8

1.1K 93 61
                                    

"Çaylak.."

Gelen sesle yaslandığım ağaçtan doğruldum. Arkamı dönüp kimin geldiğine baktım. Minho idi.

Yanıma oturdu. Kaşlarım kalkık bir şekilde ona bakmaya başladım.

"Ne?"

Bakışlarıma dayanamamıştı anlaşılan.

"Yanıma gelmene gerek yoktu."

Neden geldiğini çok açık biliyordum. Gally ile her zaman olduğu gibi kavga etmiştik ya hani.

"Yanına geldiğimi kim söyledi."

Şok içinde ona baktım. O ise güldü.

"Dalga geçiyordum."

"Çok komik."

Hiç gülemeyecektim çünkü komik değildi. Ayrıca moralim de bozuktu.

"Ava ben de seni arıyordum."

Chuck ağaçların arasından koşarak çıktı. Nefes nefese kalmıştı. Ellerini dizlerine koyup biraz soluklandı.

"Alby seninle konuşmak istiyor."

Ayağa kalktığımda Minho da kalkmıştı. Açıkçası ne konuşacağını çok merak ediyordum. Bu yüzden hızlı bir şekilde onun beni çağırdığı yere gittim.

"Alby benimle konuşmak istiyormuşsun."

Beni görünce gülümsedi.

"Otursana."

Her ne kadar gülümsese de gergindi. Anlayabilmiştim.

"Direk konuya gireceğim."

Kaşlarımı kaldırıp onu dinlemeye başladım.

"Sana kurulu düzenden bahsetmiştim."

Kafamı salladım.

"Ve Gally ile aranda olan şeyler buna pek uymuyor."

"Benim suçum değil."

Hemen kendimi savunacaktım tabii ki. Ayrıca haksız da değildim.

"Biliyorum. Bu yüzden... Gally bir gün boyunca zindanda kalacak ve ona yemek verilmeyecek."

Benim yüzümden mi? Kavgamız o kadar önemli bile değildi. Kesinlikle gereksizdi.

"Alby buna gerek yok. Küçük tartışmalar sadece. Eminim sık sık oluyordur."

"Bu senin isteğine bağlı değil Ava. Dersini alması lazım."

Dersini almazsa ne olacağını çok merak ediyorum ama sormayacaktım.

"Tamam."

Konuyu uzatmanın bir anlamı yoktu. Oradan çıktım.

Gally'yi düşünmeyecektim. Canımı sıkmama gerek yoktu.

"Sen Ava'sın değil mi?"

Arkamdan gelen sesle arkama döndüm. Newt bana bu adamdan bahsetmişti. Tıpçılardandı.

"Evet. Sen de Jeff'sin."

Kafasını salladı.

"Evet. Bugün benim yanımda çalışmayı deneyeceksin."

Kafa dağıtmama yardımcı olurdu.

"Tamam."

***

Tüm gün çalışmıştı. Ne kadar çok kişi yaralanıyormuş bir günde. Özellikle inşaatçılar. Pek sevmemiştim ama aşçılıktan iyiydi. Ve inşaatçı olamazdım. Malum Gally. Ve koşucu... Asla.

Ve Gally'yi de unutmuştum. Taa ki akşam yemekte onu göremeyene kadar. Aç kalmasını istemiyordum. Yemeğimi yedikten sonra ekmeğimi aldım.

İlk önce ekmeği saklayıp herkesin kulübelerine geçmesini bekledim. Sonra da Newt'in uyumasını. Uyuduğuna emin olunca ise meşale alıp hızlıca ve sessizce kulübeden çıktım.

Zindanlardaki tek kişi Gally idi. Meşaleyi onun zindanına doğru tuttuğumda uyanık olduğumu fark ettim.

"Ne yapıyorsun burada?"

Oturup yaslandığı yerden kalkma zahmetinde bulunmamıştı bile.

"Bak Gally. Atamızda olanlardan dolayı buradasın."

Ukalaca gülümsedi.

"Ve aramızda hiçbir şey olmadığı halde böyle davranıyorsun. Artık Bunu düzeltmemiz lazım. Eğer ölene kadar burada kısıldıysak böyle ilerlemeyecek."

Hiçbir tepki vermeden beni dinliyordu. Sakladığım ekmeği çıkartıp ona uzattım.

"Ateşkese ne dersin?"

Ekmeğe baktı. Sonra bana. Sinirli bir şekilde güldü.

"Ekmeğini al ve git."

Ben de sinirli bir şekilde güldüm. Çünkü sinirimi bozmuştu. Her zamanki gibi.

"Çok lülekafalısın Gally."

Hızlıca ayağa kalktım. Sonra aklıma gelen fikirle geri çöktüm. Ekmekten bir ısırık aldım.

"Hmm... Çok lezzetliymiş. Ve doyurucu."

Bunu yaptıktan sonra ayağa kalktım ve kimseye yakalanmamak için hızlıca Newt'in kulübesine gittim.

Maze Runner • GallyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin