Mutfak tezgahına oturan ve ayaklarını sallayarak Minho'yu izleyen Jisung, yemek yemek istemediği için mızmızlanıyordu.
"Ben cheesecake istiyorum."
"Önce yemek."
"İstemiyorum." Net bir cevap veren Jisung'a dönen Minho aklına gelenlerle yanına gitti. Ellerini iki yanına koydu.
"Ben senin kocanım. Beni dinlemelisin."
"Koca... Biz hala evliyiz, değil mi?" diyerek şaşkınca konuştuğunda Minho kıkırdayıp başını salladı. Yanağını öptü ve işine geri döndü.
"Fazla meşgul değilken avukatlarımızla konuşup halledelim." diyen Minho'yu mırıldanarak onayladı.
"Hadi şimdi bana cheesecake ver."
"Hayır dedim Jisung. Dün gece yeterince abur cubur yedin." Aldığı cevaptan memnun olmayan Jisung kollarını göğüs hizasında çaprazlayıp dudaklarını büzdü.
"Onu benden saklaman için almadım. Sadece küçük bir dilim, lütfen."
"Çok ısrarcısın." deyip ellerini kurularken Jisung'a döndü. Kabul etmesi için sevimli bir ifadeyle ona bakıyordu. "Tamam, al."
Jisung neşeyle tezgahtan inip buzdolabını açtı. Beyaz kutuyu çıkarıp açtığında çok değerli bir mücevher görmüş gibi gözleri parladı. Önüne bir tabak koyulduğunda arkasına döndü. Minho ile burun buruna gelince gülümsedi ve ona bir öpücük verdi.
"Eğer sonra bana karnım ağrıyor dersen hiçbir şey yapmayacağım."
"Küçük bir dilimden zarar gelmez."
Yanılmıştı çünkü küçük bir dilimle yetinememiş ve daha fazlasını yemişti.
Minho bir toplantı için şirkete gitmişti. Jisung ise onun dönmesini bekliyordu. Karnı ağrımaya başlamıştı. Sevgilisini dinlemediği için pişman olmuştu.
L tipi koltuğun köşesine kıvrıldı ve kollarını karnının üstüne sardı. Sıcak tutmanın iyi olacağını düşünüp tişörtünün altına bir yastık soktu ve kollarını etrafına doladı. Evin sessizliği uykusunun gelmesine yardımcı olurken sonunda direnmek yerine gözlerini kapattı. Karnının üzerindeki yastığa daha sıkı sarılıp bacaklarını kedine çekti.
Tam uyumak üzereyken kapının açılma ve kapanma sesini duyduğunda gözleri aralandı. İçeriye giren Minho'yu görünce dikleşti. Yastığı tişörtünün altında çıkarıp yerine koydu. Onun yerini sevgilisinin eli doldurmalıydı.
"Minho, deja vu yaşamayı sever misin?"
"Ne?"
"Sana dün geceyi anımsatmak istiyorum." diye sevimli bir sesle konuştuğunda Minho güldü ve ceketini çıkarıp yanına ilerledi.
"Karnın ağrıyor, değil mi? Sana yememeni söylemiştim."
"Ama cheesecake buna değer." dediğinde Minho göz devirip koltuğa oturdu.
Jisung'un bileğini tutup yanına çekti. Çok geçmeden de belini sarıp kucağını oturmasını sağladı. Jisung kendini arkaya yatırıp sırtını Minho'nun göğsüne yasladığında Minho elini karnına koydu.
"Tahmin ettiğimden erken döndün."
"Toplantı kısa sürdü. Ben de vakit kaybetmeden geldim."
Jisung ona bakıp gülümsedi ve dudaklarına bir öpücük bıraktı. Sonra bir tane daha ve ardından bir tane daha.
Minho elini ensesine koyup dudaklarını birleştirdi. Jisung'un alt dudağında dilini gezdirdiğinde çilek aroması alınca bitirene kadar devam etti. Üst dudağındaki aromada aynı şekilde kaybolduğunda tekrar öpüşmeye odaklandı.
![](https://img.wattpad.com/cover/253890250-288-k848926.jpg)