"Bu gün ölümümün üstünden 3 gün geçti" diye düşündü.Remus yavaştan toparlayabilmişti. Sonuçta onu seven arkadaşlarının yanında nasıl daha fazla surat asmaya devam edebilirdi ki? Ölümün acı gerçeğini kabul edip planlarını nasıl gerçeğe çevireceğini düşündü.
Hala bir listesi vardı, kendi yerine geçebileceklerinin. Ama hala bir karara varamamıştı bu yüzden yaşamayı en fazla hak etmeyeni kamyonun önüne çekecekti.
1 ay boyunca listedeki adları gözetleyecekti, yaşamayı en fazla hak etmeyeni kurbanı olacaktı. En azından planı buydu. Ama mental olarak hala birisini ölüme sürüklemeye razı değildi. Başka bir yol daha düşünüyordu.
"Ahh keşke Bay Ölüm tekrar karşıma çıksa"
Remus düşüncelere dalmışken Lily konuştu.
"..işte bu yüzden artık onlarla konuşmayacağım"
Severus gülümsedi. "İyi olur"
Remus neyden bahsettiklerinden bi haberdi. Aslında ilk başta onu dinliyordu. Alice diye bir kızdan bahsediyordu. Lily'e kıskançlığı yüzünden mi ne çelme takmıştı.
Lily okulda parlak bir öğrenciydi. Bütün sınav notlarının en iyi derecede olması için özenle çalışırdı. Tabi onun yerini isteyen bir çok öğrenci vardı.
"Merhaba çiçeğim"
Lily gözlerini devirdi. "Sana da merhaba James"
Severus hızla ayağa kalktı. Kaşlarını şimdiden çatmıştı. James'ten gözlerini ayırmıyordu.
James'in arkasında Sirius ve Peter vardı. Sirius ve Remus'un gözleri buluştu.
Remus uzun zamandır biriktirdiği öfkeyi tutmakta zorlanmaya başladı. Onun ölümüne yol açan çocuk tam karşısında idi. Hiç bir şey olmamış gibi ona bakıyordu.
Remus ona bir yumruk patlatmak istedi. Ama bunu yapamazdı zira annesi ona ne derdi sonra? Okulu veya yara almayı dert etmiyordu zaten kimsenin göremediği bir sürü yarası vardı. Hem ona yumruk atması için şu anlık bir geçerli sebepte yoktu.
Evet, o ölümüne sebep açtığı için yumruk attığını söylese Remus'u bir hastaneye yatırırlardı. Veya canı istediği için vurduğunu söylese bu zamanda psikopat gözü ile bakılırdı.
Remus bir süre daha sessizliğini korudu.
"Ne yapıyorsun?" Diye sordu James. Gerçekten karşısındaki kızıl saçlıyı delicesine seviyordu. Çocukluk aşkı gibi değil, onla evlenmek istiyordu. Onun için bin kez ölür bin kez yaşardı.
Lily omuz silkti. Daha yeni zamanda James ve Severus kavga etmişti. Onların yanında James ile konuşması doğru olur muydu ki? Lily arkadaşlarını seviyordu, birisinden hoşlanmasına rağmen arkadaşlık bağı önemliydi.
Lily daha konuşamdan Severus öne atıldı.
"Anlamıyor musun Potter? Lily senle konuşmak istemiyor"
Severus bu gün anlaşılan kahvaltıda ciğer yemişti. Konu Lily olunca içinden bir aslan çıkıyordu.
"Bunu Lily de söyleyebilir. Onun yerine konuşmaya hakkın yok!"
İkisinin arasında çıkabilecek bir kavga olasıydı. Bu sefer hem oturmakta olan Lily ve Remus ayağa kalktı.
İki inatçı keçi birbirleri ile sözlü olarak dalşmaya başladı. Her iğneleyici sözlerinden bir adım yaklaşıyorlardı resmen. En sonunda James onu geri iktirdi.
Severus yalpalayarak geriye doğru savruldu.
Remus'un aklına bir fikir geldi. Artık bir sebebi vardı.
Ama bunun sonucunda doğacak felaketler? Annesinden işiteceği azarlar ve cezalar...
"Sikerler"
Remus hızla öne atılıp James'in yüzüne bir yumruk attı. Bunu kimse beklemiyordu işte.
James burnunu tutarak Remus' baktı. Sade ve sessiz çocuk her zaman kitap okuyan kişi çikolata bağımlısı Lily'nin arkadaşı ona yumruk atmıştı!?
Remus olacakları hiç kaale almadı. Annesinden azar yerse yesin. Bu zaman kadar yapmak istediklerini içinde tutmuştu da ne olmuştu? Pişmanlıkları ile ölmüştü.
James sinirle öne atılıp bu sefer Remus'a vurdu. İkisi arasında hararetli bir kavga başladı. Okulun etrafındaki insanlar onları izlemek için toplaşmıştı.
Lily ve Severus şoktaydı, herkesden bunu beklerlerdi de Remus'tan değil. Her zaman içine kapanık biri olmuştu ve şimdi bir insan dövüyordu -dövülüyordu-
En sonunda Peter, James'i geri çekmeye çalıştı. Kolundan tutup geriye doğru çekiyordu küçük çocuk. Ama gücü bir hayli azdı James'in yanında.
Sirius'da Remus'u geri çekmeye çalıştı. Koltuk altlarından kollarını sokup geri çekti. Gücü az değildi Sirius'un. Remus'u tutabiliyordu.
Ama hem Remus hemde James'in gözü dönmüştü. James onu tutan koldan kurtulmaya çalışıp rakibine yürüyordu.
Remus ise Sirius'un kollarından kaçmaya çalışıyordu. En sonunda Remus dayanamayıp Dirseği ile arkasındaki Sirius'a vurdu.
Sirius geri çekilip onu serbest bıraktı.
Bu sefer James daha çok sinirlenip Remus'un üstüne abandı. Çocuğu yere düşürüp üstüne çıktı. Sinirle ona yumruklar savuruyordu.
Sirius pes etmemişti. Bu sefer James'i tutmaya çalıştı. Ama James'in dirseği burnuna geldi.
Akan kanlar Sirius'un okul gömleğini ıslattı. James ve Remus durdu. İkside ayakta duran gence bakıyordu.
"Siri.. ben çok üzgün-"
"Yeter!"
Bağıran Profesör mcgonagall idi. Onların etrafında oluşmuş kalabalığı yarıp içeri girdi. Gözleri resmen ateş saçıyordu. Önündeki yüzleri mahvolmuş gençlere baktı, bunlarla ne yapacaktı?
"James Potter, Sirius Black ve... Remus Lupin. Ofisime. Hemen!"
Profesör bile çıkan kavgada Remus'un olmasını beklemiyordu. Tamam James ve Sirius okulun haylazlarıydı ama Remus? İlk defa Remus'u böyle bir olayın içinde görüyordu, en sevdiği öğrencisini.
James, Sirius'un akan kanını durdurmaya çalışırken üçü beraber profesörün arkasından okul binasına girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maybe İn Another Life // Wolfstar
FanfictionRemus daha 17 yaşında nefret ettiği kişi yüzünden hayata gözlerini yumdu. Bunun bir son olacağını düşünmüştü ama öyle olmadı. Kahkahalar arasında yapılan bu küçük anlaşma onun ölmeden 1 ay öncesine yolladı. Anlaşmanın tek bir kuralı vardı...