13.BÖLÜM

1.1K 128 13
                                    

Muhteşem bir masada oturuyordum ve sanırım hayatımda gülmediğim kadar da gülmüştüm. Hazal Hanım'ın ev haliyle karşılaşmak kesinlikle beklediğim bir şey değildi ve o muhteşem neşesiyle ilgileniyordu benimle. Bu arada hamileydi, karnında bir bebek daha taşıyormuş. Evden çıkmasını yasaklamış Alp Bey, hal böyle olunca sıkıntıdan patlayan kadın beni bulunca içinde biriken ne varsa ortalığa saçmıştı.

Kötü espri yapınca Alp Bey'e bir baygınlık geliyordu ama Hazal Hanım hiç durmuyordu. Yemeklerimizi bitirmek nasip olmamıştı ve bence iş bahaneydi. Hazal Hanım'a bir arkadaş lazımmış meğer. Alperen, yani küçük prens annesinin hemen yanında oturuyordu ve dünyadan bir haberdi.

Alp Bey'in karısına aşk dolu bakışlarını yakalıyordum arada ve o kadar merak ediyordum ki aşk hikayelerini.

"Kahve içer misin canım?" dedi kalkarken, eline aldığı tabakları Alp Bey kızarak aldı elinden.

"Otur hayatım, ben yaparım" dedi. İzninizle YOK ARTIK diye çığlık atmak istiyordum. Evlerinden yardımcı yoktu ve haliyle her şeyi birlikte yapıyorlarmış.

"Misafirimizle ilgilen canım sen, ben yaparım."

"Hazal" diye uyardı. Alp Bey hamile olduğu için mi bu kadar tedirgindi.

"Sen koskoca Alp Bey, misafirimize kahve yapmak istediğinden emin misin?" Bana baktılar. Şaşırdım.

"Bence bu çok hoş bir davranış Hazal Hanım, eşler birbirine böyle yardımlar yapabildiklerinde anlaşılacak evlilik denen şey."

"Heh! Bravo Hasret, aynen öyle."

"Birlikte yapalım hatta" deyip ayağa kalktım.

"Hiç olur mu, sen lütfen otur."

"Olur olur, güzel olur. Ama elime yapışacaksa söyleyin" dedim esprili bir edayla. Hep birlikte masayı toplamaya başladık. Kısa zamanda da kahvelerimizi alıp salona geçtik. Alp Bey yaptı kahveleri, onun elinden yapılan kahveyi içeceğim ve bunu kimselere söylemeyeceğim.

Alperen televizyon ünitesinin önüne uzanıp kitap okuma pozisyonu almıştı. Hazal Hanım,

"Hasret hayatında biri var mı?" deyince başımı iki yana salladım.

"Vaktim olmadı" dememle Alp Bey kahkaha attı.

"Aaa! Bunu diyen bana çok benziyor, o zaman birini mutlaka seviyor olman lazım!" Tebessüm ettim sonra iç geçirdim.

"Beş yıl boyunca birine platonik bir şekilde aşıktım. Kimsenin haberi yokken ne kadar kolaydı yokmuş gibi yapmak. Şimdi ben kendimi açınca, birde bunu ona yapınca sanki herkes içimi görüyormuş, çok belli oluyormuş gibi hissediyorum."

"Bu ben" dedi yine Alp Bey. "Sen ona kendini açtın ve birlikte değil misiniz?"

"Başkasını seviyor" dedim üzülerek. "Üstelik o kadar kör ki."

"Bilmez miyim?"

"Yeter ama Alp" dedi Hazal Hanım. "Anlat canım sen."

"Yakasına yapışıp - kendine gel seni sadece paran için seven bir kadını nasıl seviyorsun - diyemiyorum ya, o çok koyuyor bana. Ben burdayım dedim, saçmalıyorsun dedim. Bana mısın demedi ya adam."

"Ama bak canım, bu hikayede muhtemel o adam benim o yüzden şunu diyebilirim, bir kırılma noktası yaşamdan içinden atamaz, bir şeyler ona dank etmeli ki içinden çıkarabilsin. Seni mutlaka görüyordur ama içini ondan tamamen arındırmalı ki seni anlasın."

"Evleniyor ama."

"Hiç fark etmez, bugün değilse yarın mutlaka anlayacak."

"Umarım."

BİR DELİ HASRET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin