ballı pankek ☘︎ 20

283 44 13
                                    


"Bak kızım ne kadar yakışıklı olursa olsun artık ben erkeklere bakmayacağım. Ok?"

"Tamam." dedim ve ikimizde gülüştük. Lisa'ya yoongi'nin beni kurtardığını anlatmıştım. Ve Taehyung'un beni o halde bırakışını... Lisa zaten yaptıklarından sonra Taehyung'dan nefret ediyordu. Bu yüzden konuşmuyorlardı.

Lisa ise jungkook ile ayrıldığını söylüyordu fakat jungkook'a göre öyle değildi.

"Hayır ya ayrılmadık biz." demişti bana jungkook.

"Hadi görüşürüz." dedi Lisa.

"Baybay." dedim ve telefonu kapattım.

Umarım Taehyung yarın okula gelmezdi. Zaten gelse bile yaptıklarından sonra yüzüme bakarsa onu kendi ellerime döverdim.

Alarmımı kurduktan sonra yatağıma uzandım ve düşüncelere daldım.

Taehyung beni hala seviyordu. Bundan emindim. Ama içimde hala emin olmadığım hisler de vardı. Ben Taehyung'u hala seviyor muydum?

Hayır, sevmiyordum. Hatta onu sevmeyi bırak ona acı çektirmek istiyordum. Nefret ediyordum ondan.

Peki ya ona nasıl acı çektirebilirdim?

Biraz düşündüm. O hala bana aşıktı. Yani beni başka birinin yanında görünce kesinlikle kıskanırdı. Eğer aşıksa tabi...

Onu kıskandıracaktım ama kim ile?

Jungkook? Jimin? Jin?

Okuldaki tüm erkekleri düşündüm. Yarın okula gittiğim zaman hepsi ile yakın olacaktım sadece Taehyung ile konuşmayacaktım. Yüzüne bile bakmayacaktım. O da kıskanacaktı.

*****

Başımın ağrısıyla uyandım. Yatağımdan kalkıp yüzümü yıkadım ve okul için hazırlanmaya başladım. Üstümü giyindikten sonra evden çıkıp arabayı beklemeye başladım.

Bir süre bekledim ama araba gelmemişti. Etrafa baktım. Hala yoktu.

Biraz daha bekledim ama gelmiyordu. Okul saatine az kalmıştı. Gelmeyince tam otobüs durağına yürümeye karar verdim.

Tam adımımı atıyordum ki yoldan siyah ve parlak bir araba geçti ve önümde durdu. Araba gerçekten çok güzeldi. Bir anda camı açıldı ve yoongi göründü.

Bu yoongi'nin arabası mıydı?

"Jisoo?"

"Yoongi, nereye gidiyorsun?" diye sordum. Onun okulu neredeydi acaba? Belki beni bırakabilirdi.

"Sanırım ikimizde okula geç kalmışız." dedi ve kıkırdadı.

Gülümsedim.

"Okulun nerede?" diye sordum.

"Biraz ileride." dedi.

"Beni bırakacak araba hala gelmedi. Geç kalacağım. Benim okulum da biraz ileride. Rica etsem götüre-"

"Tabiki de götürürüm. Hadi atla." deyince hemen arabasına bindim.

Biraz sohbet ettiğimizde okula varmıştık.

"Burası." diye işaret ettim.

"Jisoo."

"Noldu?"

"Aynı okuldayız." dedi.

"Tahmin etmiştim. Zaten genelde bizim orada oturanlar bu okula gidiyor." dedim.

Arabadan indik.

"Sınıfın hangisi?" diye sordu.

Sınıfmı işaret ettim ve birlikte içeri girdik.

"Malesef ben diğer sınıftayım." dedi ve bana döndü.

"O zaman görüşürüz, jisoo." dedi ve sınıfına doğru koştu.

Ben de sınıfa girdim. Lisa daha gelmemişti. Şaşırdım çünkü Lisa hiç geç kalmamıştı.

Sınıfa girdiğim an Taehyung'un bakışları bana dönmüştü.

Ben ise ona aldırmadan sırama oturdum. Ben bakmayınca Taehyung bana doğru ayaklandı ve yanıma geldi.

"Jisoo, konuşabilir miyiz?" diye sorduğu an başımı bile ona çevirmeden cevap verdim.

"Hayır." dedim.

"Jisoo, lütfen. Sadece konuşacağız."

Israr ediyordu.

"Hayır." dediğim an beni kendine doğru çekti ve kapıya doğru sürükledi.

"Taehyung, bırak kolumu!" diye bağırdım.

"Jisoo, o kimdi?" dedi. Beni bahçeye getirmişti ve burada kimse yoktu.

Asla cevap vermemeliydim. Onunla konuşmayacaktım.

"Jisoo! Sana diyorum."

Yine konuşmadım.

"O kimdi?" diye sorunca artık kendimi tutamadım ve bağırarak konuşmaya başladım.

"O kim biliyor musun, Taehyung? Senin beni başım kanarken yerden bile kaldırmadığın bir anda çekip gittiğin üstelik daha saatler önce beni sevdiğini söylediğin zaman yanıma gelip beni tanımamasına rağmen kurtaran ve beni evime kadar taşıyan biri!"

Bunları çok hızlı söylemiştim. Söylediğim an beni bıraktı ve ben de sınıfa doğru koşmaya başladım.

ballı pankek. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin