Hava kararmaya yüz tutumuşken kitabımın kapağını yavaça kapattım.Hafifçe arkama yaslandım ve gözlerimi ovuşturudum.
Kafamı kaldırıp karşı tarafa baktığımda ise İmge'nin aynı pozisyonda fakat sallanmayı kesmiş bir halde dikkatlice bana bakan halini gördüm.Hafifçe tebessüm ettim.O ise hala tepkisizliğini koruyordu.Eve gidip ders çalışamam lazımdı fakat buradan da gitmek istemiyordum.
'' Hala bişeyler paylaşmak istemediğine emin misin ?'' diye sorudum ve birkaç saniye bekledim.Tekrar cevap vermeyince derin bir nefes aldım ve '' Bak İmge öncelikle sana şunu söylemek istiyorum.Burada seni konuşturmak için rahatlatmak için onlarca insan var. Konuşmak istememeni anlayabiliyorum ve beni o insanlarla eşit görmeni istemiyorum.Konuşmak istemiyorsan konuşma ama beni derdini anlatabileceğin bir sırdaşın olarak görmeni istiyorum.Ben de çok zor şeyler atlattım ve hala üstesinden gelemediğim birçok şey var. Yani buradaki insanlardan seni daha çok anlarım.Seni zorlamak da istemiyorum ama birşeyler paylaşmak istersen ben buradayım.Bunu unutma.'' dedim ve beklenti içerisinde gözlerine karşı gözlerimi diktim.
Ağzı konuşmuyodu fakat gözleri birşeyler anlatıyordu.Daha da iyi baktım ona.Sanki içimi dökmek istiyorum fakat kokuyorum der gibiydi.Birilerine kapılarımı açmaktan güvenmketen kokuyorum der gibi...
5-10 dakika sonra toparlanmaya başladım.Kitabımı da çantama attıktan sonra oturduğum yerden aklktım ve '' Benim gitmem lazım.En kısa zamanda yanına uğrayacağım.Sen de benim dediklerimi düşün istersen '' dedim ve gülümseyip odadan çıktım.
Çaresizliği çok iyi bilirdim.Sanki savaş ortasında düşman ordusuna karşı olan tek asker kalmış gibi hissedersin.Kaçmak için tilkiler kafanda dolaşırken biri ayak bileğini kelepçeler.Tam kaçmaya vaktin olduğunda tutsak edildiğini anlar hayal kırıklığına uğrarsın.Elinden hiçbir şey gelmez.Gelemez işte.Bu daha çok yakınını kaybetmek gibi bir şey.Onun biryerlerde var olduğunu bilir fakat ulaşamazsın.İmkansızlar oyununa dahil olur hamlelerini sıraya dizersin.Herşeyin sona ermesini ümit eder ; O dibine kadar battığın bok çukurunda ruhunu teslim edip özgür olmayı dilersin...
İmge'yi bu yüzden çok iyi anlıyor, dertlerini biraz da kendi omuzlarımda taşımak istiyordum.Onun kapılarını araladığı,ışık tutmasına izin verdiği kişi olmak istiyordum.
Kapıyı kapattıktan sonra halamın odasına girdim.Halam beni görünce hevesle sordu ; '' Nasıl geçti tatlım ? Birşeyler anlattı mı ? ''
'' Hala daha çok erken olduğunu sen de biliyorsun.Hiçbir şey konuşmadık.''
'' Eee 2 saat oldu. Ne yaptın yanında ? '' dedi hafif karışmış kafasıyla.
'' Hiçbir şey.Kitap okudum o da dışarısını değil beni izledi sanırım.'' dedim.Halam ise biraz düşündğkten sonra ; '' En kısa zamanda gelmeye çalış lütfen.Sana ihtiyacım olduğunu biliyorsun.Herşey için çok teşekkür ederim güzelim. '' dedi ve zorlukla gülümseyerek beni kolları arasına aldı.Ben de sarılışına karşılık verdikten sonra klinikten kendimi dışarı attım ve nefesimi dışarı verdim.
Bugün yorucu olmamasına rağmen yorulmuştum.Aslında beni en çok yoran,yıpratan şey benliğimin karanlık aynasını somut bir biçimde karşımda görmemdi.İmge'nin yıkılmış ruh hali,İçine tamamen kapanıklığı,diğerleriyle arasına kurmuş olduğu surlar ve onun suskunluğu benim ruhumun aynasıydı adeta.Bu yüzden onun da hayat hikayesini merak ediyordum.Acaba o da çok kırılmış,kalbi yerinden sökülmüş ve pişmanlıkla karanlığa ruhunu teslim etmiş miydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Teen Fiction''Sen de benim kadar yalnızsın ve biz en çok birbirimiz kadar yalnızız.'' Aynı kaderi paylaşan fakat birbirinden haberi olmayan iki kişi...Kardeş kelimesinin önemini ve eksikliğini iliklerine kadar hisseden,kimse tarafından anlaşılamayanlar onlar...