Sevdiğim kadının bütün kusurları benim zaafımdı. Lavin'in hasta olması gram umrumda değildi. İnsan sadece resmi teşhis ile mi gerçekten hasta olur? Lavin kendi dünyasını kurmuş orada yaşıyordu. Benim üyopyam Lavin'den ibaretti peki ben neyim?
Artık Lavin bulmacasını çözmem lazımdı. Beni bir öpücüğü ile hayata bağlayan bir kızı, ister hasta ister değil hiç bir türlü yanlız bırakamazdım. Belki bu dünyada zor ama Lavin'in kendi dünyasında en ufak bir taş olsam bile bana yeterdi.Akşam üstü olmuştu kitabı iyice ayrıntılı inceledim. Bir yerde 'Seni çok özledim' yazıyordu. Tanrım Lavin bunları kime yazıyordu? Belki babasına yazmıştır diyerek pek durmadım üstünde. Bakmaya devam ettim. Şöyle bir cümleye rastladım '21.05.2019 İpler kendi elindeydi. İstesen salıncak kurabilirdin ama sen gidip kendini asmayı tercih ettin.' Bunu bana neden yaptın Akın?' Akın mı? Taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu. Demek ki o 'A' harfinin gizemi Akın'dı. Tanrım Lavin için herşeyi kaldırabilirim fakat Lavin'in hislerinin başka bir kalpte olmasını kaldıramazdım. Akın'a ithafen bu kadar şey yazmıştı Lavin. O tarihin sebebi demekki Akın mış. Gözlerimden birer birer yaşlar inmeye başladı. Hiç bir şey yapamadım. Yapamıyordum. Öylece kitaba baktım. Sevdiğim kadın hislerini başkasında bırakmıştı ;Ben ise büsbütün onda.
Ya Lavin hislerimi öldürecek kadar gaddar birisi ise? Düşüncelerim iğrenç bir hal almaya başladı. Beni bu hale getiren ile bu halden çıkarmaya yardımcı olan kişi aynı kişiydi.
Akşam olmuştu Lavin'i aradım. Lavin ağlamaklı bir ses ile
-"Efendim Deniz."
-"Nasılsın Lavin?"
-"İyi olmaya çalışıyorum. Sen?"
-"İyiyim bende. Bu gece seni almamı ister misin?"
-"Olur hem senin ile konuşacaklarım var."
Merak etmiştim aslında ne konuşacağını.
-"Tamamdır bir saate geliyorum."
-"Bekliyorum."
-"Hadi görüşürüz."
-"Bay bay."
Biraz uzandıktan sonra hazırlanıp Lavin'in yanına gittim. Lavin arabaya biner binmez,
-"Hiç bir yere çekme arabayı. İki çift laf söyleyip gideceğim." Acayip şaşırmıştım.
-"Tabi nasıl istersen." Lavin çok ciddi ve düz bir şekilde,
-"Bak Deniz annem ile konuşmuşsun zaten ufak tefek bir şeyler biliyorsun. Bak ben küçük yaşta babamı kaybettim. Üstüne hayatımda en çok değer verdiğim insanı kendi ellerimle toprağa verdim." diyerek omzundaki dövmeyi gösterdi. Bu lafları içime öyle oturdu ki içimdeki çığlıkların sesini bile duymuyordum. Akın Lavin'in hayatında önemli bir yer kaplıyordu. Öylece baktım Lavin'e ağzımdan bir kelam laf çıkmadı. Lavin bana bana bakarak,
-"Deniz hayatımdan çık!." İşte o an bütün hayatım başıma yıkıldı. Gözyaşlarım sanki ruhumu öldürürcesine akıyordu. Lavin'in kendi ütopyasında bile bana yer yoktu.
"Akın yüzünden mi?" der demez Lavin bana o kadar sert bir tokat attı ki. Bilincim durdu sanki.
-"Akın'ın adını ağzına alma bir daha yalancı seni sen Akın değilsin." dedi ve gitti. Akın değilsin ne demek ti. Yine Lavin iyi değil herhalde diyip o konuya yönelmedim. Lavin gitti ve arkasından sadece baktım. Bir çocuğun elinden oyuncağı alınır ya işte aynı o şekilde ağlayarak Lavin'in arkasından baktım. Lavin'i dünyam yapacakken Lavin bütün dünyamı başıma yıkmıştı. Belki Lavin'e istediği ilgiyi gösteremedim ama sevgi sadece fiziksel olan bir şey değil ki. Lavin'e beslediğim saf duygular ikimiz içinde yeterdi. Lavin artık yoktu. Hayatıma dram, gizem, acı katıp gitmişti. Bu kadar kolay olmamalıydı. Böyle bitmemeliydi. Doğruca eve gittim. Kapından girer girmez. Yere düştüm. Üstümde o tatlı bir ağırlık vardı ki kalkamadım bile. Kendi içimde çığlık çığlığa uyuya kalmışım. Lavin bana hoşçakallar toplamıştı anlamsız sözlerinden. Gizemli vedalar.... Acı bir iz bırakmıştı. Gerçekten hoşçakalıncamı her şey hoşça kalır??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANKI
General Fiction'' Günlük hayatıma devam edecekken bir şeyin eksik olduğunu, hatta büsbütün olmadığını fark ettim. Olmayan şey hislerimdi... Evet hislerim adeta kaybolmuştu. Bütün güzel ve saf hislerimi sende öldürmüştüm. Bunun için kendini tebrik edebilirsin.. "