13

65 6 0
                                    


Remus artık planlarına geri dönmeliydi. Bay ölümle konuştuktan sonra işin ciddiyetini daha iyi kavramıştı.

Masanın üstündeki listeye baktı, bu kağıdı daha önceden hazırlamıştı. Öldüğü gün hakkında bütün bildiklerini, yerine ölebilecek kişilerin adlarını yazmıştı. -3. Bölüm-

İlk sırada James Potter vardı, onun ardından Peter pettigrew ve Sirius Black. İlk bu üç kişiye yöneleceğini söylemişti.

Şu an yine sınıfta idi. Tenefüste idiler. Dejavu hissi kalbinin derinliklerinde yer edindi.

James, şu sıralar bir sorun çıkarmıyordu. Lily ile flörtleşiyorlardı. Sevgiliydiler ama okulun bundan haberi yoktu, tabi James'te kalsa bu haberi bütün kasaba öğrenirdi ama Lily istememişti, en azından şimdilik. Ara sıra severus'a bulaşıyordu ama bu bulaşmalar karşılıklı idi. Severus, Lily'nin onla takılmasını anlayamıyordu. Bu işlere kafasını sokmama kararı almıştı Remus.

Peter ise şu sıralar pek ortalıkta değildi. İnsan onu fark etmek için özel bir çapa sarf ediyordu. Oda kendi halinda takılıyordu.

Ve Sirius, ara sıra onla konuşuyordu. Onu evine bıraktıktan sonra muhabbetleri artmıştı. Onun yanındayken anlamadığı hisler içine giriyordu ama buna hiç kafa yorup düşünmemişti. -Belki düşünse fark etmesi bu kadar uzun sürmezdi-

İkisi şakalaşıyor gülüyor ve normalce muhabbet ediyorlardı aynı arkadaş gibi. Ama arkadaşça bir his vermiyordu.

Sırasının üzerindeki kağıdı çantasına koydu. Derin bir nefes alıp verdi. O anda sınıf kapısından ona el sallayan Lily'i gördü. Şaşkınlık onu yalnız bıraktığında yüzünü sıcak bir gülümseme aldı. Yerinden kalkıp Lily'nin yanına gitti.

"Neden burdasın, James ile takıldığını sanıyordum?"

"Seni merak ettim. Bu gün pek keyfin yerinde değil gibi"

Sorar gözler ile Remus'a baktı. Ama çocuğun sadece şu ölüm konusundan başka derdi yoktu, yani şu anlık.

"Hadi gel yürüyelim" dedi kız ansızın.

Beraber sınıf koridoruna çıktılar. Birbiri ile konuşan gençler, normalce yürüyen öğretmenler, tuvalette gizlice sigara içen ergenler, hepsi bu koridordan geçiyordu.

"Eğer bı sorun varsa anlatabilirsin"

"Biliyorum. Bı sorun olsa tabi sana anlatırım, en yakın arkadaşımsın. Ama gerçekten bı sorun yok. Dersleri, annemi filan kafaya takıyorum"

Lily tereddüt ile sordu "yine annenle kavga mı ettin"

Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hayır, zaten şu sıralar işten geç dönüyor. Yüzünü bile göremiyorum"

Kız "anladım" dedi. Remus'un dedikleri doğruydu. Annesini yüzünü bile doğru düzgün göremiyordu şu sıralar. Annesi eve gelir gelmez duşa giriyor ve yatağa geçiyordu. Remus annesinin işte yorulduğunun farkındaydı. Elinden geldikçe evi topluyor, temizliyor, annesini daha çok zora sokmuyordu.

İki genç biraz daha konuştular. Konuştukları basit şeylerdi.

Lily, ona; James ve kendisinin arasında olanları Severus'a anlatmak istediğini ama çekindiğini söylemişti. Remus ise Severus'a daha geç söylemesini önermişti. Sonuçta Severus'u nasıl bir tepki vereceği belliydi, en azından Remus için.

Severus'un gizliden gizliye Lily'e aşık olduğu belliydi, hatta çok belliydi. Lily hariç herkes bu hislerin farkında varabilirdi. Belki de kız bu hislerin farkındaydı ama onunla arkadaşlığını bozmamak için hiç birşey söylemiyordu. Tipik bir davranış.

"Bu gece James birşeyler yapalım diyor"

"Ne gibi?"

Kız omuzlarını silkti "tam bilmiyorum, belki bir yere otururuz. Birşeyler içeriz"

"Kim kim olacaksınız?"

"James ve arkadaş grubu ve benim arkadaşlarım olarak planladık. Gelebilir misin bu akşam?"

Remus düşündü; annesi izin verir miydi böyle şeylere? -Kesinlikle hayır- Evden gizlice çıkıp yakalanmadan eve dönebilir miydi? -Denedi ve yakalandı-

"Bilmiyorum, gelmeye çalışacağım"

Kız, Remus'a sarıldı. "Lütfen gelmeye çalış"

İki genç zil çalana kadar koridorda gezdiler. Sınıflarına geri döndüklerinde çoğu kişi yerine oturmuş, öğretmenleri gelene kadar aralarında muhabbet ediyorlardı.

Lily ve Remus'un sırası zaten yan yanaydı. Remus sırasına geçerken masasının üzerindeki şey dikkatini çekti.

"Bı sorun mu var?" Diye sordu kız.

Remus şaşkınlıkla cevap verdi. "Yok yok, sadece dalmışım"

Remus daha fazla şey demeden masasına oturdu. Elindeki kağıt parçasını buruşturup sırasının altına itekledi. Böyle bi şakayı kim hazırlamışsa onu gebertmek istiyordu. Cidden gebertmek istiyordu. Bir insan bu kadar iğrençleşemezdi. Nasıl bir zihniyetti bu böyle?

Elinde olmadan içine bir korku düştü. Yazan şey iğrençti, yalandı ama neden onu bu kadar etkilemişti?

Kağıdın üzerinde yazan şeyler kafasında dönüp dolaşıyordu. "Kimden hoşlandığını biliyorum seni ib*e!"

Maybe İn Another Life // Wolfstar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin