2-Teşekkür

12.7K 458 43
                                    

Gözlerimi karşımdaki sert mizaçlı adama odaklamış yaptığı her hareketleri dikkatle izliyordum. Ani bir hareketle dizlerini kırıp eline bir taş aldı. Yaktıklarını anlam veremeden nefessiz bir şekilde izliyordum. Sanki beynim durmuş ne yapacağını ne hissedeceğini bilemiyor beni kaosun içinde sürüklüyordu.

Bu sefer anlam veremeyen bakışlarımı yakalamış olmalı ki gözlerini kısıp kafasını sağa ve sola doğru ağır bir şekilde salladı. Hareketlerini anlamaya çalıştığım için beni küçümsüyor gibiydi bu davranışı içimde bir yerlerde burukluk hissettirirken silahını seri bir hareketle beline yerleştirip elleriyle deri ceketinin ceplerini yokladı ve cebinden bir kalem ve kağıt çıkardı.

Gözlerimi bir saniye bile kırpmadan onu izliyordum. Bu sefer kaşlarını çatma sırası bana geçmişti. Bana hiç bakmadan kağıdını avucunun içine alıp bir şeyler karaladı.

Cebine ne ara koyduğunu anlamadığım taşı deri ceketinin cebinden çıkartıp bir şeyler karaladığı kağıdın içine taşı yerleştirip kağıdı topaçladı ve bizim bahçenin içine doğru fırlattı. Gözlerim koskocaman açılırken bir taraftansa gözlerimle hızlı bir şekilde taşa sarılı kağıdı arıyordum fakat bahçedeki aydınlatmalar o kağıt parçasını buradan görebileceğim kadar yeterli değildi.

Gözlerimi kağıdın sahibine yavaşça diktim. Ağır hareketlerle ellerindeki şeffaf eldivenleri çıkarıp deri ceketinin cebine tıkıştırdı. Eldivenlerini gözlerimin önünde çıkarmış olmasaydı asla fark edemezdim. Gözlerini bana doğru çevirince elim ayağım birbirine dolaşmış ne yapacağımı, ne düşünüp ne hissedeceğimi kestiremeyerek ona bakıyordum.

Tek hissettiğim şey tedirginlikti. Oysa ki hissetmem gereken bir sürü duygu, düşünce olmalıydı kalbim yavaşlamak yerine deli gibi çarp malıydı.

Belindeki silah aklıma yeni yeni düşünce hızla gözlerimi ondan çekip camı ona hiç bakmadan kapatıp hemen ardındansa perdeyi çekip ayaklarımı duvardan aşağıya kaydırarak yere çömeldim. Gözlerimi kapayıp kafamı duvara setçe bastırdım. Kalbim yavaştı, hemde çok fazla yavaş sanki her an duracak gibi. En son ne zaman kalbim bu kadar yavaş atmıştı ki? Hatırlayamıyordum.

Çömeldiğim yerden yavaşça kalktım ve perdeyi yavaşça aralayıp ağaçların arasına baktım. Yoktu, gitmişti. Onu görmememin verdiği güvenle kağıdı aramak için derin bir nefes alıp hızla odamdan çıkıp merdivenlerden sekerek aşağıya indim. Fazla ses çıkarmış olmalıyım ki mutfaktan Nevin abla çıkarak bana doğru baktı.

''Vadi kızım bu ne ses böyle akşam, akşam düştün sandım.'' Nevin ablanın benim için telaşlanması yüzümde istemsiz bir gülümseme meydana getirmişti.

''Merak etme Nevin abla bana bunca yıl bir şey olmadıysa bundan sonrada bir şey olmaz.'' Dedim yüzümdeki gülümseyişi mi büyüterek sempatik gözükmeye çalışarak.

''Deme öyle.''Deyip gülümseyip mutfağa geri girdi.

Düzenli adımlarla yürüyerek kimsenin dikkatini çekmemeye çalışıyordum. Kapıyı açtığımda karşıma çıkan asık suratlı koruma da bu insanlar arasın dahildi. Kaşlarını çatıp bana bakmaya başlayınca ne demek istediğini anlamıştım ama umursamayarak bende tek kaşımı kaldırarak ona bakınca gözlerini devirip bakışlarını beni umursamadan başka yere çekti. Hayatım boyunca ilk defa bir koruma bana göz devirmişti bunun şaşkınlığıyla ona bakarken o beni umursamamaya devam ediyordu.

Kendime gelip hızla yürümeye başladım. İşin gerçeği birinin beni umursamaması bu kadar hoşuma gideceğini asla düşünmezdim.

Bahçede gezen korumalar da bana bakıp kafalarını çevirmişlerdi ama bu benim hala yakalanma ihtimalini değiştirmiyordu. Odamın önüne gelince kağıdı aramaya başladım. Bir taraftansa her an o genç adam karşıma çıkacakmış gibi iğne üstünde duruyordum. Kağıdı bulamayınca bu sefer telefonumun ışığını açıp aramaya başladım.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin