başımdan Cenk." Cenk öylemi al sana Cenk.
Elimdeki büyük boy alkolü başından aşağı boşaltmaya başladım. Evet bir kez daha suyun yani sıvıların kaldırma kuvveti olduğunu kanıtlamış olduk. Kerem küfürler yağdırarak yüzüne gelen alkolü engellemeye çalışıyordu.
"Cenk dur lan kalktım tamam, lan dursana, çok pişman olacaksın Cenk bu yaptığına." Hala Cenk diyo ya. Elimdeki şişeyi dibi gelmemiş olsa bile büyük bir sinirle yere attım.
"Ne Cek'i ya Rana ben Rana saatlerdir seni bekliyorum burada sen hala Cenk diyosun. Ne Cenkmiş anasını satıyım Cenk aşağı Cenk yukarı yeter be kalk git elini yüzünü yıka bi kendine gel seninle mi uğraşıcam tüm gün. Hadisene hala ne duruyorsun."
Allah'ım neyle sınıyorsun beni, hala olduğu yerde gözleri kocaman bana bakıyor. Tamam şaşırdın anladık uzatma artık git temizlen gel.
"Cenk'e ne oldu?"
Bak hala Cenk diyor. Öldü Cenk, bitti, gitti, yok oldu.
"Bana öyle bakmayı bırak ve kalk artık bu kadar beklediğim kafi." Tek kaşı yukarı kalkmış bana manasız bakışlar yollamaya devam ediyordu. Bir açıklama yapmazsam bana böyle bakmaya devam edeceğini anladığımda bende onun gibi yere cöktüm derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.
"Cenk buraya bu gün hiç gelmedi, en azından son 4 saattir. Buraya geldiğimden beri uyuyorsun seni her uyandırma girişimimde 'Cenk git başımdan' diyerek sırtını bana döndün. Artık tak etti ama hak ettin sende." Sonunda bir şeyler anlamış olacak ki yüzünü buruşturdu.
"Pardon yaa o sen miydin bende neden Cenk'in sesi kız gibi çıkıyor diye düşünüyordum."
"Artık nedenini de öğrendiğine göre o yapışıp kaldığın yerden kalkabilir misin?" Bende oturduğum yerden kalkarak deri koltuklara yöneldim. Arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum gidip tekli koltuklardan birine oturduğumda oda karşımdaki koltuklardan birine oturdu. Yapış yapış görünüyordu.
"Üzerini değiştirmen gerek berbat görünüyorsun."
"Beni düşündüğünden değil yani." Ahh hadi ama hasta olmasından endişe ettiğimi falan mı düşünüyor. Tamam belki biraz ama berbat yapışkansı görünüş şu an daha baskın geliyor.
"Saçmalamayı bırakır mısın iğrenç derecede alkol kokuyorsun ve yapış yapışsın."
"Hem içtiğin alkolü başımdan aşagı döküyorsun hem kokusunu beğenmiyorsun üstüne üslük birde şaheserine laf ediyorsun."
"Pis pis sırıtmayı bırak artık ben içmem seni uyandırmak için kullandım sadece." Neden açıklama yapıyorsam.
"Peki o zaman konumuza dönelim neden buradasın ve 4 saattir beni beklemenin sebebi ne?" Evet ben neden gelmiştim buraya. Doğrusu buraya gelene kadar bir nedenim yoktu ama onu öyle görünce...
Yelkenleri suya indirerek yüzüne bakmaya başladım. Omuzlarım düşmüş bütün gücüm tükenmiş gibiydi sadece öylece bakmak istiyordum konuşmadan ama o bana cevap bekler gözlerle bakıyodu. Tuttuğum nefesimi geri üfleyerek düşüncelerimi toparladım. Artık bir şey söylemeliydim ne söyleyecektim yanında olduğumu mu? Gerçekten mi? Hayır belkide evet bilemiyorum.
"Neden geldiğim konusunda hiçbir fikrim yok." Umutsuz bakışlarla ona bakıyordum o ise şaşkınlıkla kalkmış kaşları ile bana karşılık veriyordu. Bir süre sessizce birbirimize baktık. Az önce biraz sesli mi düşünmüstüm.
"Peki bu kadar mı çemkirmek yok mu?"
"Şansını fazla zorlama istersen." Çemkirmek yok sadece umutsuz ev kadınları gibi oturmak var.
"Tamam burada mı kalmayı düşünüyorsun?" Alayla kıvrılmış dudaklar ve bu bakışlar..aklından geçenleri duyar gibiyim şu an ama avucunu yalarsın Kerem.
"Beni evime bırakırsan sevinirm."
"Peki ya bırakmazsam." Yine mi aynı muhabbet.
"Bu konuşmanın sonunda kız inada biner gecenin 11 inde dışarı çıkar tam yem olacağı sırada kahramanı çıka gelir bılabıla..."
"Beni kahramanın olarak mı görüyorsun?" Kendimi daha fazla tutamayarak söylediği sözlere katıla katıla güldüm.
"Ahh kahramanım beni evime mi bırakırsın yoksa geçen gece olanları tekrar mı edelim?"
"Yürü hadi yürü başımın belası." Bela olan ben miyim sensin bela kara bela hemde. Ondan önce davranarak kapıya doğru ilerledim. Arkamdan geldiğini hissede biliyordum. Depo gibi olan ama olmayan yerden çıkıp arabasına doğru ilerlemeye başladık. Tam arabaya biniyorduk ki arkamızdan duyulan sesle ikimizde o yöne döndük.
"Ooo Kerem bey yeni kızınızda hiç fena değilmiş bir günlüğüne bize verebilir misiniz." Ağzım açık ürkek bakışlarla Kereme bakıyordum Kerem dudaklarını kıpırdadatarak arabaya binmemi söyledi bende ikiletmeden bindim. Arkama dönüp onlara bakıyordum. Kerem adamın yanına gidip kulağına bir şey söyledi ardından arkasını dönerek arabaya doğru helmeye başladı. Neydi bu şimdi bukadarmıydı yani. Kerem arabaya bindiğinde ona şaşkın bakışlar atıyordum. Dikkatini çekmiş olacak ki dönüp bana baktı.
"Ona ne söyledin?" Ne söylediyse adam ardına bakmadan seri adımlarla oradan uzaklaşmıştı.
"Seni ilgilendirmiyor." nasıl yaa.
"Tabi ki beni ilgilendirir ortada bahsi dönen kişi benim."
"Rana bir kez olsun sus ve sorgulama." Bu kadar kızacak ne vardı şimdi ne söylediğini sordum sadece. Sadece başımı aşağı yukarı sallayıp onu onayladım. Aramızda serin rüzgarlar esiyordu. Ne o tek bir şey söylüyordu nede ben. Sessiz geçen bir yolculuğun ardından evin önüne gelmiştik. Derin bir nefes alarak ona döndüm.
"Bu gün neden bara geldim biliyor musun? Bilemezsin tabi ki. İlk geldiğimde bende nedenini pek bilmiyordum sonra bir şey oldu ve tamamen fikrim değişti. Ailelerimiz arasındaki münasebet her ne ise umrumda değil. Onların yapmış olduğu şeylerin cezasını sen ve ben çekiyoruz, daha doğrusu sen çoktan bu savaşın içindesin ben ise girmek üzereyim. Bu savaştan tek başımıza sıyrılamayız yenik düşeriz. Fakat eğer bir birlik olursak kazanabilirz. Şimdi ayrı ayrı cephelerde savaşmak yerine birlik olmaya var mısın?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
RomantizmYani bir yaşa merhaba diyordum. O ana kadar her şey gayet güzel ilerliyordu. En yakın arkadaşlarım bana 21. yaş günüm için güzel bir parti düzenlemişler. Ta ki o ana kadar... Nereden bilebilirlerdi ki 21. yaş günümde karanlığa mahkum olacagımı...