Yazar'ın ağzından 9 yıl öncesi
"Bu ortaklık olmaz Buğra kabul edemem." dedi Hazal Hanım sakin bir ses tonuyla. Ne kadar sakin olmaya çalışsada içten içe kendini yiyip bitiriyordu. Sakin kalmaya çalışıyordu. En azından bu evden ayrılışı güzel olmalıydı.
"O kadar emin olma Hazal." Buğra bey tehtitkar bir ses tonuyla ona karşılık verdi. Bu iş burada son bulacağa benzemiyordu. Elinden geleni ardına koymayacakğı muhakkaktı ki öyle de olacaktı. İstediğini elde etmeye niyetliydi Buğra bey fakat Hazal hanım da bir o kadar kararlıydı bu ortaklığın olmayacağı konusunda.
"Sana bu ortaklık olmayacak dedim o kadar." Hazal hanın sakin kalma çabalarını devam ettiriyordu ama artık son noktaya geldiği belliydi.
Son sözü bu oldu yanından ayrılırken. Ardından kapıyı çarpıp çıktı. Bir ortalklık tutturmuş gidiyordu Buğra bey. Bu şirket Fatihin vasiyeti üzerine torununa kalacaktı, nasıl ona dedesinden kaldıysa bu kural böyle devam edecekti. Asla bir ortaklık söz konusu olamazdı, asla da olmayacaktı.
Evin içine bir piyano sesi hakimdi. Rana Kerem'i çalıştırıyor olmalıydı. Daha 11 yaşında olmasına rağmen gereğinden fazla zeki bir çocuktu. Onunla başa çıkmak Hazal hanım için gerçekten çok zordu.
Seri adımlarla merdivenleri inerek aynanın yanındaki kapının önünde durdu Hazal hanım. Derin bir nefes alarak kapıyı açtı ardından.
"Rana, hadi kızım gidiyoruz." Kararlıydı Hazal hanım bu kez. Bu ortaklık mevzusu artık onu son noktaya getirmişti.
Kerem Rana'nın yüzünü elleri arasına almış bir şey söylemesini bekliyordu. İkisi kardeş gibiydiler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Fakat artık birbirlerini göremeyecek olmaları çok kötüydü. Bu ortaklık yüzünden bu ev onlata artık kapanmıştı. Buğra bey ile Hazal hanım çok yakın arkadaşlardı, Buğra bey'in karısı öldükten sonra tek destekçisi Hazal hanım olmuştu. Ranayla bayadırda burada kalıyordular şimdi ise gidiyorlar...
"Nereye anneciğim." Rana'nın sesi sitem doluydu. Kerem'den ayrılmak istemediği apaçık ortadaydı.
"Rana soru sorma hadi." Bir sebep arıyordu Rana fakat neden gittiklerini ona söyleyemezdi. Belki annesini anlayacak yaşa geldiği zaman ona her şeyi açıklardı...
"Hayır anneciğim ben gelmeyeceğim."
Böyle devam ederseler bu inatlaşma sonsuza kadar sürebilirdi. Çok inatçı bir kızdı onu inadından sıyırmak her şeyden zordu. Rana'nın yanına giderek onu kucağına aldı Hazal hanım. Ardından
"Geliyorsun." diye de ekledi.Rana kucağında sızlanmaya başlamıştı bile onu bu şekilde götürmek istemezdi ama buna mecburdu.
"Hazal teyze, ne olur gitmeyin ya da bende sizinle geleyim ne olur."
Arkalarından seslenen Kerem bir an duraksamalarını sağladı. Dönüp ardına baktı Hazal hanım. Böyle olmasını oda istemezdi. Onun için gerçekten üzülüyordu. Böylesine iyi kalpli bir çocuk bu adamın yanında yok olup gidebilirdi ama ne yazık ki elinden gelen bir şey yoktu. Kerem'i yanına almayı her şeyden çok isterdi ama bu imkansızdı.
Hazal hanım Ranayı kucağından indirdi ve göz hizasına inerek konuşmaya başladı.
"Ben eşyalarımızı arabaya indirene kadar sizde vedalaşın, lütfen Rana bana zorluk çıkarma bende böyle olsun istemezdim."
"O zaman gitmeyelim anne lütfen ben Kerem'den ayrılmak istemiyorum."
"Rana hayır ne dediysem onu yap beş dakika sadece beş dakika o zamana kadar arabada ol tamam mı?"
Hazal hanım onları orada bırakarak gitti. Bilemezdi o da böyle bir şey olacağını. Hayatının en zor günlerini bu hatası ve vicdanı yüzünden çekeceğini. O odadan çıktıktan hemen sonra Rana ve Kerem hiç ayrılmayacakmış gibi uzun uzun sarıldılar. Ardından Kerem Ranadan ayrılmayı göze alamayarak o planı koydu ortaya.
"Rana lütfen ağlama bizi ayıramazlar. Asla böyle bir şey olmayacak güven bana. Gel benimle kaçalım bizi ayırmalarına izin vermeyelim. Ne dersin gidelim mi buralardan."
Küçücük yaşlarına aldırmadan yaptığı bu plan onların sonu oldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
RomanceYani bir yaşa merhaba diyordum. O ana kadar her şey gayet güzel ilerliyordu. En yakın arkadaşlarım bana 21. yaş günüm için güzel bir parti düzenlemişler. Ta ki o ana kadar... Nereden bilebilirlerdi ki 21. yaş günümde karanlığa mahkum olacagımı...