İlk gün.Lanet olası ilker...
Bazen ; ilk aşk, ilk şarkı ,ilk yağmur, ilk kar, ilk, öpücük , ilk sevgili gibi ilkler mutlu da edebilir ıstırap da çektirebilir.Benim ilklerim ise hep ızdırap çektiren oldu.Okulun ilk günleri;üzerime vurulan sayısız kilitlere eklendi.İlk sevgilim çocukça olmasına rağmet ihanet nedir öğretti.İilk arkadaşım kavgayı öğretti.Aslında ilkler kötü yollardaki iyilik bulma oyununu öğretti bana.İçi kötülükler,kirli oyunlar,insanların karanlık taraflarıyla dolu olan bataklıkta yüzmeyi öğretti...Bugün de benim için bir ilkti .Üniversitenin ilk günü.Çoğu insanın hayalidir.İyi bir gelecek için,iyi bir sevgiliye sahip olmak için ya da iyi bir mesleğe sahip olup ailesine desstek olabilmek için.O kadar sayısız neden var ki.. Benimki ise ailemden kurtulmak için.Yaşayan fakat bir ölüden farkı olmayan ailemden kurtulup, kendimi kanıtlamam için...
Çalar saatimin sesini duymamla yavaşça kalktım yataktan.Yalpalaya yalpalaya gittim banyoya.Aynanın karşısına geçtiğimde klasik olan bir görüntü karşıladı beni.Şişmiş ve aynı zamnda kızarmış gözler,dağınık bir topuz,yanağımda yastık izi.Hemen kısa bir duş alıp çıktım.Üzerime ise içimi yansıtacak koca bir kara deliğin içine hapsolmuş benliğime ayna olan siyah kombinimi hazırladım.Daha fazla vakit kaybetmeden çantamı da hazladıktan sonra indim aşağı.Annem ve babam kahvaltı ederken konuşuyolardı fakat benim geldiğimi duyunca susuverdiler.Onları görmemezliğe gelerek çıktım evden.Derin bir nefes çektim içime.
Ailemle böyleydik işte birbirimizi görsek de sesimizi duysak da yokmuş gibi davranırdık.Onlarla hiçbir iletişimim yok. Gerçi onlar görsem ''günaydın '' dahi desem suratıma bakmayacaklarını biliyorum..Artık kırılmıyordum.Zaten ne kırılacak parçalarım ne de onların bu davranışına karşın eski zamanlarda onlara beslediğim sevgim kalmamıştı...
Bir taksiye atladım hemen.Kulaklıklarım en iyi,şarkılarla bana eşlik edip benim söyleyemediğim şeyleri söyleyen sırdaşımdı.Duman-Rüyanda Görsen İnanma açıp kafamı cama yasladım.İnsanlar sokaklara akın etmişti yine.Herkeste bir telaş,bir soğukluk... Artık kimse eskisi gibi arkadaş olamıyor.İnsanları sınıflandıran kişiler bütün düzeni tepetaklak ettirirken arada birçok kişi ezilip kendini duvarları arkasında korumaya çalışıyor.Benim bu yaşıma kadar okuduğum okullar olsun yaşadığım apartmanda olsun hep ayrımcılık olmuştur.Ben bu yüzden nefret ettim okuldan.Ben bu yüzden nefter ettim lisedeki sınıfımdan.Kişiler karşısındakini insan olarak değil de bir çıkar parçası olarak görüyorlar.İşte ben de bu yüzden üniversite hayalleri kurup kendimi bu bataklıktan kurtarmak istedim...
Taksinin durmasıyla ücreti ödeyip indim.Gelmiştim işte hayalimin karşısına .Derin bir nefes aldım sonra etrafımı süzdüm.O kadar çok insan vardı ki bir an afalladım.Daha fazla salak salak durmamak adına ayaklarıma komut verdim ve kartımı gösterip bahçeye girdim. Psikoloji bölümünü kazanmıştım.Bu bölümü seçmemin sebebi ise hem kendimi geliştirmek hem de insanların güveneceği,sırlarını rahatça güvenli kollara emanet edip sıcak ilişkiler kurmak.Çalıştım,direndim,insanlarına seslerine kulaklarımı kapattım ve hedefime ulaştım.
Kampüse doğru ilerledim.İçerisi baya büyük ve ferahtı aslında.Daha sonra önceden verilmiş olan ders programından sınıfıma baktım ve oraya doğru ilerledim.Etrafımda kızlı erkekli grupların ve diğer arkadaşların kahkaları espirileri yükseliyoru koridorda.
Ben her zamanki gibi yalnızdım.Sanki simisyah bir odada tek başına kalmış içeri ışık , insan , hayvan giremeyen ve içerideki hapsolan kişinin gün geçtikçe duvarlarını sağlamlaştırdığı biri gibiydim.Ben 2 sene önce tamamen zincirler arasına hapsolmuş üzerine de kilit vurulmuştum.Hayatım dediğim hiçbir şey yok.Yüzümdeki kaslar gülücüğü andırıyor fakat içimdeki fırtınaları simgeliyor.Sadece dışarıdaki kişiler beni mutlu sanıyor fakat ben içimdeki karanlığa ulaşmaya çalışan yıldızları gökyüzümden uzaklaştırıyorum.
Sınıfa girdiğimde pek fazla işi yoktu.Arkalara doğru duvar kenarında bir yere oturdum.Lise dönemim boyunca başarılı bir öğrenciydim.Yani şu klasik inek tipi diye gösterip dalga geçilen tipler kadar olmasam da onlara yakındım işte.Lisede tabiki de arkaşlarım oldu.Sürekli espiriler yapan,etrafa gülückler saçandım.Ama bu 17 yaşıma kadar sürdü tabiki.Sonra insanlarla arama mesafeler mesafeler girdikçe de soğukluk girdi ve aradaki kalan son iplik kopuverdi.Daha sonraki zamanlarda ise herkes beni soğuk,kibirli,bencil biri sandılar.Sormadan yargılamadan...Hiçbirini takmadım.İyiki de takmamışım ki şuan onların aksine bu yerdeyim.
Düşüncelerim yan tarfımdaki hızlı soluk alıp verişle son buldu.Yan tarfıma baktığımda;sevecen,.Kestane rengi saçları,büyük mavi gözleri ve çıkık elmacık kemikleriyle güzel bir kız vardı.iyi bir kıza benziyordu.
''Merhaba .''
''Merhaba .''
''ben Derin''
''ben de Ilgın''
Daha sonra gülmeye başladı.Ne vardı ki gülünecek ? Sadece adımı söylemiştim.Şaşkın gözlerimi ona çevirdim tekrardan.
''Bana öyle bakma.Henüz delirmedim daha.Sadece böyle resmi ya da ciddi ortamlarda rahat olamıyorum garibime gitti ondan yani '' Bunları dedikten sonra ben de güldüm.
''Aslında ben de pek ciddi ortamları sevmem ama insanlar soğuk görüntümden bana yaklaşmayı pek istemezler.O yüzden ben de gelip benimle tanışmana şaşırdım biraz ''
'' O kendini beğenmiş ön yargılı mahluklardan bize ne ? Ne kadar bnirisi soğuk gözükürse gözüksün sakladığı bir aydınlığı vadır. '' deyince hafifçe gülümsedim.Zaten içerisi baya dolmuş ve öğretmen sınıfa gelmişti.Kadın kendini tanıttıktan sonra derslerin işlenişine ve konulara değindi.Yaklaşık 1 saat geçtikten sonra ise dersin son bulduğunu söyledi ve sınıf yavaşça boşalmaya başladı.
Derin kalktıktan sonra ben de kalktım.''Arkadaşlarla kafeye gidicez.Sen de gel istersen tanıştırayım sizi.İyi çocuklardır.''
''Bence yarın tanıştırsan daha iyi olur.Benim şimdi gitmeme lazım.'
''Peki sen bilirsin.Ama söz verdin yarın kaçışın yok.''
''Söz verdim '' dedikten sonra telefon numaramı aldı ve gözden kayboldu.Ben de çıkışa doğru ilerledikten sonra taksiye bindim.Hergün gittiğim,Saklı dünyama gidene kadar taktım kulaklıklarımı kapadım gözlerimi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Teen Fiction''Sen de benim kadar yalnızsın ve biz en çok birbirimiz kadar yalnızız.'' Aynı kaderi paylaşan fakat birbirinden haberi olmayan iki kişi...Kardeş kelimesinin önemini ve eksikliğini iliklerine kadar hisseden,kimse tarafından anlaşılamayanlar onlar...