1.BÖLÜM

4.8K 201 64
                                    

Minik bir yaz hikayesi....

Artık ekrana bakmaktan gözlerim çıkacak, esneyip durmaktan çenem ayrılacaktı. Saati on iki görünce bir korku basmıştı beni, neden daha erken yatıp bende diğer insanlar gibi uykumu almış ve zombiye dönüşmemiş bir şekilde uyanamıyordum? Çünkü bitmiyordu, patronum olacak cadının başıma yıkacağı işler hiç bitmiyordu. Ben neden gece gece yarın ki davete gelecek olan insanların hayatlarını ezberliyordum ki. Koskoca iş kadının bana ettiğine bakın, yahu sen zaten zehir gibi bir kadınsın neden kendi işini kendin yapmıyorsun diye sorarlar adama. Gerçi belli bir yaşın üstündeydi, tamam biraz asabi, inanılmaz derecede katlanılmaz bir kadındır ama bazen onu anlıyordum. Ama bazen.

Dosyayı kapattığım anda telefonum çalmaya başladı. Ekranda patronumun adı vardı. Sanki beni görürmüş gibi dosyayı açtım. Ardından telefonumu elime alarak ayaklandım.

"Buyurun efendim" dedim hemen. Kadından ödüm kopuyordu. "Bende çalıyordum, yarın akşam için gayet iyi hazırlandım efendim. Hiçbir aksilik-"

"Sus be kız" dedi o bildiğim sesiyle. "Kimse yarını sormadı sana. Hastanedeyim, iyiyim yani. Neyse başıma birini dikmek için çok ısrar ettiler. On dakika içinde burda ol" deyip yüzüme kapattı. Yine mi hastalanmıştı. Apar topar odama dalıp uzun hırka ve çantamı alıp evden çıktım. Arabanın anahtarının düğmesine basıp ilerlemeye devam ettim.

Bu arabayı bana o vermişti, ne zaman istersem, saat kaç olursa olsun, gel dediğimde gel diye verdi yani. Beş yıldır da bu hep onun dediği gibi olmuştu. Ne zaman gel dese ben saat kaç olursa olsun bindim arabaya ve nereye isterse oraya vardım. Bazen sadece beni karşısına dikip söylenmek için bile çağırırdı. Azar adı altında içini döker sonra beni eve kış kışlardı. Bazen onu anlarım dedim ya, aynen öyle.

Çocukları gelip gitmezdi, sadece gün içinde telefon ederek güya iyi olup olmadığını sorarlardı o kadar. Özel günlerde gözleri yolda beklerdi ama hiç kimse gelmezdi. Ben o özel günler de bile kadının karşısına dikilir hiç suçum olmadığı halde azar yerdim. Her şeyin acısını benden çıkarırdı ve ben tek kelime etmezdim. İlk zamanlar çok ağır gelirdi ama zamanla alıştım buna. Çok zor bir kadındı ama sebepleri vardı. Üç çocuğu vardı. En büyüğü ve en küçüğü evli ve de çocukluydu. Kadın torunlarını bile göremiyordu. Ortancaları hakkında benim çok bir bilgim yoktu ama magazin sayfaları hakkında çok şey biliyordu. Bazen temizlemek bana düşüyordu tabi. Haber çıkar mı çıkmaz mı diye gecenin köründe ve sabahın ilk ışıklarında gazete üstüne gazete arıyordum. Habercilerin neredeyse hepsini tanıyordum, artık yolda karşılaşınca "yemin ederim haber yok" diye teslim oluyorlardı. Zaten ara sıra çıkıyordu kozasından, o bile yetiyordu beni üç yıllık yormaya.

Hastanenin önünde bir yere park edip hızlıca indim arabadan. Koşarak acil girişinden girip danışmaya bile sormadan o bildiğim koridora doğru ilerlemeye devam ettim. Biraz sonra Gülizar hanımın şoförüyle karşılaştım. Yine beni bekliyordu.

"Durum ne?"

"Bilmiyorum, doktora sorarsın" deyip bezmiş bir halde çıkışın yolunu tuttu. Bu adama da öyle sinir oluyorum ki. Onu gören zorla çalıştırılıyor sanır. Dünyanın maaşını alıyor, burnu havada mal. Kapıyı usulca vurarak odaya girdiğimde Gülizar hanımı yatakta cihazlara bağlı buldum. Yorgun yüzü bana döndüğünde yine bir umut söndü yüzünde. Buna üzüldüm, bu kapıdan çocukları girsin isterdi.

"Nasılsınız?" diye sordum kısık sesle. Başını öte tarafa çevirdi.

"İyiyim işte kör müsün?" Bütün aksiliği kendineydi aslında.

"Peki, ben dışarıdayım" deyip gerisin geri çıktım. Telefonumu çıkarıp sıradan aramaya başlamadan hemen önce doktoru bulmak için yürüyordum. Danışmaya sordum beklememi söyledi, bende odanın önüne döndüm. Oturup beklerken Arif beyin adının üzerinde parmağımı hareket ettirip duruyordum. Arif bey büyük oğluydu, ben yine arayacağım ama onlar tenezzül edip telefonu açmayacak, ertesi gün de canı ne zaman isterse o zaman geri arayacak, bende durumu anlatıp zaten umurunda olmadığı için vicdanını rahatlatacaktım. Ah babaannem ne de haklıydı. Hayırlı evlat lazım işte.

BİR DELİ HASRET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin