23.BÖLÜM

392 49 278
                                    

Selam bebişlerim ben geldim hoş geldim ve sizi öptüüüm.

Yorumlarınızı alırım. Kendinize iyi bakın, görüşürüüüz.

Rüya görüyordum.

Yurttayken sık sık gördüğüm bir ziyaretçi bana rüyalarımı not alabilmem için bir defter verdiğinden beri rüyalarımı görürken farkında olmaya özen gösterirdim. Bir şekilde bunun bana iyi hissettirdiğini düşünüyordum. Rüyamda beyaz bir kuş görürsem ertesi gün defterin boş sayfalarında o kuşu en ince ayrıntısına kadar betimleyerek yazardım.

Oysa şimdi gördüğüm rüya birazdan kalkıp deftere yazabileceğim bir rüya değildi. Yo hayır. Sehun'u gördüğümü defrere yazarken, yanaklarımın kırmızının her tonuna bürüneceğini bildiğim için unutmam gerekiyordu.

Burnuma dokunan yoğun bir parfüm kokusuyla gözlerimi araladım. Rüyamda Sehun'un kucağındaydım. Bunu düşünmek bile ellerimi yüzüme kapatma isteğimi körüklüyordu ama bunu yapmak yerine yatağın içinde hafifçe doğrulmayı denedim. Sadece denedim çünkü bedenimin her bir zerresi dün gecenin acısını çıkarmak ister gibi ağrıdığı için tekrar başımı yastığa bırakmıştım.

Dudaklarımdan kaçan ufak bir sızlanmayı, dudaklarımı birbirine bastırarak engellemeye çalıştım. Pekâlâ, asla yapılmaması gereken şeyler listeme bir madde daha eklemem gerekiyordu. Asla Sehun'la dalga geçmemeliydim.

Pişman mıydım? Asla. Ancak beni bıraktığında hava aydınlanıyordu ve buna rağmen yorulmadan kalkıp yatağın çarşaflarını değiştirmiş, beni zorla banyoya göndermişti. Yine de eğer bedenim bu kadar hasarlı olmasaydı yatağın içinde tepinebilirdim. Evet, bunu kesinlikle yapardım.

Banyonun kapısının açıldığını fark ettiğimde, yüzümdeki sancılı ifadeyi silip gözlerimi odanın içine giren Sehun'a çevirdim. "Günaydın." dedi ıslak saçlarını havluyla kurulayarak. "Baya enerjik görünüyorsun."

Dudaklarına yayılan gülümsemeyle yatağa ilerlediğinde, alayını umursamadan, "Sabaha karşı duş almıştın." dedim sessizce.

"Terlemişim yine." deyip yanıma oturdu, dirseğini yastığın üstüne yaslayarak bana eğildi. "Kalk hadi, bir şeyler yedikten sonra ağrı kesici içersin."

Üstümdeki yorgana sıkıca sarılıp, "Ağrı kesiciye ihtiyacım var gibi mi görünüyor?" diye sordum huysuz bir ifadeyle. "İyiyim ben, git sen iç ağrı kesici."

"İnatlaşmasan olmuyor değil mi?" diye sorduktan sonra gülerek dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı. "Her an ağlayacakmış gibi bakıyorsun, kalk hadi."

Yatağın üstünden kalkıp yorganı üstümden çektiğinde, "Ayıp değil mi?" diye sordum. "Çıplak olabilirdim, neden çekiyorsun yorganı?" Kaşlarımı çatıp yorgana uzanmaya çalıştım tekrar ama sancı her hareket ettiğimde kendisini belli ettiği için yüzümü buruşturdum. "Ayıp gerçekten. İnsan düşmanına yapmaz bunu."

Sehun tek dizini yatağın üstüne yasladı. "Neyi?"

"Boş ver." dedim suratımı buruşturmaya devam ederken.

Gözlerini devirip bir kolunu dizlerimin altından geçirdi, diğerini sırtıma yaslayıp beni kucakladı. Kollarım boynuna sarılırken, gözlerimi yüzünde dolaştırdım. Çıplak omuzlarına bakmamayı tercih ediyordum çünkü ince ince bıraktığım tırnak izleri gözüme batıp duruyordu. "Belki de boynunu ısırmalıydım." dedim ve bunu sesli söylediğimi fark ettiğimde, gözlerimi kapatıp başımı geriye attım. "Ağzım hiç durmuyor gerçekten."

Sehun gayet rahat bir şekilde gülerek koridordan geçti. "Aynaya bakmak ister misin?" diye sorduğunda, gözlerimi açıp hızla başımı iki yana salladım. Sabaha karşı duş alırken az çok görmüştüm ve şimdi bir daha bakarsam mutluluktan çığlık falan atabilirdim. "Ben de öyle düşünmüştüm."

Now, I own a trouble-makerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin