Sabah erken saatte uyandım. Akşam Ada teyzeye mesaj atıp bu sabah erkenden bulaşabileceğimizi söylemiştim.
Buluşacağımız parka doğru ilerledim. Ne diyeceğini çok merak ediyorum.
Boş bir banka oturdum ve Ada teyzeyi beklemeye başladım. Beklerken de Alina'ya günaydın mesajı atmaya karar verdim.
Gökçe
-Günaydıın ♡
Mesajım iletilmedi. Herhalde telefonunu şarja takmayı unutmuştur.
Ama şimdi aklıma geldi de. Dün Alina zaten iyi değildi. Ya bir şey olduysa?
Ben böyle düşünürken ve tam Alina'nın evine gitmek için kalkacakken Ada teyze geldi. Doğru ya ona sorabilirim.
Gökçe
"Ada teyze, Alina evde mi?"
Ada teyze sorduğum soruya karşılık olarak kafası karışmış bir şekilde baktı.
Ada
"Evet. Ne oldu niye?"
Gerçi evden kaçsa da doğal olarak ona fark ettirmeden çıkmıştır.
Gökçe
"Yani sabah gördünüz mü onu?"
Ada
"Evden çıkmadan baktım. Yatağında uyuyordu. Telefonunu şarja takmamıştı onu şarja takıp geldim"
Gökçe
"He tamam. Mesajım gitmemişti de."
Ada teyze gülümseyerek banka oturdu.
Ada
"Gökçe. Alina'nın yanında olduğun için teşekkür ederim. Senden bir şey istemem lazım"
Gökçe
"Ada teyze. Eğer Alina'dan ayrılmamı isteyecekseniz üzgünüm ama bunu kabul etmeyeceğim"
.
.
.
.
.
.
Alina'nın gözünden şu an
Uyandım. Ama tuhaf bir şekilde alarma uyanmamıştım. Durup etrafa bakarken kafam ağrımaya ve dün akşamı hatırlamaya başladım.
İçki içmiştim. Tabi çoğunu içemedim bile. Kalanını da belki sonra içerim diye yatağımın altına koydum. Saate bakmak için telefonuma uzandım.
Telefonum kapalı bir şekilde şarj oluyor..? İyi de ben telefonumu şarja takmamıştım ki. Demek ki annem uyanık.
Telefonumu açıp saate baktım. Daha okula varmış. Alarmımın açık olduğundan emin olup yataktan kalktım.
Kedoma'nın yanına gittim. Uyuyordu bebişim. Onu uyuması için yalnız bırakıp mutfak ve salona baktım. Annem oralarda yoktu. Galiba yeniden yattı.
Onun odasına girdim ama odada da yoktu. Beraber uyumak istemiştim. Telefonumun yanına gidip ona mesaj attım.
Alina
- Annelerin en güzeli neredesin?
Mesajı attıktan sonra telefonumu şarjdan çıkardım. Annemin odasına gidip telefonumu orada şarja taktım. Onun yatağına yatıp etrafa baktım. Masasında fosforlu pembe renkte yapışkan büyük bir not vardı. Üstünde de bilmediğim bir dilde bir şeyler yazıyordu. Galiba yeni bir dil öğrenmeye çalışıyor.
Biraz zaman geçti. Uykum yoktu ve sıkılmaya başlamıştım. Kalktım.
Hem anneme hem kendime kahvaltı hazırlamaya karar verdim ama önce annemi aradım. Telefonu çaldı ama açmadı. Daha sonra bir mesaj attı.
Ada
- Geliyorum. Marketten istediğin bir şey var mı?
Alina
- Dondurma dışında yok teşekkürleer. Bir de kaç dakikaya gelirsin?
