9.BÖLÜM: OKUL

39 3 0
                                    

İçimdeki korku tanıdık gözleri görmemle son bulmuştu.

Bazen kendinizi hayattan soyutlar ve kendinizi karanlıkta hissedersiniz. Yorulusunuz parçalanırsınız.

Bazen de okuduğunuz bir romanın bir sayfasındaki cümlede takılı kalırsınız. Bu yazar bu hissi nasıl kelimeler kazımış? Diye düşünürsünüz. Kimse bilmez ki o yazarın tüm hislerini kelimelere dönüştürüp damarlarında sakladığını. Kimse bilmez onun acı çektiğini...

Bazense bir şiir de kalır aklınız. Şaiirin ne kadar saf olduğunu düşünürsünüz. Ne kadar yürekli..

Seziyorum ki kaçacaksın
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Doyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama ısını bırak bende
Ayrımsıyorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende..

Aziz Nesin'in haykırışlarıydı bunlar. Tüm bunları sevgidiğin suratına söyleyemediği için kalemle kağıta yazmıştı. İçindeki ateşi kağıtlara savurmuştu. Bir kelime. Gitme... İşte bunu söyleyemediği için yazmıştı bu satırları.

Sadece bir kelime bunları barındırıyordu acıları, yaşanmışlıkları, yaşanamamışlıkları..

İşte bende bir çift siyah gözün barındırdıklarını açıklayamıyordum. Açıklatmıyordu.

Belkide o gözlerin altında küçük bir çocuk yatıyordu. Sevgiye, ilgiye muhtaç..

Ben korkaktım. Hislerinden kaçan korkak... Herkes gibi değildim.

"Sessiz ol." Fısıldayışı ona özgü bir koku bırakıyordu sanki aramızda. Ellerini ağzıman çekerek bir evin girişine yalandık.

Gözlerim manzaranın etkisindeydi. Duvara daha çok sindim. Sanki oda bunu istiyormuş gibi daha çok üzerime yaklaştı. Bir kaç saniye sonra elleri kabanının içinde olan bir geç her tarafına bakınarak yanımızdan geçmişti.

Çocuk telefonunu çıkartarak uzaklaşmıştı.

"Tanıyor musun?" İlk başta anlamamıştım. "Çocuğu," Burak ın açıklamasından sonra anlayabilmiştim.

"Hayır."

"Hastane çıkışından beri seni takip ediyor." Yanıldığını söyleyecek olmuştum ama bakışları susmamı emrediyordu. Benden biraz uzaklaşmıştı.

"Burak ben senden bazı şeyleri gizledim. Söyleyemedim, inkar edersem unuturum sandım ama olmadı." Sesim kısık kısıktı. "Ben biraz korkak olabilirim." Burak kaşlarını çatıp tekrar ban yaklaşmıştı. Kalbim atıyor muydu? Söyleyecektim. Kurtulmak istiyordum bu yükten. "Tamam çok korkağım. Ben, sanırım.." Söyleyemiyordum işte!

Sanki o kelimeyi söylesen dilim düğüm olacakmış gibi hissediyorum.

Burak telefonunu çıkartarak birine mesaj çekmiş ve "Devam et." demişti. Sanki söyleyeceğim şeyi önceden biliyormuş gibi bakıyordu. Veyahut ben kendimi kandırıyordum.

"Caddeye hangi yolun çıktığını karıştırdım." Tüm secaretimi kaybetmiştim.

Gözlerinden bir hüzün geçti gibi olmuştu.

"Bu saatte ne işin var burada?" Cevap vermeyince önümden çıkmış ve yürümeye başlamıştı.
Ağzımı açmışken önümüzden geçen taksiyi durdurmuş ve beni içeriye itmişti.

Aşk'ın Kalpteki Yeri & CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin