Bazı anlar vardır insanın kendini kaybettiği. Sanki biri ruhunu çekmiş de ben bu bedene mi aitim dediği. Sebepsiz yere mutsuz hissettiği , kafasında düşünceler döndüğü fakat ne düşündüğünü bilmediği anlar...
Şuan bir şeyler düşünüyor fakat ne düşündüğümü bilmiyordum. Genelde depresif modda olur en ufak bir şeyi kafamda büyütür kendime acı çektirmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Yine öyle anlardan birindeydim işte. Böyle zamanlarda ya hiç uyku tutmaz ya da hiç konuşmazdım. Garibim işte sadece garip...
Asansör durduktan sonra dış kapıdan kendimi dışarı attım. Yüzüme vuran hafif fakat ürpertici rüzgar saçlarımı uçuşturdu. Dışarıda 1-2 banktan başka hiçbiri dolu olmadığı için görmüştüm hemen Azrak'ı. Duvar dibindeki banka oturmuştu. Bir elinde birası diğer elinde ise artık aksesuar olarak kullandığını düşündüğüm hiç bırakmadığı sigarası ve kulaklarıyla dalmıştı yine bir yerlere.
Hırkaya biraz daha sarınarak yanına doğru ilerledim. İyice yaklaştığımda fark etti beni ve anlamazcasına baktı.Sağ elinde tuttuğu birayı yere koyup kulaklığını çıkarttı.
'' Senin ne işin var burada ? '' dedi. Ben de zaten yanına gelmiş ve banka oturmuştum. Bana doğru döndü hafifçe.
'' Uyku tutmadı.Belki biraz hava alırsam kendime gelirim diye düşündüm. Ama eğer rahatsız olursan başka bir yere de oturabilirim '' dedim.
O ise bana gözlerini devirdikten sonra kulaklığını tekrar takıp eline aldı birasını yine içmeye devam etti.
Ben de bağdaş kurup yayıldım banka. Gökyüzüne kaldırdım gözlerimi ve havanın açık olduğunu , simsiyah geceyi ışıl ışıl parlatan ay ve yıldızların süslediğini gördüm.
Geceler güzeldir değil mi ? Bir sessizlik hakim olur etrafa. Gökyüzünün gündüz kullandığı yüzü değişir yerine bambaşka güzellikteki yüzü gelir. Fakat güneş ortaya çıkacağı ve adeta her şeyi yok edip tekrardan yenileyip evrene sunacağı zaman her şey , her güzellik mahrum kalır bir süre sahip olduğu benlikten. Gökyüzü güzeldir fakat her şey güneşe bağlıdır. Tıpkı insanların da zaman geldiğinde her şeyini teslim edeceği , seninim diyeceği kişi gibi.
Ben gökyüzünü izlerken Azrak birasını ve sigarasını bitirmişti. Kulaklığının tek kulağını çıkartmıştı. Cebinden tekrar sigara paketini çıkarırken yüzümü ona çevirdim ve bir fırsat bulup sormaya çalıştığım soruyu sormak istedim.
'' Orayı önceden biliyor muydun yoksa tesadüfen mi keşfettin ? ''
'' Nereyi ? '' soruma karşılık verirken yine işine devam edip çıkartmıştı sigarasını.
'' Düş Kıyısı'nı. Yani ben öyle diyorum oraya. Hani kimsenin bilmediği ka-''
'' Sonradan keşfettim.'' Sözümü bölmüştü ama ses çıkarmadım. Kafamı salladım yavaşça. Sigarasını içerken dumanı rüzgardan dolayı yüzüme çarpmış ve öksürmeme sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Genç Kurgu''Sen de benim kadar yalnızsın ve biz en çok birbirimiz kadar yalnızız.'' Aynı kaderi paylaşan fakat birbirinden haberi olmayan iki kişi...Kardeş kelimesinin önemini ve eksikliğini iliklerine kadar hisseden,kimse tarafından anlaşılamayanlar onlar...