BÖLÜM 5, RÜYA 3

5 5 0
                                    

1988:

Tenha sokağın ortasında bir kadın durmuş acıyla çığlık atıyordu. Kadının eşi onun ellerini tutmuş acı çeken karısını sakinleştirmeye çalışıyordu. Ambulansı aramışlardı ancak hastaneye gitmek için çok geç kalmışlardı. Doğum başlamıştı ve kadının yerinden kıpırdayacak hali kalmamıştı. Ambulans ekipleri kendileri gelene kadar onları yolda beklemelerini ve olabildiğince dayanmalarını söylemişti.

Genç kadın çocuğuna zarar gelecek diye korkuyordu. Genç adam karısının acı çekmesine dayanamıyordu. Onun acılarını almak istercesine ellerini sıktı. "Biraz daha dayan, az kaldı."

Genç kadın da eşinin ellerini tuttu ve gözlerinin içine bakarak ağlamaya başladı." İsmini Almakay koy. Anlamı gibi elma yanaklı şirin bir kız olmasını istiyorum."

"İsmini birlikte koyacağız."diye cevapladı genç adam. Kadının buna inancı kalmamıştı ki o sırada ambulansın siren sesini duydular. İkisi de derin bir nefes aldılar. Kurtulmuşlardı.

Ambulans genç kadına hemen müdahale etti ve o tenha yolda bir can doğmuş oldu. Bir yaşam başladı.

*****

33 YIL SONRA:

Tereddütle ona baktım. Ciddiyetle ve konuşmadan odaklanmış bir şekilde araba kullanıyordu. Ondan korkmaya başlamıştım ancak bu korkumun bir yandan da yersiz olduğunu düşünüyordum. Sadece rüyalarımda gördüğüm bir adama benzettim diye ona katil sıfatını yapıştıramazdım. Bu etik değildi. Ama bir yönden de vicdanım susmuyor onun rüyalarımdaki o katil olduğunu söylüyordu.

Bu davadan oldukça etkilenmiştim. Ölü adamın resmine baktım bakalı iki rüya görmüştüm ve ikisi de birbirinden gerçekçiydi. Neye inanacağımı bilmiyordum. Gerçeklere mi yoksa hayal dünyama mı?

Adam en yakın karakolun önünde durdu ve bir şey söylemeden araçtan indi. Bende onu taklit edip peşinden gittim. Karakola girdiğimizde olayı bildirmek için bir polis memuru bulduk. Bizi bir masaya geçirdiler ve ifademizi aldılar. Bir yandan raporlar hazırlanırken bende dosyaları karıştırıyormuş gibi yapıp onun ismini öğrendim. Danyar Kaliev.

İsmini okuduktan sonra başımı kaldırınca onunla göz göze geldim. Hafifçe gülümsedi "İsmimi beğendin mi?diye sordu. Utanarak başımı geri dosyalara eğdim. Göz göze gelmemeye çalışarak "İsmin tuhafmış."dedim.

"Kazakistanlıyım."

Göz göze geldik. Gözlerinin çekik olmasını şimdi anlayabiliyordum. Bu hoşuma gitmişti ama belli etmemeye çalıştım. Polis memuru raporları tamamlayıp bizleri bilgilendirdikten sonra gitme vaktimiz gelmişti.

"Seni gideceğin yere kadar bırakayım."

"Sana çarpan benim ama borçlu sen gibi davranıyorsun."

Hafifçe gülümsedi. "Buna iyilik yapmak deniyor."dedi.

Ona karşılık bende gülümsedim. Saçma rüyalarımı bir kenara atıp ona biraz da olsa güvenmek istedim ve peşinden gittim. Arabasına bindiğimde ne kadar temiz ve düzenli bir araba olduğunu gördüm. Az önce dikkatim dağıldığı için fark etmemiştim. Şimdi arabanın içindeki nanemsi erkek parfümü kokusunu alabiliyordum. O arabaya binerken hafifçe kokuyu içime çektim. Bu ona gerçekten yakışıyordu.

Arabayı çalıştırdığında bende adresi tarif ettim. Gidene kadar çok az konuştuk. Benim İstanbul emniyetinin adresini vermemden ve üzerimdeki üniformadan polis olduğumu zaten anlamıştı. Onun hangi meslek yaptığını sorduğumda doktor cevabını almıştım.

BENGİ DÖNÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin