Gözlerimi duvara diktim, orada asılmış umutlarım vardı. Şimdi bomboş duvar bana geçmişimi hatırlatıyordu, geçmişim bu boş duvar kadar anlamsızdı, anlamsız ve eksik. Ama bu duvarın boş olduğu izsiz olduğu anlamına gelmiyordu, tıpkı benim hayatımdaki gibi. Çivi izleri vardı. Duvar, çivi oyuklarına çivilerin yerleşmesini, sonrada tablolarla süslenmesini bekliyordu. Şimdi o duvar kendisini süsleyecek olan son dokunuşları, tamamlanmayı bekliyordu, tıpkı benim gibi. Gelmişim ve geçmişim gibi, olacaklar gibi. Gözlerimi kuzeye diktim artık her şey onun elindeydi, bana bilgileri verecek olan ta kendisiydi. Bu duvarı süslemekte onun elinde olduğu gibi.
Derin bir nefes alarak gözlerimi Kuzeyin gözleriyle buluşturdum, gözlerinde esen soğuk rüzgarları görmemle içim ürpermesi bir olmuştu, ruhunun soğukluğu bedenimi ele geçirmişti. Üşüdüğümü hissettim, soğuk ruhu benliğimi esir almıştı. Ailemden umudumu kesmiştim kendi başımın çaresine bakmalıydım, bu evden hem canlı hemde geçmişi avuçlarının içinde bir Vadi olarak çıkacaktım. Daha güçlü bir Vadi olarak... Anlaşmayı saniyeler önce yapmıştık, artık geri dönüşü yoktu, gerçi benimde geri dönmeye niyetim asla ama asla yoktu. En azından şimdilik bu böyleydi.
Kuzeyin keskin bakışları hareketlerimi kısıtlıyordu, beynim işlevini yapmayı reddederken ruhumun kapanların arasına sıkıştığını hissediyordum. Umarım bu kadar çabama değecek şeyler geçerdi elime, yoksa kendi fişimi çekmiş olacaktım.
''Sonunda sizinkilerden sana hayır gelmeyeceğini anladın.'' dedi durgun ses tonuyla.
Evet, öyle olmuştu. Karşımdaki adam kimdi bilmiyorum ama ailemin bana uzanan elini kesecek kadar güçlü olduğu kesindi. Neyse ki karlı bir anlaşma yapmıştım, en azından ben öyle umuyordum. Ama tabi kide ona bunu belli etmeye hiç niyetim yoktu.
''Herkes istediğini düşünmekte özgürdür.'' Niye böyle bir şey dediğimi bilmiyordum ama istediği kozu eline vermediğime adımın Vadi olduğundan emin olduğum kadar emindim. Bir şeyler demesini bekledim, hiç bir şey demedi sadece derince içine çektiği nefesi kulaklarıma dolmuştu.
Ne yapacağımı bilemeden gözlerimi karanlık odada gezdirdim, güçlenerek adımlarımı Kuzeyin olduğu yere yönlendirdim. Önümde duran tezgaha avuç içlerimi dayayarak gözlerimi önüme diktim. Çok gergin hissediyordum.
''Şimdi ne olacak?'' Benden ne isteyeceği hakkında hiç bir fikrim yoktu, bu beni olması gerektiğinden de çok geriyordu. Bilinmezlikten oldum olası nefret etmiştim, şimdiyse bilinmezliklerle dolu bir okyanusun içine düşmüş bir gemi beni bulana dek boğulmamak için çırpınıyordum. Hiç düşünmeden ''Sen ne olmasını istersin?'' diye bir soru yöneltti Kuzey.
''Bilmiyorum...'' Sesim tamda şuan olduğum gibi, çok düşünceli ve durgun çıkmıştı. Hiç bir planım yoktu, sıradaki adımın ne olduğunu kesinlikle bilmiyordum. Bu süreçte ne olacağı hakkında hiç bir bilgim olmadığı gibi bu konuda da bir bilgim yoktu. Kafamı kaldırıp tezgahın diğer tarafının ucunda duran kuzeye baktım. Hiç istifini bozmadan içkisini yudumlamaya devam ediyordu.
''Her yaptığın iş karşılığında kırmızı dosyadan bir sayfa alacaksın,'' dedi bitmiş olan bardağı masaya bırakarak. ''tabi yaptığın işin büyüklüğüne göre sayfa sayısı arta bilir.''
Gözlerim istemsiz kısılmıştı, karşısında çocuk yoktu. Bir sayfa benim hiç bir şeyime yetmezdi, hiç bir şeyime! Kalın bir dosyaydı sonuçta bu ve eğer dediği gibi olursa buradan çıkmam yıllarımı alırdı. Ağzımdan histerik bir ''Hah,'' sesi çıkmıştı.
''Senin karşında çocuk yok!'' Tam onun önünde durup tezgahtan ona doğru eğildim. Beni aptal yerine koyması oldukça öfkelenmeme sebep olmuştu. ''Her yaptığım iş karşılığında bir olayın bütün bilgilerini istiyorum.'' Sesim olması gerektiği gibi çok sert ve net çıkmıştı. Yüzünde oluşan gülümseme beni daha çok gereken ağzından dökülen kelimeler beni dahada çıldırtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR
ChickLit''Duygusu olmayan birisinden ne bekleyebilirsin ki yada ne isteyebilirsin?'' ''Ben senin her şeyini istiyorum. Bedenini, her gece altıma girdiğin de ki inleyişlerini duymayı, esaretini ve her gün etrafta hissizim diye dolaştığın duygularını. Aslınd...