Nihayet parti yapacak zamanı bulunca Emre'nin barmenlik yaptığın kulüpte bir loca tutmuş, biz bize eğleniyorduk. Volkan Bey yine benden dedi. Ekibimle eğlencenin dibine vuruyorduk. Ellerimizde kadehlerimizle müziğin içinde tur atıyorduk. Dj arada bizim için istek parça çalışıyordu. Kolumdan çekiştirilince yanıma döndüm.
"Kızım baksana Aslan Yıldız" deyip bir noktayı işaret etti Taner. Şu ünlü Yıldız prodüksiyonun sahibiydi o. Değil yüzünü görmek, adını bile duymazdık. Öyle gizemli yaşıyorlardı. Benim ilgimi çeken Fırat Yıldız'dı, onunla sohbet etmeyi ölümüne istiyordum.
"Nasıl beyefendi ama" dedim uslu uslu takılan haline gülümseyerek. Yanında iki erkek arkadaşıyla eğleniyor, sohbet ediyordu.
"Onunla da röportaj yapalım" dedi Taner.
"Hayır, önce Fırat Yıldız. Sonra Aslan Yıldız. Takvimimiz çok dolu o yüzden üstüne gitmiyorum ama biraz açılsın önümüz önce Fırat Yıldız'ı arayacağım."
"Patron sensin" deyip yerine döndü. Bende kaldığım yerden devam ettim dansıma.
"Yalın Bey neden bizim yanımıza gelmiyor" diye sordu bu defa Yasemin. Onun olduğu tarafa baktığımda nefret ettiğim bir yüz gördüm yanında. Arkadaşıyla oturuyordu ve o arkadaş bana asistan parçası diyen arkadaştı. Ondan nefret ediyordum. Beni görünce kadehini kaldırdı, zoraki bir tebessümle bende aynısı yaptım. Yalın Bey'in bakışlarını görünce bundan hiç hoşlanmadığını anlamam uzun sürmedi. Normalde asla yapmazdım ama o pis adam Yalın Bey'in arkadaşıydı, o yüzden karşılık vermiştim.
"Ne yapıyorsun" dedi dudaklarını hareket ettirerek. Kaşlarını çattı mıh gibi, çok kızmıştı. Omuz silkerek kendi eğlenceme döndüm. Bana neden soruyordu, ilk önce arkadaşı yaptı ama aha onun en sinir olduğu şeydi zaten bu. Sevdiği kadını bir arkadaşına kaptırdı. Gerçi beni sevmiyordu o yüzden çokta tın.
Dj'ye karşı açtım kollarımı. Şarkıya eşlik ederek dans ediyordum o da basın gözüne gözüne vuruyordu. Ses çok fazlaydı ama bu benim için en iyisiydi. Çünkü iç sesimi duymuyordum. Parmağını bana uzatarak "doyulur mu doyulur mu" diyordu tatlı şey. Eliyle gel yaptı, hiç durur muyum peki, asla durmam. Sanki bunu bekliyormuşum gibi uça uça locadan çıkıp dj kabinine çıktım ve yanına girdim. Elime bir mikrofon verdi. Sesi kapattığında mikrofonu ağzıma çektim.
"Bu şarkı" deyince geçen geceden olan insanlar bastı kahkahayı. "Gülmeyin Hasret olmak kolay değil. Sen bana baksana uzaylı" dedim yüzüme bakarak gülen garip saçlı çocuğa."Senin içinde de bir psikopat var gibi dikkat et bak üzülürsün" dedim koptu ortalık. "Neyse bu şarkı bir öyle bir böyle diyen döneklere gelsin artık yapacak bir şey yok." Dj kulağına söylediğim şarkıyı başlattı.
Edis martılar derde, ben hiç söylemez miyim o fiziğine sulandığımın şarkısını.
"Kargalar için martıları üzdünüz beyler" diye seslendim şarkı arasında. Karga Açelya, martı ben. Anladınız siz. Dans ediyordum.
Renkli ışıkların altında dünya un ufaktı. Bu eğlencenin, bu her şeyden kaçtığımız ve sadece eğlencenin dibine vurduğumuz yerde başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Herkes burda bir parça kurtuluyordu ağrılarından. Kafalar uçuyordu. Kimse kimseyi tanımıyor ama aslında herkesin hikayesi birbirine benziyor.
Yüzler sahte gülüşlerle dolu, herkes birbirinden sadece faydalanıyor ve bunu adına hayat diyorlar. Olduğum yerde geçici bir mutluluk yaşıyordum. Sırf yıkılmamak için alkol almadım ve her şeyin farkında olmakla birlikte hiçbir şeyden haberim yoktu. Bu ne yaman çelişki.
Hiç yorgun değilim, sanki tek yüküm aşktı ve onu da sahibine geri vermiş gibiydim. Şarkı bitince herkes buraya döndü. "Bir tane de platonikler için patlat güzelim, sen seversin" dedi biri.
