01

2.7K 179 60
                                    

                                                                            Rosé

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Rosé

Manhattan,New York

"Şurda da çeksene fotoğrafımı" uzattığı analog kamerasını elinden alarak bugünkü bilmem kaçıncı fotoğrafını çekmek için poz vermesini bekledim Lisa'nın.
Tekrar 'yok ya ben böyle alnım açık yapamayacağım' diyerek bir süre önce kestirdiği kaküllerini düzeltmişti bu sırada.

Bugünün gezi planı için ikimizin de bayıldığı Central Park'a gelmiştik ve işin doğrusu bütün günümüzü de burada geçirmiştik.
Önce uzun bir yürüyüş yapmıştık sonra kahvelerimizi alıp çimenliklerde uzanmış, bulutları izleyerek hoş ve bir o kadar da boş şeylerden konuşmuştuk.

Bu sırada Lisa YouTube kanalı için ara sıra kamerasını çıkarıp beni, kendisini ve etraftaki insanlardan kaçan sincapları çekiyordu.

Aptal kız gördüğü bütün sincapları işaret ederek "Chaeng bak kardeşlerin de burdaymış" diye bana gösteriyordu. Ayrıca artık yanaklarım eskisi kadar pofidik de değildi ancak bu lakaptan kimseyi vazgeçirememiştim.

İki genç kız olarak eskiden yaptığımız gibi boş ,stresten kaygılardan uzak şeylerden çene çalmıştık.

Dün akşam yeni keşfettiğimiz dondurmacıya tekrar gitmek istediğimizden, BTS'in yeni comeback performansları için Amerika'daki night showlara katılmaya başladığından ve benim bugün kahve alırken Gigi Hadid'le kızını görmem gibi birbirinden bağımsız konulardan bahsetmiştik.

Şimdi parkı çevreleyen ağaçların arkasından gözüken bütün yüksek binalara gün batımı büyüleyici renklerini yaymıştı.

Lisa'nın fotoğraflarını istediği açılardan güzelce çektikten sonra gün batımının yansımalarını da kaydettim makinenin hafızasına.

Şu kısacık hayatımda o kadar çok şey görüp geçirmiştim ki zamanında bunu asla unutamam dediğim çoğu şeyi biri anlatınca bile anımsayamaz olmuştum.
Büyük bir heyecanı daha büyüğü gölgeliyordu, acı bir olayı daha kötüsü unutturuyordu.

Bir sürü güzel anı olduğu gibi bir sürü kötü anıya da sahiptim ve bunların hepsi kafamda birbirine karışmıştı.

Elimi attığımda ne çıkacağını bilmiyordum içinden ve bu beni korkutuyordu.

"Geç seni de çekeyim" diyerek elimden kamerayı kaptığı gibi birkaç adım geriledi.
"Şapkanı çıkarsana iki dakika, bir şey olmaz" dediğinde çevredeki insanları kontrol ettim öncelikle. Herkes kendi halindeydi kimsenin bizi umursadığı yoktu.
Kafamdaki bucket şapkayı çıkararak artık siyah olan saçlarımı hızlıca düzelttim.

Seoul mate / RoséKook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin