Remus masasının üstündeki kaska baktı. Hala dün gibi aklındaydı olanlar -zaten her şey dün gerçekleşti?-
Kafasını çevirip okula hazırlanmaya devam etti ama sırıtmasını durduramıyordu. Ne zamandır onu seviyordu ki veya Sirius ne zamandır kendisini seviyordu? Nasıl büyümüştü bu aşk böyle? Acaba ölmeden önce de böyle hissediyor muydu?
Okulda Sirius'u göreceği aklına gelince daha fazla gülümsedi. Her zamanki gibi normal davranacaktı ama dün hakkında da konuşmak istiyordu. Sirius'un karşılıksız bir aşk içinde olduğunu sanmasın istemiyordu.
Remus sessizce evden çıkıp okula doğru yürümeye koyuldu. Bu gün bir acelesi yoktu, yürüyerek okula gitmeye karar vermişti.
Okulun kapısına girdiği an yanından koşup giden kız dikkatini çekti. Gerçekten perişan halde gözüküyordu. Yalpalayarak kızlar tuvaletine girdi. Tabiki onun ardından Remus'ta içeri girdi.
Kızlar tuvaletine giriyor olması umrunda değildi. Tabiki belki içeride başka birisinin olma ihtimaline karşı temkinli içeri girdi. Birisinin kendisi yüzünden rahatsız olmasını istemezdi. Ama içeride kendini bı kabine atmış kızıl saçlı kızdan başka kimse yoktu.
"Lily?" Diye sordu Remus. Ama kabinlerin hiç birinden cevap gelmedi.
Remus, kızı tanırdı. Mutsuzsa, üzgünse bunu kimsenin görmesini istemezdi. Ama Remus onun arkadaşıydı yanında olmalıydı her zaman.
"Sorun ne? Birisi seni üzecek bir şey mi yaptı?"
Bir süre sonra cevap geldi "Sorun yok, iyiyim"
"Yalan söyleme, seni tanıyorum. Neler oldu anlat bana"
Bir kaç hıçkırık sesi yükseldi. "Sadece böyle olacağını bilmiyordum. Gerçekten bilmiyordum"
Remus derin bı nefes verdi. "Lily gerçekten tamamen ne oldu anlat bana. Şu an hiç bı şey yapamıyorum bare seni dinlememe izin ver"
Ağır bı sessizlikten sonra kız her şeyi anlatmaya başladı. "Jamesle olanları saklamama kararı aldım, ama bundan önce Severus ile konuşmak istedim. Bana karşı hisleri olduğunun farkındayım, her zaman farkındaydım. Bu yüzden ilk onla konuşup her şeyi anlatmak istedim, başkası yerine benden duysun istedim"
"Sonrasında onla buluşup anlattım. Bana karşı çıktı, James'i bana kötüledi. Bende James'in öyle biri olmadığını savundum sonra kavgaya tutuştuk bana ağır şeyler söyledi"
"O sırada oraya James geldi, yeterince her şeyi görmüştü. Onlar bu sefer kavgaya tutuştular bende ordan uzaklaştım. Gerçekten böyle bı şey olacağını hayal bile edemezdim. Severus benim en yakın arkadaşım, sen beni her şeye rağmen desteklerken o neden desteklemedi? Arkadaşlık birbirimizi desteklemek değil mi, neden yanımda olmadı? Her şeyi neden benim için zorlaştırıyor?"
Remus hala şaşkındı. Severus, Lily'e ağır itaflarda mı bulunmuştu? Bundan onu gerçekten beklemezdi ama Lily bunu söylüyorsa doğruydu.
Remus'un içi burkuldu, hem sinirlenip üzüldü. Her şeye rağmen Severus böyle yapmamalıydı, kızın bu halini görseydi dedikleri için çok pişman olurdu.
"Lily, Severus'un böyle bı tepki vereceği belliydi. Bunca zamandır seni sevdi, sadece sinirliydi. Ama senin hakkında öyle konuşması yanlış. Onun dediklerine takılma, seni hala seven bir sürü insan var"
"Şimdi şu kabinden çıkta sana sarılabileyim" diyerek cümlesine bir nokta getirdi.
Bir süre sonra kabinin kapısı açıldı. Kızın yüzü kızarıktı. Remus hızla kıza sarıldı. Sarılması karşılıksız kalmadı. Beraber kızın yüzünü yıkayıp burdan çıktılar. Bir süre sonra Lily'nin başka arkadaşları yanlarına geldi. Kızın artık yalnız kalmadığını gören Remus sessizce ordan ayrıldı.
Okulun arka tarafına doğru yürümeye başladı. Bir kavga olduğuna emindi. Ve beklediği gibi etrafı çevrili iki kişiyi buldu.
İki tarafında yüzü pek iyi halde değildi ama kimin dövüldüğü belliydi.
Remus hızla insan topluluğunu yarıp en önden kavgayı izlemeye başladı. O sırada Sirius ile göz göze geldi. Remus'un gözleri acı ve ızdırap ile bakıyordu. Sirius ise Remus'u süzdükten sonra kavgaya geri döndü.
Büyük olasılık James, Sirius'un kavgaya karışmasını yasaklamıştı.
Remus hızla Severus'un tepesinde ona vuran James'in kollarını tutup geri çekmeye çalıştı.
"Bırak beni Remus!"
Hala James'in yumrukları Severus'un yüzüne iniyordu.
"İkinizde kesin! Şu an uğruna kavga ettiğiniz kişi ne halde biliyor musunuz!?"
Duydukları cümle iki tarafı da biraz olsun kendine getirmişti. Remus bu fırsat o fırsat diyerek James'i Severus'tan uzaklaştırdı.
Severus hızla yattığı yerden ayağa kalkıp geriye doğru yalpaladı. Severus'un yüz ifadesi belliydi "Remus neden benim yanımda değilsin?"
Remus, Severus'u inceledi. Ona hafif sınırlı bir bakış attı. Severus onun arkadaşıydı ama bu yaptıklarını haklı çıkarmıyordu. Lily ona ne kadar kırgınsa, Remus'ta o kadar kırgındı.
Remus, James'i hala ne olur ne olmaz diye tutarken yanlarına Sirius geldi. Sirius hızla James'in yüzünü inceledi.
"Tekrardan mı? Gerçekten mi?" Bu ses profesör Mcgonagall'a aitti.
"Siz ikiniz, peşime takılın hemen!" Hem James hemde Severus'a bakmıştı.
İkisi de söylenerek Profesörün ardına takıldı. Profesör tam arkasını dönmüş yürürken tekrardan arkasını döndü "ve siz Bay Lupin, revire gidin"
Remus şaşkınlıkla geri yoluna koyulan Profesörün gidişini izledi. Neden revire gitmesini söylemişti ki? O kavga etmemişti sonuçta.
Sirius parmağını kaldırarak Remus'un burnunu gösterdi. "Burnun kanıyor"
"Ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maybe İn Another Life // Wolfstar
Fiksi PenggemarRemus daha 17 yaşında nefret ettiği kişi yüzünden hayata gözlerini yumdu. Bunun bir son olacağını düşünmüştü ama öyle olmadı. Kahkahalar arasında yapılan bu küçük anlaşma onun ölmeden 1 ay öncesine yolladı. Anlaşmanın tek bir kuralı vardı...