8-Hak

7.3K 357 98
                                    

İyi okumalar🤗 bu arada bazı arkadaşlar duyuru kısmımda bölümün yarısını gördü neyse, uzun bir bölümdü hadi hayırsı.

Kalbimin içindeki savaş ve ardı ardını kesmeyen kalbimi bombalayan kötü düşünceler bir ölümü hatırlatıyordu. Ruhun ölümü, her anlamda bedeninin ölümünden daha acı değil miydi? Benim ruhum ölüyordu. İnsanların, arkadaşlarımın hatta ailemin bu haberi izledikten sonra düşünceleri aklımın kıyılarına düşünce bedenimi titretti, düşüncesi kuzey kutbu gibi soğuk ve ıssızdı. Haberi sunan kadın dakikalar önce yeni habere geçmiş ve yine kendince konuyu yorumluyordu.

Ellerimden destek alarak oturduğum yataktan doğruldum. Boşlukta gibiydim. Yavaş adımlarla odadan çıkarken aklımda hiç bir şey yoktu, belki Kuzey'i bulabilirdim. Merdivenlerden inerken gücümün kalmadığını hissedip askılılara tutundum, attığım yavaş adımlar, ölümü önceki kalp kadar yavaştı. Ve işte koridorun başında durmuş boş boş etrafa bakınıyordum, Kuzey'i bulmalıydım. Yavaş adımlarla salona ilerlerken içeriden ses gelmediğini fark edince kapıyı tıklatmadan içeriye girdim etrafa bakındığımda Kuzey'in burada olmadığını fark ettim. Gözlerim yarım saat öncesine kadar benim kaldığım odada takılı kalınca bir an tereddüt etsem bile içeriye yöneldim.

Kuzey başını koltuğa yaslamış ayaklarınıda sehpaya uzatmış bir şekilde öylece uzanıyordu, bir an duraksadım. Ne demem gerekiyordu, sanırım şimdi kanına gitmeliydim. Yavaşça yanına gidip otururken gözlerimi üzerinden ayırmıyordum, bir an gözlerini açıp gözlerimizi buluşturdu, sonra tekrar gözlerini yummuştu. Boğazımdaki düğüm konuşmamı engellerken son bir gayret boğazımı temizleyip konuştum,

"Kuzey," dedim. Sesim beni bile şaşırtıcak derece narin çıkmıştı.

Kuzey gözlerini bile açmadan susunca ne yapmam gerektiğini düşündüm, rahatsız edilmek istemiyor gibiydi. Ama bu durumda pes edicek bi yanım yoktu.

"Bir şeyler duydum haberlerde," gözlerimi yerdeki halıdan ayırıp Kuzey'e doğru baktım, oda gözlerini açmış beni dinliyordu. "Benim sevgilimle kaçtığım düşünülüyor, ben bunu istemiyorum yani başka bi dedikodu olsa herneysede ama bu biraz kötü." Dedim aynı ses tonuyla, bilerek yaptığım birşey değildi bu. Ayrıca olabilince doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordum.

"Ne yapmamı istiyorsun?" Dedi Kuzey bıkkınlıkla.

Duygusuz bir şekilde bana bakarken gözlerindeki ifadeden hatta sesinin tonundan bile akıyordu beni başından savmaya çalıştığı ama pes etmiyecektim.

Düşündüm, ne yapabilirdi bunu düşünüyordum. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama aklıma binanın köşesinde bir kamera olabileceği geldi, tabi bunu Kuzey'e nasıl söyleyebilirdim ki? Beni kaçırdığı gözüken bir kayıt olacaktı. Buna yanaşırmıydı bilmiyordum, ama belki bir şekilde bi anlaşma yapabilirdik. Boğazımı temizledim, sakin bir tavırla;

"O binanın köşesinde bir kamera olmalı."dedim. Gözlerimi yüzüne dikip tepkisini ölçüyordum, kaşlarını havaya kaldırıp hayretle konuştu.

"Gerçekten mi? Ciddi olamazsın." Dedi tüm yapmacıklığıyla.

O an, işte tam Kuzey'in ağzından sözcüklerin döküldüğü an boşlukta olan benliğimin yerini kızgın lavlar doldurdu. Kızdım, ama kendimeydi bu kızgınlığım bunu düşünememiş olmama, nasıl bir aptallıktı böyle?

"Sen," diye bağırdım oturduğum koltuktan kalkarken. "Sen yaptın dimi? Sen sildin görüntüleri!" Az önceki sakinliğimin aksine şimdi bir fırtına gibi esip gürlüyordum.

Kuzey boş gözlerle gözüme bakarken ciddi bir tepki bekliyordum, o ise sadece boş boş bakıyordu ve bu beni dahada çileden çıkartıyordu.

"Sana birşey sordum." Sesim az önceki yüksekliğinden birşey kaybetmemişti. O bana cevap vermemeye devam ederken çıldırmış gibi hissediyordum, bir tepki vermemesi önümde duran masayı kafasına geçirme isteğimi güçlendiriyordu. Ellerim titriyordu, yumruk yaptım.

ESİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin