İlerleyen Azrak'a yetişip yanından yürümeye devam ettim. Boyu uzundu ama çok da sıska değildi. Omuzlarına yakındım. Saçlarının ise önleri uzundu. Bugün de hiç vazgeçmediği siyah kotlarından birini giymişti. Bakışlarıyla ' ben soğuk biriyim' diye çağrışım yapıyor fakat aslında öyle biri değildi. Sadece insanlarla samimi olmayı sevmiyor da denebilirdi.
Niye onu analiz ediyordum bilmiyorum fakat çok garip biriydi benim için. Yani ruh halinin hiçbir zaman sabit olduğunu görmemiştim. Dün kimseyle konuşmayıp sadece sigarasıyla gününü devam ettirirken ; bugün yarım bir şekilde gülümsemişti bile ! Kim bilir belki ben de dışardan o şekilde garip görünüyordum. Ama ne kadar garip olursam olayım hiçbir zaman onun gibi kendimi gizleyemeyeceğimi adım gibi biliyordum.Ağaçların arasından yürümeyi tercih etmişti ve tabi ki ben de onun peşinden...
Yaklaşık 10 - 15 dakika yürümüştük.
'' Daha çok mu var ? '' diye küçücük çocuklar gibi sızlanmaya başlamıştım.
'' Hayır. Sabırlı ol biraz. '' dedi. Sustum ben de ve yine devam ettik yola. Birkaç dakika sonra sola saptık ve bu şekilde geldiğimiz yerin muhteşemliği yavaşça beni sarmalamıştı.
Sahildi burası. Ama çok farklı bir havası vardı. Bağlanmş kayık sayısı çok yoktu. Kayalık bir köşe vardı sağ tarafta. Burası İstanbul'a çok farklı bir yerden bakıyordu. Gizli bir ayna gibi yansıtıyordu denizin mükemmelliğini. Hava hafif esintiliydi fakat soğuk değildi. Deniz kokusu buram buram insanın ciğerlerine işliyordu.
Düş Kıyısı gibi gizli bir yer bulduğum daha doğrusu öğrendiğim için hafif bir kıpırtı oluşmuştu içimde. Böyle yerlere ihtiyacım vardı, tıpkı çoğu insan gibi. İnsan sürekli bir şeylerden kaçma gereği duyar. Ya sıkıntıdan, ya stresten, ya aşktan ya da geçmişin , geleceğinden... Rahatlamaya, uzaklaşmaya ihtiyacı olur. Benim ise bu rahatlamaya çok çok uzun zamandır ihtiyacım var ve olmaya da devam edecek. Sadece kendimin , sessizliğin olduğu bir alana... Burası da o ideal bir yerlerdendi işte.
Ben durmuş etrafıma ezberlemek istercesine bakarken; Azrak'ın da durduğunun farkına yeni varmıştım.
'' Azrak.. Burası çok güzel...''
'' Seveceğini söylemiştim. Hadi gel. '' diyerek ilerlemeye başladı. Ben de yavaş adımlarla peşinden gidiyordum.
Ellerini cebine sokmuş ; kenarda bulunan, küçük bir balıkçı arabasında, ateşin başında bulunan 50-60 yaşlardaki adama doğru ilerliyordu. Adam kafasını kaldırıp onu görünce yüzüne bir gülümseme yayıldı. Azrak yanına ilerleyip elini öptü ve sarılıp konuşmaya başladılar. Onlar konuşurken en de yanlarına gelmiştim.
'' Nerelerdesin be evlat ? Ne zamandır uğradığın yok buralara. Özlettin kendini be sıpa.'' diyip bir kez daha sarıldı ona. Azrak da gülümsüyordu ve sanırım bu ilk defa onun bütün samimiyetiyle gülümserkenki görüşümdü.
Bakışları bana kaydığında hafifçe gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Teen Fiction''Sen de benim kadar yalnızsın ve biz en çok birbirimiz kadar yalnızız.'' Aynı kaderi paylaşan fakat birbirinden haberi olmayan iki kişi...Kardeş kelimesinin önemini ve eksikliğini iliklerine kadar hisseden,kimse tarafından anlaşılamayanlar onlar...