6

72 8 0
                                    


"Kalıp sana yardım etmek isterdim ama Bayan Mcgonagall bunu görse size daha fazla ceza verir"

Regulus haklıydı. Öğretmenleri Mcgonagall sadece bu üçüne ceza vermişti, birilerinden yardım alıp kolaya kaçmak yasaktı.

"Sorun değil Reg. Hem en fazla işim ne kadar sürebilir ki? Yarım saat?"

Regulus güldü. "Yarım saat sürebileceğini söylemek isterdim ama az önce okul güreş takımının idmanı vardı"

Remus lanet savurdu, regulus ise buna güldü. Büyük olasılık spor salonu ter ve daha çok ter kokuyor olmalıydı. Yerler yapış yapış olmuş etraf dağılmıştı.

"O zaman 3 yıl sonra görüşürüz"

"Görüşürüz" dedi gülerek Regulus. Remus'a spor salonuna kadar eşlik etmişti ama bundan sonrası eve gitmeliydi.

El sallayıp arkasını dönüp gitti. Gerçekten iyi bir arkadaştı Remus için. İlk başlarda çok soğuk davranıyordu insanlara, buz küpü gibiydi. Ama Remus o ördüğü buz duvarlarının arkasına geçebilmişti, Regulus'un kalbinin sıcaklığını hissetmişti.

Daha fazla kapıda durmayıp içeri girdi. James ve Sirius erken gelmiş olmalıydı. Oturaklara oturup bir şeyler hakkında konuşuyordular. Remus'un adım sesleri ile ona döndüler.

Remus pek umursamadı. Spor salonundaki bir kapıyı açtı. Bu kapının ardında spor salonu için gereken eşyalar vardı, tenis raketleri, voleybol filesi gibi bir çok ihtiyaç.

Ordan paspas çıkardı, temizlik için her şeyi hazırladı. Bu sırada Sirius ve James'te onun yanına gelmiştiler.

Remus onlarla göz kontağı kurmadan konuştu. "İki kişi yerleri silerken birisi oturakları silsin, sorun olur mu?"

İkisi de omuz silkti. Şu işin çabuk bitmesini istiyordular. James ve Sirius paspas işini alırken Remus oturaklarla ilgilenme işini aldı.

Plastik koltuk silmek gerçekten berbattı. Güzel bir okulları vardı ama öğrencileri beş para etmezdi.

Remus hiçbir şeyle ilgilenmeyerek işini bitirdi. Ne kadar sürmüştü bilmiyordu. Her neyse en azından bu aldığı özel dersi atlamasını sağlıyordu.

İşinin bittiğini söylemek için sessizce James ve Sirius'a yaklaştı. Bir saattir fısır fısır konuşuyorlardı, kulak kabartamayacak sessizlikle.

"Neden anlamıyorum, beni sevdiğini düşünmüştüm"

James yine Lily'den bahsediyordu. En azından Remus'un bilmediği bir konu değildi.

İkisi Remus'un arkalarında olduğunu fark etmemişlerdi.

Sirius tam ağzını açıp bir şey diyecekken Remus söze daldı.

"Doğru düşünüyorsun" Belki Lily ve sevdiği çocuğun arasını yapsa kötü olmazdı. Gelecekte belki düğün pastası yerken onların mürüvetini izlerdi.

James şaşırıp arkasını döndü. Hala yüzünde morarıklar vardı. Daha geçen gün kavga ettiği birisi ile hiç birşey olmamış gibi konuşabilir miydi?

"Hah?"

"Lily'i etkilemek istiyorsan normal insanlar gibi yanına gidip sohbet aç. Stalker gibi kızın peşinden ayrılmıyorsun, Lily bunu anormal görmesede diğer insanlar yanlış anlıyor"

Aslında dediklerinde haklıydı Remus. James gerçekten aşıktı ama bunu yanlış ifade ediyordu.

"Ve ayrıca Snape ile kavga etmeyi kes. Kız senden hoşlansa bile arkadaşına yaptıkların yüzünden sana açıklamıyor olabilir"

Remus, Sirius'a baktı. Sonuçta o bunu anlardı dimi. James'in en yakın arkadaşıydı, James bi kızı sevse ve o arkadaşına bir çöp gibi davransa ona açılamaz, uzak dururdu.

Sirisu kafasını salladı. Remus haklıydı, yine. James derin bir nefes verdi.

"Hiç böyle düşünmemiştim" elini kafasına atıp saçını karıştırdı. Yaptıkları yüzünden pişman duruyordu.

Aşk işlerinden pek anlamıyordu ama Lily'i sevdiğini biliyordu. Hangi hayatta, evrende olursa olsun onu severdi.

Remus biraz gülümsedi belki bu Lily ile daha iyi olmasını sağlardı. Remus aslında James'in iyi biri olduğunu düşünüyordu. Bazen yaptıkları için ona lanet savursada bu o ikisi arasındaydı, Lily ve James'in değil.

"Benim işim bitti, görüşürüz"

James ve Sirius başları ile selam verdiler. Sanırım araları biraz olsun iyiydi artık.

Remus spor salonundan çıktı. Açık havanın kokusunu içine çekti. O kadar ter kokusundan sonra bu iyi gelmişti.

"Remus!"

Arkasını döndü. Gelen onu şaşırtmıştı.

Sirius bir hızla Remus'un yanına gelip durdu. Sanırım koşmuştu, konuşmadan önce nefes alması gerekti. Remus onu bekledi.

"Selam"

"Şey, selam"

Sirius gergin miydi yoksa Remus'a mı öyle geliyordu?

"Hemen konuya gireceğim" kısa bir sessizlik oldu. Aslında direkt konuya girmek Remus'un işine gelirdi. Bu zaman kadar boş ve gereksiz konuşmalardan nefret etmişti.

"Haberin var mı bilmiyorum ama yarın akşam kuzenim Beatrice'in partisi var."

Haberi olmaz mı? Bütün okul bir haftadır bu bilgiyle çalkalanıyordu. Hatta Dorcas bu parti için elbise alabilmek uğruna Lily'i alışverişe kendisi ile beraber zorla götürmüştü.

Remus sorar gözler ile sordu. Bu bilginin ona yararı yoktu. O partiye gitmeyecekti sonuçta.

"Bir işin yoksa, yani eğer istersen partiye gelebilirsin"

Remus gülümsedi. "Yani beni partiye davet ediyorsun"

"Evet" dedi hızla. Remus düşündü bu çocuk ilk defa mı bir arkadaşını partiye davet ediyordu? Belki de kendi partisi olmayan bir eve davet ettiği içindi. Beatrice ile Remus iyi anlaşamazdı, kızın onu partisinde istememesi normal olurdu.

"Yani Lily de gelse güzel olur" Bunu kesinlikle James istemişti. Lily tek başına bir partiye gitmezdi belki en yakın arkadaşı onu zorlasa ikna olurdu.

Remus kollarını kenetledi. "Bunu Lily'e ileteceğim"

Sanırım artık daha fazla konuşmalarına gerek yoktu. Remus ordan ayrılıp bisikletinin yanına gitti.

Bir partiye gitmek güzel olur muydu acaba? Önceki hayatı boyunca hiç gitmemişti. Anlatılanlara göre sadece bir sarhoşluk cümbüşüydü bu Remus'un gözünde çevreyi kirleten bir çay partisinden fazlası değildi.

Maybe İn Another Life // Wolfstar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin