Gözlerim yavaş yavaş açılıyordu. Uyuya kaldığım yerden yavaş yavaş kalktım. Uyusam geçer dediğim bütün duygularım tekrar uyandı. Lanet olsun ki beni bir öpücüğü ile hayata bağlayan kadın artık yoktu. İlk başlarda düşündüğüm gibi Lavin hislerini başka bir kalpte öldürmüş üstüne bir de benim hislerimi söküp almıştı. Ah Lavin sen bu kadar gaddar birisi değildin. Hayatımın en kötü zamanlarında birde Lavin'in gidişi iyice afallatmıştı beni. Lavin'i seviyorum ama o başkasında, başka bir kalpte mezarını kazmıştı bile. Yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Gidip buz gibi bir duşa girdim saatlerce öylece oturdum banyoda. Biraz kendime geldikten sonra hazırlandım. Lavin'i benden alan o Akın'nın kim olduğu hakkında biraz bilgi toplamaya başladım. Kitabı didik didik incelemeye başladım. Ama önceki yazıların haricinde bir şey bulamadım. Artık heves denilen his benden göçmüştü. Lavin neden benden gitmişti? Akın Lavin için ne ifade ediyordu? İğrenç düşüncelere dalıp gitmiştim. Doğrudur ya 'Aşk iki kişinin sokak kavgasına benzer, çünkü ayıran hep bir yabancıdır' Bizi Akın mı ayırmıştı? Lavin mi yabancılaştı? Ah Tanrım bu düşünceler beni yok ediyordu. Elim kolum bağlanmış öylece duruyordum. Dört duvar arasında hapsolmuştum. İçime içime ağlıyordum. Ruhumu yıkıyordum. İnsanın gözünden yaş akması gerekmez ağlaması için. Ben nasıl bir bataklığa düşmüştüm? Lavin ile uzun bir beraberliğim olmadı ama o ufacık anılar bile yeterdi bana. Lavin beni öpmüştü, bana sarılmıştı. Omzuma ağlayan kız , beni içime ağlattı. Beni bu yalancı dünyaya inandırıp, sonra bütün herşeyiyle bir yalan olduğu yüzüme vuran kişi aynı kişiydi. Lavin bana demişti ki "Ruhunu yoracak kadar güçsüz birisi isen bedenin bu yükü kaldırmaz" Söylesene Lavin bu yükü bedenim nasıl kaldırsın? Hazırlanıp çıktım evden. Araba ile bütün şehri dolaştım. Bilerek tepeye gitmedim Lavin oradadır diye. Selin ile Dağra beni onlarca aramış, yüzlerce mesaj atmıştı. Telefonumu kapatıp bir kenara koydum. Büyük bir depremden tek sağ kalan benmişim gibi hissediyordum lakin bütün ailem enkazda kalmış. İğrenç ruh hallerine bürünüyordum. Şehri dolaştıktan sonra eve geri dönüp kitabı aldım. Sonra Lavin'in beni öptüğü o sessiz sakin yere gittim. Biraz orada şarkı dinledim. Bu günümü sadece Lavin ile anılarıma harcayacaktım. Orada Lavin'in beni öpüşü geldi aklıma. Zaman dursun istemiştim. Sadece o an bütün yaşama sevincimi geri getirmişti. Kitabı Lavin'in tamda beni öptüğü yere koyup oradan gittim saat akşama yaklaşıyordu. Birden aklıma gelmişti. Bu gece benim doğum günümdü. Lavin bana çok güzel bir doğum günü hediyesi vermişti, beni hayatından çıkararak. Her şey üst üste geliyordu. Biraz araba ile dolaştıktan sonra Lavin'in beni ziyarete geldiği hastaneye gittim. Koridorda sessiz sessiz yürüdüm. İnsanlar artık o kadar normalleştirmiş ki ağlayan birisini görmeyi, nasılsın demek yerine aklında milyon tane senaryo kurmak ile meşgul olmaya başladılar. Lavin ile yan yana oturduğum sandalyeye geçtim . Lavin ilk burada benim yanağımdan öpmüştü. Seven birisi için ne büyük bir lütuf değil mi? Saat 11'e geliyordu eve doğru gittim. Direkt bir sigara yakıp yatağıma uzandım. Bilgisayarda instagram hesabımdan Lavin'in fotoğraflarına bakıyordum. Lavin'in profili ise açık kalmıştı. Bu Akın'ı takip ediyor mu diye bakmıştım. İlk Akın ismini tamamen yazana kadar bir hesap çıkmadı. Sadece bir kişi çıkmıştı. Hesabın ismini 'Akın Çakıroğlu' diye gösteriyordu. İstemsizce korkmaya başladım. İçimi iğrenç duygular basmıştı. Derin bir nefes alarak profiline tıkladım. O an bütün taşlar yerine oturdu. Profilinin biyografisinde "L" ve bir kalp emojisi vardı. Fotoğraf yoktu ama öne çıkardığı hikayeleri vardı. Yavaş yavaş bakmaya başladım. Tanrım bu gördüğüm gerçek olmasın. Akın bana tıpa tıp benziyordu. Hayır tanrım bu gerçek olamaz. Akın benim kopyam gibiydi. Hayır Lavin bunu bana yapmış olamazsın. Lavin hastalığından dolayı beni Akın sanmıştı. O kurduğu anlamsız cümleler, yaptığı değişik hareketler,Tanrım hepsi sadece Lavin'in oyunuydu. Bu canımı daha çok acımıştı. Sırf eski sevgilisiyle benziyoruz diye onun yerini benim ile doldurmak istemesi bende çok derin bir yara bırakmıştı. Lavin'e o kadar saf duygular beslememe rağmen onun aklında kurduğu Akın, Deniz, Lavin üçgeninde benim hislerimi öldürmesi gerçekten canımı yakmıştı. Arabayı aldığım gibi tepeye doğru sürdüm. Aklımı yitirecek seviyeye gelmiştim. Gözlerim yaşlı, ellerim titrek, içim acıyla dolmuş bir şekilde tepeye gittim ama tepede iki kişi vardı. Selin ile Dağra'ydı onlar. Saat 00.00 olmuştu. Doğum günümü kutlamak için tepede hazırlık yapıyorlardı. Telefonum kapalı olduğu için bana ulaşamamışlardı hazırlık bitince ise gelip beni bulup sürpriz yapacaklardı. Aklım doğum günümde falan değildi benim aklım Lavin'deydi. Dağra,
-"Neredesin lan sen?
Selin,
-" Deniz kaç gündür ulaşamıyoruz sana neredesin sen ya? "
Tam cevap verecekken o patikanın oradan ağlama sesleri gelmeye başladı. Onca olayın içinde o patikanın arkasında ne olduğuna bakmak aklıma gelmemişti. Koşa koşa oraya doğru gittim. Dağra ile Selin peşimden bağırarak arkamdan gelmeye başladılar. İleride bir ışık vardı yanıp dönüyordu. O ışığa yaklaşınca ağlama sesleri artmaya başladı. Hayır bu olamazdı bu Lavin'in sesiydi. İyice ışığa yaklaştım Selin ile Dağra baya arkada kaldı. Orada bir mezar vardı. Kos koca arazide bir tane mezar vardı. Mezar taşını okumak için iyice yaklaştım mezara. Etrafıma baktığımda ses kesilmişti. Lavin ise ortalıkta yoktu. Dağra ile Selin çok arkada kalmıştı. Mezarda "Akın Çakıroğlu - 21.05.2019" yazıyordu. Demek Lavin bunca zaman sadece Akın'ın mezarına geliyordu. Taşlar yerine oturunca bende ölmüştüm, sadece bedenimin gömülmesini bekliyordum. Lavin bana bu oyunu oynamış olamazdı. Lavin bilmecesi beni yaralamıştı. Mezar uçururumun dibindeydi. Uçurumun kenarına oturup sigaramı yaktım. Her dumanda içimdeki çığlıklara daha fazla söz hakkı tanıyordum. Birden arkamdan birisinin ellerini hissettim. Kulağıma yaklaşarak,
-"Bunu yapmak zorundayım lütfen beni affet. Gideceğin yerde Akın'a onu çok sevdiğimi söyle. " Lavin beni uçurumdan aşağı itmişti. Selin ile Dağra'nın titrek sesleri ile hayır diye haykırışları kulağıma kulağıma işliyordu. Lavin'e aşıktım, beni uçurumdan iterken bile aklım Lavin'in sırtıma değen ellerindeydi. İşte o an Lavin'i dudaklarından öpmek istedim. "Orada bir parça zehir kalmıştır belki; Bir zamanlar hayat veren dudakların Bu kez son versin hayatıma." (William Shakespeare)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANKI
Ficção Geral'' Günlük hayatıma devam edecekken bir şeyin eksik olduğunu, hatta büsbütün olmadığını fark ettim. Olmayan şey hislerimdi... Evet hislerim adeta kaybolmuştu. Bütün güzel ve saf hislerimi sende öldürmüştüm. Bunun için kendini tebrik edebilirsin.. "