Ada'nın Günlüğü

2 0 0
                                    

Tamam. Bunu yapmak yanlış biliyorum. Ama annem bir şey saklıyor ve ben artık kimsenin sır tutmasını istemiyorum. Belli ki beni de ilgilendiren bir şey.

Kedoma'yı da yanıma alıp annemin odasına gittim. Annemin masasında duran fosforlu pembe kağıdı aldım. Üstünde yazanı çeviriye yazdım. Eğer tuhaf bir şey değilse günlüklerini okumayacağım. Söz.

Yazdığım şeyin türkçe anlamı kafamı karıştırmaktan başka bir şeye yaramadı. Çünkü yazan şey 'Uyanınca gri günlüğü oku. Okuman zorunlu olan sayfanın arasında ip var.' idi. Bu ne yani?

Sadece arasında ip olan yeri okuyayım o zaman. Demek ki önemli de. Neden her gün okuyor ki o sayfayı?

Çekmecelerde uzun bir arayıştan sonra gri günlüğü buldum. Özür dileyerek sayfayı açtım ve yazanları okumaya başladım.

'Merhaba. İsmin Ada Bilgen. Kocan harika birisiydi ama ne yazık ki vefat etti. Bir kızın var. İsmi Alina. Kendisi çok tatlı birisi. 2 sayfa arkada onunla ilgili tüm bilgileri yazdım. Bu sayfada sadece seninle ilgili bilgiler var. Kırmızı renk bir defter var. Onu bulup okuman lazım. Yakın zamanda olan ve çok önceden olsa da hâlâ etkileri olan olaylar yazıyor o defterde. Her sabah bu saatte kalkıp bu günlükleri okuman lazım. Bilmen gereken en önemli şey ise, Alina'ya hasta olduğunu belli etme ve üzülmemesini sağla. Kedoma adında bir kediniz var. SAKIN YEMEK VE SU VERMEYİ UNUTMA. Diğer sayfaları da oku. Önemliler.'

Ellerim titremeye başladı. Defteri bırakıp elimle ağzımı kapattım. Göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile. Yere çöküp ağlamaya başladım. Kedoma yavaşça yanıma gelip koluma sürtündü. Ne zamandan beri böyle? Nasıl... bana söylemedi? Ve ben..

Ben nasıl fark edemedim? Kedoma'yı da fark etmemiştim. Gökçe'yi de. Annemi de fark etmemişim meğersem. Kendimden nefret ediyorum. Ölsem daha iyi.

Yüzümü kapatarak hıçkırmaya başladım. Her şeyi en baştan yaşamak istiyorum. Babamın olduğu zamana gidip her şeyi değiştirmek istiyorum. Daha dikkatli birisi olmak istiyorum ama her şey için çok geç. Dikkat edeceğim hiçbir şey kalmadı.

Keşke... keşke yok olsam. Kimse beni hatırlamasa ve yok olsam. Herkes daha mutlu olabilirdi. Kimsenin benim gibi sadece kendisini düşünen birisine ihtiyacı yok. Yalan mı? Değil. Dilara en başından haklıydı. Gördüğüm zorbalığın daha da ağırını hak ediyormuşum meğer.

Etrafımdaki herkes, sadece üç kişi olmasına rağmen hepsi acı çekiyordu. Ben napıyordum? Hiç bir fikrim yok.

Büyük ihtimalle 'Gökçe bana yardım et. Dilara bana sataşıyor. Sosyalleşemiyorum' diyerek Gökçe'den yardım istiyordum.

Anneme de 'Tiyatro çok zor. Beceremiyorum. Yardım et' diyerek yardım istiyordum.

Kedoma... Kedoma ile hiç ilgilendim mi ki ben? Sadece kendine odaklanan iğrenç birisiyim. Ölmek istiyorum.

Kapı açılma sesi duydum. Ama hiçbir şey yapmadım. Çekmeceler açık, gri günlük masada ve ben de Kedomayla beraber yerde oturmaya devam ettim. Kapı açıldı. Gelen annemdi.

Ada
"Alina...? Napıyor-"

Annem çekmecelerin açık olduğunu ve günlüğünü okuduğumu anladı. Ağlamaktan yüzü kızarmış bana üzgün bir suratla baktı. Bir iç çekip konuşmaya başladı.

Ada
"Özür dilerim"

Alina
"Dileme. Hepsi benim suçum. Ben iğrenç birisiyim. Kızın olduğum için özür dilerim"

Bağırarak söyledim bunları. Gerçekten annem ve babam harika insanlar.. ben nasıl onların çocuğuyum ki?

Annem çantasını yere bırakıp önüme oturdu.

GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin