Kapının ziline, bu kapıyı yumruklayan kişiye adına ne desem doğru olmazdı biliyorum ama kafamı kaldırınca bir zonkladı içi. Felaket bir halle kalktım yataktan. Kapıya gidene kadar tuttum başımı. Kilitleri çevirip kapıyı açtığımda bana bir hayli öfkeli bakan Gülizar Hanım'dan başkası değildi. Yerleri mi değiştirdik acaba! Kaç yılındayız?
"Gülizar Hanım?"
"Eh be kız, ben sana diyeyim" diyerek içeriye girdi. Kapıyı kapattıktan sonra salona geçti. Ben ne yaptım ki şimdi? Ellerimi önümde bağlayıp peşinden gittim. "Ben daha ne yapayım ha! Hasta oldum dedim çocuklarımı topladım başıma, işi bırakıp Yalın'ı işin başına koydum, yetmedi onu ikna et dedim yaptın, o da yetmedi konser ayarladım, o da yetmedi dibinden ayırmadım ama sen bir çocuğu kendine aşık edemedin mi?"
Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Acaba rüyada mıyım ki? Ne diyor bu kadın yahu.
" Efendim!"
"Seni şaşkın, seni sersem, gitti yine o aptal kızın ağına düştü oğlan. Ne yapacağım şimdi ben?" Ben mi anlamıyorum, yoksa o mu anlatamıyor. Bu işte bir gariplik var sanki. "Yanına birkaç parça eşya al, bize gidiyoruz" dedi. Yok daha neler.
"Efendim?"
"Hasret, efendim efendim deyip benim asabımı bozma. Gözde'nin yardıma ihtiyacı var, sende biraz bebeğe bakacaksın. Bende bu zaman zarfında şirketi hallederim. Yalın'ın etrafından ayrılma isterken seni yanlış yerde mi tuttum, yoo gayette olman gereken yerdeydin. Hadi hadi. "
Ne dedi ne yaptı hiç anlamadım ama dediğini yaptım ve kendime küçük bir çanta yapıp düştüm peşine. Kafam yerine gelince anlardım herhalde. Arabaya binip yola çıktık.
" Bir görüşmen var mıydı?"
" Cuma günü İpek Güngör'le görüşeceğim. Üç gün hemen hemen boşum. "
" Tamam. Gözde işlerini kontrol edecek evden, bebeğe bakacaksın. Bende şu aptal kızın şirkete gelip gitmesine engel olacağım. Ne istedi senden?"
Açelya'dan bahsediyormuş kadın ya, sanki kafa mı kaldı bende.
" Başarılı kadınlar köşesinde ona da yer vermenizi. "
" Ha ha yok daha neler? Neresi başarılıymış onun, bet sesiyle konuşabildiğine dua etmiyor da. Yalın nasıl dönmüş ona biliyor musun! "
" Bilmiyorum."
"Ah, akılsız oğlum benim. Evde uyuyor şimdi, sorsan çok mutlu eşek sıpası. Onun yüzüne bile bakma, anlasın ne kaybettiğini."
"Siz bunu ne zamandan beri biliyorsunuz?"
"Delinin zorunda bak, benim elimden büyüdün çocuğum sen. Anneler bilir çocuklarının yüreğinde ki yangını." Zaten gece boyu ağlıyordum ve yine düştü iki damla. "Gerekirse işi bırakacağını söyle, Ahmet bey de o anlar zaten." Başımı salladım. Koskoca kadının oynadığı oyunlara inanın benim aklım ermedi ama niyeti iyiydi.
Biraz sonra evin önünde durdu araba. Başımın ağrısı ona yaklaşınca bıçak gibi kesildi sanki. Hüzünlüyüm yine de. Bütün gece neye üzüldüm biliyor musun? Bir daha böyle sevemem ya, hani biten bitmiştir ya. Ona çok üzüldüm.
Gülizar hanımı takip ederek girdim eve. Onu takip ederek yukarıya çıktım yine ve bana bir odanın kapısını açtı.
"Burda kalacaksın" dediği odanın hemen yan kapısından Yalın çıktı. Göz göze geldik anında.
"Aaa! Hasret, ne işin var burda?"
"Hasta olmuş kız, yapayalnız kalmış orda. Alıp geldim bende" dedi Gülizar Hanım. Kadın ayak üstünde yalan uyduruyor Allah'ıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DELİ HASRET
General Fiction(Tamamlandı) Bir yıldız kaydı ve biz dilek tutmayı unuttuk.