Açıkçası Gally ile olduğu için pek okunacağını sanmıyorum ama Umarım okunur ve Umarım seversiniz.
Sıcak. Bulunduğum yer çok sıcaktı. Ama tir tir titriyordum ve hem deli gibi titreyip üşüyordum. Ağlamaktan boğazım ve dudaklarım kurumuştu. Korkuyordum. Hem de çok. Özellikle o yaratığı gördükten sonra.
Kenarı oturmuş bacaklarımı kendime çekmiştim. Yardım çağırmaktan boğazım ağrımıştı. Gözümü kapatmıştım ve sessizce ağlıyordum.
Çok kısa bir süredir yukarı çıkıyordum ama bana saatler gibi gelmişti. Etrafımda göremediğim eşyalar vardı.
Asansör büyük bir gürültüyle durunca kafamı kaldırdım. Kırmızı ışık yanıp sönüyordu değişik siren sesi gibi bir ses ile senkronize bir şekilde. Bu da iyice korkmamı sağlamıştı.
Birden bulunduğum kutu açılınca etrafa ışık doldu. Gözlerimi kapattım çünkü yanıyorlardı.
Fısıldaşmalar duydum. Ama analiz edemedim çünkü yolculuk sırasında duyduğum yüksek sesler ve şimdi de siren sesi kulağımı çınlatmıştı. Ama bazı şeyleri ayırt edebilmiştim."Bir kız?!"
"Güzel mi?"
"Benim!"
"Ona dokunmaya çalışan olursa sizi gebertirim!"
"Kesin sesinizi! Gally onu çıkar."
Bana yaklaşan adımlar duyunca gözümü zor da olsa açtım. Büyük ayaklı ve büyük ihtimalle büyük bir erkek bana yaklaşıyordu.
Kaçmalıydım. İç sesim bunu söylüyordu. Yukarı baktığımda yüksek bir yerde olduğumu fark ettim buraya tırmanamazdım.
Benimle gelen eşyalara bakınca ağır görünen bir şeyi alıp adama onla vurdum. Ağzından küçük bir inleme çıktı ve yere düştü.
Tekrar ona vuracaktım ama biri beni arkamdan tuttu. Bu sırada kafasına vurduğum çocuk kalktı ve sinirle tısladı.
"Seni küçük çıkıntı!"
Bana doğru sinirle yaklaştı. Burada ölecektim. Bu büyük adam beni öldürecekti.
"Gally!"
Aramıza giren esmer bir adam onu durdurdu.
"Bırak beni!"
Çırpındım. Esmer adam. Bana baktı. Sonra arkamda beni tutan yüzünü göremediğim çocuğa.
"Onu zindana götürün"
Elimi bağlayıp beni kutudan çıkardılar ve yüzüne çaktığım çocuk beni sürüklemeye başladı. Bağırdım.
"Dokunma bana seni küçük çıkıntı!"
Çıkıntı ne demek bilmiyordum bile ama birden ağzımdan çıkmıştı.
Birden beni sürüklemeyi bıraktı. Beni kendine çevirdi. Sinirli bir şekilde gülümsedi.
"Ne dedin bana?"
Korkmaya başlamıştım.
"Onu ben götürürüm."
Arkadan gelen sesle ikimiz de sese döndük. Kumralımsı sarımsı sıska bir çocuktu.
Beni kolumdan tuttu ve götürmeye başladı. Gally'den kurtulduğum için rahatlamıştım. Beni götürürken konuştu.
"Ben Newt."
Yandan ona baktım. İsmimi bile bilmiyordum. Neden bir şey bilmiyordum.
"Neden hiçbir şey hatırlamıyorum?"
Sesimin endişeli çıkmamasını sağlamaya çalıştım.
Yer altında parmaklık gibi bir yere gelmiştik. Kapağı açtı.
"Bunları sana Alby anlatacak. Şimdi.."
Beni oraya soktu ve ellerimi açtı.
"..bir süre burada kalmalısın."
Parmaklıkları kapattığında parmaklıklara tutundum.
"Hayır. Karanlıktan korkarım ben."
Bunu hatırlamıştım. Vay be ismimi hatırlamayıp bir şey hatırlamıştım. Nasıl olduğunu ben bile anlamamıştım.
Ayakta parmaklıklardan dışarı bakarak duruyordum çünkü ışığı anca bu şekilde görebiliyordum.
Uzun bir süredir böyle duruyordum. Arada bir insanlar geçiyordu önümden. Daha doğrusu erkekler. Bana bakıyorlardı çaktırmadan.
Ayakta parmaklıklara yapışık durmaktan bacaklarım ağrımıştı. İki ayak görünce biraz geri çekildim. Sonra adam eğildi. Esmer adamdı.
Parmaklıkları açtı.
"Ben Alby Kayran'ın lideriyim."
"Kayran?"
Gülümsedi ve bana Elini uzattı.
"Gel sana göstereyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maze Runner • Gally
FanficThomas, Minho ya da Newt ile sevgili değilsiniz. Kutudan çıkıp koşmayacaksınız. Koşucu değilsiniz. Ne olacağını merak ediyorsanız buyurun gelin. ~İlk Gally kitabı~