"Tamam, bu konsept güzel beğendim."
"Harika, o zaman yarın şirkete gelin detayları konuşalım."
"Olur."Yemeğinin sonuna geldiğimizde birlikte çıktık restorandan. Saye Hanım çok hoş bir kadındı ve zaten güzelliği yeterdi. El sıkıştığımızda" yemek boyu sıkkındın, nedenini sorabilir miyim? "dedi. İç geçirdim.
" Bugün "derken elimi geri alıp alnımı kaşıdım." Kendime bile etmediğim bir itirafı, adamın yüzüne yüzüne ima ettim. Yani ne kadar küçük düştüm onu sorguluyorum. "
" Her aşık olan küçük mü düşüyor yani? "
" Arada sınıf farkı varsa öyle galiba, hem bunu ben söylemiyorum."
"Kimin ne derse desin diyebildiğimiz kazanacağız Hasret, geçmiş olsun artık olmuş bir kere."
"Çok yardımcı oldunuz sağolun" dediğimde kahkaha atarak gitti arabasına. Bende bindim arabama ve Emre'nin yanına doğru yola çıktım. Hiç konuşmak, kendimi anlatmak falan istemiyordum ama yanımda biri olsa çok iyi olurdu. Çünkü kendimi iyi hissetmiyordum. Bu itiraf bana iyi gelmedi.
Zaten umutsuzdu, şimdi büsbütün imkansız. Kimse hiçbir şey bilmiyorken ne kadar kolaymış inkar etmek, ne kadar kolaymış aslında sevmek. Yüzünün aldığı şok hali, sonrasında tek kelime etmeyişi... İşte ben bunu nasıl atlatacağım hiç bilmiyorum.
Kendimi kulübe getirip Emre'nin önüne oturtuğumda bırakıp gitmedi düşünceler beni.
"Bana alkollü bir şey versene Emre."
"Neyin var bebeğim?"
"Yorgunum" dedim, ama ben yorgun olunca da böyle olurum, haklı inanmakta. Çünkü yılları taşıyordum sanki artık omuzlarımda ve herkes her şeyi görüyordu sanki. Bana hoş bir kadeh uzattığında hiç ağır ağır içecek kadar keyifli olmadığım için kafama diktim. Boğazımdan aşağıya yandım ama o an hiçbir şey beni Yalın Bey'in önünde yaktığı gibi yakamazdı. "Bir tane daha" deyip kadehi uzattım.
"Çarpar" dedi ama kimin umurunda, felek vurmuş zaten. Tamam bu biraz kekoca oldu, gülmeyin. Yeni bir kadeh verdiğinde bunu biraz daha sakin içerken dönüp kudurmuş insan topluluğunu izlemeye başladım ama sanki her yerde Yalın Bey vardı. İçkiyi kafama diktim, kendime kızıyordum ben.
Onca zaman saklamışım zaten, ne diye söyledim sanki. Ne vardı söyleyecek, sanki bunu duyunca bana mı aşık oldu. Vay canına biri zaten beni seviyormuş deyip çıktı mı o ruh halinden. Çıkmaz, çıkamaz. Sevgilisi çok güzel bir kadındı. Şarkıcıydı kendisi, sarışın mavi gözlü bir hatun. Bence sesi falan da güzel değildi ama işte adam ona kör kütük aşıktı. O kadın başkasını tercih edip bıraktı Yalın Bey'i ve o bunu kaldıramadı aslında. Kim olsa kaldıramazdı da zaten, düşünsene seninle birlikte parlıyor bir kadın, senin sayende adı her yerde geçmeye başlıyor ve sonra seni pis bir mendil gibi bir kenara fırlatıyor.
"Bir tane daha" dedim kadehi iterken ve artık gözyaşlarımı serbest bırakarak. Başımı masaya yatırıp ayyaşlar gibi ağladım orda, kimse bana dokunmaz hal böyle olunca. İçmiş içmiş şimdi de sızlanıyor derler.
"Kaldır kafanı Hasret, niye ağlıyorsun sen ya?" Kafamı kaldırdım.
"Ben ne yaptım biliyor musun?"
"Ne yaptın?" Bağırarak konuşuyorduk yalnız.
"YALIN BEY'E ONU SEVDİĞİMİ SÖYLEDİM" derken müzik birden kesildi ve ikimizde far ışığı gören tavşan gibi kalakaldık. Emre bir gülme sesi çıkardıktan sonra halime biraz daha üzüldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DELİ HASRET
Fiksi Umum(Tamamlandı) Bir yıldız kaydı ve biz dilek tutmayı unuttuk.