Eğik yazdığım yerler Gally sokulduktan sonra hatırladıkları.
"Kalk."Şu an biri uykumun içine ediyordu.
"Hadi."
Biri beni omzumdan sarsınca gözlerimi açtım. Çıkıntı Gally olduğunu fark ettim.
"Peşimden gel."
Neydim ben civciv mi?
"Nereye?"
Bir şey demeyince söve söve kalktım. Peşinden gittim. Arkasından. Çok hızlıydı. Hava hala karanlıktı ama yakında aydınlanacağını düşünüyordum.
Gally bir kulübeye girince ben de girdim. Ama kapı kenarına çarptım. Görememiştim. Nasıl göremem? Tabii uyku sersemi olduğumdan. Erkenden kalktığım için. Yani Gally yüzünden.
"Ne oluyor?"
Bana bir çekiç uzattı.
"Tamir et."
Karşıdaki kapağı çıkmış dolabi gösterdi. Sinirli bir şekilde güldüm. Gerçekten çok sinir bozucu biriydi. Sırf bu işi yapmayayım diyeydi bu tantana.
"Keser istiyorum."
Biliyordum bu işleri. Nasıl bildiğimi hiç bilmiyordum ama.
"Al."
Dedi Ava Gally'ye çekici uzatırken. Odalarındaki dolabı tamir ediyorlardı.
"Keser istemiştim."
Ava çekici yere bırakıp Gally'nin yanına oturdu.
"Git al o zaman"
"Git al o zaman"
Şok içinde ona döndüm. Zorluk çıkarıyordu sırf kötülük olsun diye.
"Alırım. Çok şükür parmağım kırık değil."
Dedim ukalaca. Ve bunu derken de Gally'nin kırık parmağına bakmayı da ihmal etmedim. Kulübeden çıkıp depoya gittim. Keseri alıp geri gittim. Gally bir sandalyeye oturmuş gelmemi bekliyordu.
Ona bir bakış atıp dolaba yöneldim. Beni izliyordu. Hatamı yakalamak için an kolluyordu.
Dolabın kapağını kaldırdım. Biraz ağırdı ama dert etmedim. Normalde yardım isterdim. O tutardı men de menteşelere çivi çakardım. Ama tabii ki yardım isteyemezdim şu an.
Dolabın kapağını popomla tuttum. Eğilip çivileri çaktım. Tüm çivileri çaktıkça sonra dolap kapanıp açılıyor mu diye baktım. Ve kusursuz çalışıyordu.
Son iş olarak Gally'ye döndüm. Dolaba bakıyordu. Kapağı birkaç kez açıp kapattıktan sonra bana döndü.
"Kötü sayılmaz."
"Ya ya ne demezsin. Şimdi uyuyabilir miyim?"
Küçük bir kahkaha attı. Sonra birden ciddileşti.
"Hayır."
***
"Çaylak."
Birinin beni dürtmesiyle uyandım. Birden doğruldum.
"Günaydın çaylak."
Kim olduğuna baktığımda Asyalı koşucu olduğunu fark ettim. Adı neydi? Minho.
"Ne yapıyorsun burada?"
Dedi soran gözlerle. Harita odasında ne yaptığımı hatırlamaya çalıştım. Gally buradaki masayı tamir etmemi söylemişti. Sonra da uyuyakalmıştım herhalde.
"Masayı tamir ediyordum. Ve uyuyakalmışım."
Gally'nin neredeydi acaba? İnsan bi uyandırır.
"Neden masayı tamir ediyorsun?"
"Çünkü ayağı kırık."
Kaşlarını kaldırıp bana baktı. Ne demem gerekiyordu ki?
Kapı açılınca ikimiz de kapıya döndük. Alby gelmişti. Beni görünce ilk önce şaşırdı. Sonra gülümsedi.
"Ne oldu çaylak şimdi de koşucu olmaya mı karar verdin?"
Küçük bir kahkaha attım.
"Hayır. Asla. Sadece.. boşverin."
Odadan çıkacakken arkamı döndüm.
"Günaydın bu arada."
Oradan çıkar çıkmaz Gally'ye yakalanmadan odaya gittim. Newt odada değildi. Kalmıştı demek ki.
Yatağıma uzandım. Çivi çakmaktan kolum ağrımıştı. Ama apaçık beceriyordum bu işi. Kimse inkar edemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maze Runner • Gally
Fiksi PenggemarThomas, Minho ya da Newt ile sevgili değilsiniz. Kutudan çıkıp koşmayacaksınız. Koşucu değilsiniz. Ne olacağını merak ediyorsanız buyurun gelin. ~İlk Gally kitabı~