*BENİM HİKAYEMİN SONUNUN BAŞLANGICI*

86 4 0
                                    

Şu anda neredeyse tüm yaşamsal fonksiyonlarıma sahip olan,karşımdaki yansımaya bakıyorum kaybedilmeye yüz tutmuş gözlerimle. Artık kalp atışlarımıaynanın derinkiklerinde hissediyorum. Kulaklarım, sadece aynaya çarparak gelen sesleri işitebiliyor. Yakında kaybedebileceğimi ddüşündüğüm ellerimi, aynadaki yansımama değdirdiğimde suratımda elerimin sıcaklığını hissediyorum. İşte o zaman hala yaşamın bir parçası olabildiğimi düşünmeye başlıyorum, aynanın derinliklerinde yaşamını sürdürmeye çalışan beynimle...

Hani bazen bir şey anlatırken, yirmi dokuz harf yetersiz kalır ya, hani lelimeler bir araya gelmek istemezler... Hani cümleler, kendilerini oluşturacak olan kelimelere düşman olur ya...

Yeni bir kekor üzerinde çalışıyordum. Bir günde bin sayfa okuma rekoru. Nasıl? Şimdiden yedi yüz elli sayfa okumuştum.

Şimdi ise Uğultulu Tepeler'de  Cathy'in Edgar'la evlenmeye karar verdiğini açıkladığı sahnedeydim.

Ondan önce dört yüz yetmiş sayfalık bir kitap ve dünden bitiremediğim kitabı okumuştum.

Mısırlılar gerçekten akıllıymışlar çünkü şu an kalbim kafamda atıyordu ve baskıyı hissedebiliyorum.

Yada başımı yataktan sarkıttığım için fazla kan gitmişti. Tamam Mısırlılar sandığım kadar akıllı değilmişler.

Klasik kitaplar için oluşturduğum listeden Clair De Luna'yı oynatarak okumaya devam ettim.

Bir haftadır odamdan sadece yemek ve boşaltım için çıktığım doğrudur. Aslında bu bizimkileri cezalandırmamın bir yöntemiydi.

İki ay boyunca İzmir de dedemlerin çiftliğinde kalmıştım. Telefon, kablosuz internet yoktu. Dedem ve anneannem bir vegandı.

Ve ben çiğ (Kırmızı, tavut etini pek sevmem.) et bile yemekten hoşlanan bir et oburdum.

Sanırım buda onların beni cezalandırma şekilleriydi. Buse ( Bestler arasında bir numara.) New York'a gitmişti. Hani şu her sokak başı sosisli standları ve ünlülerin yaşadığı yeşil elmaya.

Bir hafta annemleri gördüğüm her yerde sıkıştırıp beni de yollamaları için yalvarmıştım. Hatta oraya gitmeme izin verirlerse dönüşte yapmak için kendime bir liste bile hazırlamıştım.

Oysa listede her şey vardı.

Nilhan NYC gönderilirse gediğinde yapacakları ve yapmayacakları:

YAPACAKLARI:
Derslere çalışacağım. (?)
Gece dışarıya çıkma izinleri süreleri kısaltılacak.
Kitaplığına dokunulduğunda, (Kitaplarda hasar yoksa geçerlidir!!) ortalığı velveleye vermeyeceğim.
Gece evdekilerin odasına girmeyecek.
Annemin hırkalarını almayacağım.
Babamın tişörtlerini almayacağım.
Nagihan'ın telefon şifresini öğrenmeye çalışmayacağım.
Sosisi eve sokmayacağım.
Kavga etmemye çalışacağım.
Hiç kimsenin saçlarına dokunmayacağım.
Öğretmenlere kötü şakalar yapmayacağım.

YAPMAYACAKLARI:
Leyla nineyi rahatsız etmeyeceğim.
VEE 
LİSTENİN DIŞINA ÇIKMAYACAĞIM!!!

Mükemmel listeme dahi hayır diyerek beni çiftliğe yollamışlardı. Ben ne mi yapmıştım.

Tabii ki hayvanların olmadığı yerlere saklanarak kitap okumuştum. Hemde elli tane!

Artık can sıkıntısından dedemin beş altı tane kitabını ve evdeki tüm kullanma kılavuzları, bitmiş temizlik malzamelerini alarak onları da okumuştum.

Tabi bunları beni kimse bulamasın diye bir ağacın üzerinde yapmıştım. Sonra dedemlerin Ülkede etin yasaklanması için bir kanpanya başlattıkları duymuş ve eve zorda olsa geri dönmüştüm.

Aşk'ın Kalpteki Yeri & CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin