Kitabımı yaklaşım 2 saat okuduktan sonra gözlerimin ağrıdığını hissettim.Bunun üzerine kitabımın kapağını kapatıp çalışma masamın üzerine koydum.Saate baktığımda 8 idi.Dışarı çıkmadan önce duş almam gerekiyordu fakat karnımdan gelen gurultular önce mutfağa gitmem gerektiğinin sinyallerini veriyordu.
Daha fazla mideme eziyet etmeden mutfağa indim.Babam daha gelmemişti.Annem ise ocakta yemek pişiriyordu.
Uzun zaman olmuştu annemle konuşmayalı , gülmeyeli . Bunları da geçtim 2 saniyeden fazla yüzüne , gözlerine bakmayalı... Ne garip değil mi ? Sana en yakın olması gereken kişiyle bile bir yabancıdan farksız olmak...
Annem de yorulmuştu.Farkındayım fakat onlar yorgunluklarını, bitkinliklerini , keder ve üzüntülerini birbiriyle sararken ben alt tarafta ezilmiş , büzülmüştüm . Ve sonucunda da benim aynadaki görüntüm ; bir harabe oluşmuştu. Ne o zaman ne de şimdi önemsenmemiş kenara fırlatılmış ve seneler boyu çürümeyi beklemiştim.O yüzden kızıyordum onlara.O yüzden '' ne de olsa benim annem babam '' demeyip ellerinden tutmuyordum.En yakınlarım da olsalar (!) beni itenin elini tutmazdım.
Anneme aldırmadan buzdolabının kapağını açtım ve atıştırmalık bir şeyler çıkarttım masanın üzerine.Yedikten sonra odama çıktım hemen ve duşa girdim.Fazla vaktim kalmadığı için kısa tuttum duş işini.
Dolaptan kırmızı kareli eteğim ve üzerine yıldızları olan ince kazağımı giydim.Saçlarıma ise hafif bir dalgalı fön de yapınca hazırdım . Saate baktığımda 21:30 olduğunu gördüm ve nerede buluşacağımızı sormak için telefonumu elime aldım.Ekranı açtığımda Kaan'dan mesaj geldiğini gördüm.
Ads by BestSaveForYouAd Options
Gelen: Bay Ego
'' Civciv 21:50 de kapının önünde ol.Ben seni alacağım . Derin ve Batınla orada buluşacağız.''
yazıyordu. Siyah çantam ve deri ceketimi de alıp merdivenlerden indim.Kapının önünde ayakkabılarımı giyip kapının önünde Kaan'ı beklemeye başladım.Zaten 1-2 dakika içinde Kaan sokağın başında görünmüştü.Araba önümde durunca kapıyı açıp bindim.Kaan ise arabayı hareket ettirmişti.
- Ooo güzellik naber ?
- iyidir sen ?
- Gördüğün gibi yine harikayım.
- Bir de egonu kendi kendine tatmin etmesen... dedim gülerek.Kaan da gülmüştü benimle birlikte.
- Radyoyu açabilir miyim ?
- Soruyor musun ? dedi ve ben de gülümseyerek karşılık verdim . Daha sonra Pera ' nın Yalnızlık şarkısını duyunca durdum.
- Sen Pera dinler misin ? diye sordum Kaan'a o ise bana yandan bir bakış attı ve
- Ayıpsın. dedi. Daha sonra ise şarkıya eşlik etmeye başladı.Ben de hafifçe mırıldanmaya başlamıştım.
10 dakika sonra arabayı park etti ve ikimizde arabadan indik.
- Derinler daha gelmedi galiba... dedim.
- Gelirler birazdan.Gel biz içeri geçelim hava esiyor. dedi. Ben de hafifçe kafamı salladım ve uzatmış olduğu koluna gülümseyerek girdim. Ne çok gülümsedim ben böyle !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Teen Fiction''Sen de benim kadar yalnızsın ve biz en çok birbirimiz kadar yalnızız.'' Aynı kaderi paylaşan fakat birbirinden haberi olmayan iki kişi...Kardeş kelimesinin önemini ve eksikliğini iliklerine kadar hisseden,kimse tarafından anlaşılamayanlar onlar...