Ağlıyordum. Son zamanlarda yaptığım gibi. Göğsümde bir ağrı vardı. Bebeğimin gözleri dolmuştu ve alt dudağı titriyordu. Birden boynuma sarılmıştı ve bende ona karşılık vermiştim.
,,B-bir daha böyle b-bir şey yapma. Tamamı, babacık?", ona daha sıkı...
Sabah uyandığımda Jungkook yanımda değildi. Doğrulup gözlerimi kaşımıştım ve birden hapşırmam gelmişti. Gözlerim le odayı tarayıp kendime gelmeye çalışmıştım. Birden kapı açılma sesi kulaklarıma dolmuştu. Döndüğümde babacığımı beyaz kot pantolon ve beyaz gömlek ile görmüştüm. O kadar yakışıklı görünüyordu ki emziğim ağzımdan düşmüştü. Küçük bir kıkırtı bırakıp yanıma gelmişti. Beni kuçağına alıp suratımın her yerine öpücükler bırakmıştı.
Hergün ki rutini yaptıkdan sonra kahvaltı etmiştik. Jungkook gerçekten çok iyi yemek yapabiliyordu.
Yemeklerimiz bittiğinde yukarı çıkmıştık ve beni bez değiştirme masasına yatırmıştı. Putralayıp yeni bir bez taktıktan sonra beyaz dolaptan beyaz ve mavi kıyafetler çıkarmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(
Çanta sayılmıyor)
Giyindikten sonra sacımı taramıştı.
,,Bir yeremi gidicez, babacık?"
,,Evet, bebeğim. Seni bugün bir kawaii mazasına götürücem.", heyecanlanmıştım ve ellerimi çırpıp babacığımın boynuna sarılmıştım.
Jungkook banada sarıldığında onun yanağına bir öpücük bırakmıştım. Dudaklarını öpmek istiyordum ama nasıl yapacağımdan emin değildim. Dudaklarına baktığımı fark etmiş olmalı ki sahte bir öksürük bırakmıştı.
,,Dudağımdan öpmek istiyorsan öpe bilirsin, bebeğim.", yanaklarım hafif kızarmıştı.
Yavaşça yaklaşıp dudağına küçük, hafif bir öpücük bırakmıştım. Ben geri çekilince Jungkook beni tekrar öpmüştü. Utanıp boynuna sokulmuştum. Beni kuçağına alıp odadan çıkmıştı.
,,Bugün yürümen gerek. Senin için bir sorun olurmu?", kafamı "hayır" anlamında sallamıştım.
Gülümseyip beni yere bırakmıştı. Evden çıkıp arabaya yürümüştük. Artık yürüye biliyordum ve böyle kendimi daha iyi hissediyordum. . . . . Tatlı bir kawaii mazasına gelmiştik. Heryer de pembe ve beyaz eşyalar vardı. Ağzım açık etrafı izliyordum. Beyaz bir ayıcık görmüştüm ve gözlerimden kalbler çıktığından emindim. Jungkook'u unutarak ayıcığın olduğu yere doğru koşmuştum. Vardığımda elime alıp bir güzel sıkmıştım. Göğüsüme bastırıp sağ sola sallanmıştım. Babacığıma dönüp elimdeki ayıcığı göstermiştim. Gülümseyip bana daha fazla yaklaşmıştı.
