《 Birlikte Delirebileceğim Dostlarımın Olması Güzel 》

194 23 58
                                    

𝐾𝑆

Jongin: ''Yolun geri kalanını hızlı bir tempoda gideceğiz, kimse gruptan ayrılmasın!'' kalabalığa seslendikten sonra tekrar önüne dönüp ilerlemeye başlamıştı teğmen.

''Hadi.'' omzunu hafifçe sıktıktan sonra önümüze dönüp yürümeye başladık biz de.

''HIZLI MI? BİRAZ SOLUKLANMADAN HİÇ BİR YERE GİTMİYORUM BEN!'' en arkalardan biri bağırarak konuştuğunda hepimiz ona dönmüştük. Eylem yapar gibi metro istasyonunun girişine oturmuştu, birkaç kişi daha ona katıldığını belirten bir şeyler mırıldanıp yanına doğru ilerlemişti.

𝐾𝑇

Jongin: ''Ne yapıyor bunlar?'' iki asker, yanlarına gidip yola devam etmeleriyle ilgili bir şeyler söylemişti.

''HAYIR EFENDİM, BİR ADIM DAHİ ATACAK HALİM YOK! ŞU KOMUTANINA SÖYLE MOLA VERSİN, CANIMIZ ÇIKTI BURADA!'' adam bu sefer daha yüksek bir sesle bağırmıştı.

Jongin: ''Aptal herif, enfekteleri üstümüze çekecek!'' adamın yanındaki askerler, onları kolundan tutup kaldırmaya çalıştılar ama nafile.

Jungkook: ''Hey hey, nereye? Onları orada mı bırakacağız?'' tekrar önüme döndüğümde, Jongin'in ilerlemeye devam ettiğini gördüm.

Jongin: ''Durma lüksümüz yok, özellikle de ölü bölgenin sınırlarına gelmişken. İlerlediğimizi görürlerse gelirler. Hadi!'' bir anlık arkaya dönüp kalabalığa seslendikten sonra tekrar yürümeye devam etmişti. Bizimkilere döndüm, onlar da kafası karışmış bir biçimde arkalarına ve önde ilerleyen askerlere bakıp duruyordu.

Yoongi: ''Gidelim.'' diyerek askerlerin arkasından gitmişti. Jimin ve Hoseok da biraz duraksadıktan sonra yürümeye başlamıştı. Tanrım, resmen arkada adam bırakıyorduk! Kafamı tekrar geriye çevirdim. Yanımdan geçip gidenler de oluyordu, benim gibi olayı izleyenler de. O adamlar ise hala girişin başında duruyordu. Sonunda yanlarındaki askerler de ilerlemeye başlamıştı, oturanlardan bir tanesi küfürler savurarak ayağa kalkmıştı. Birinin beni kolumdan tutmasıyla tekrar önüme dönmüştüm.

Seokjin: ''Hadi Tae.'' son bir kez daha arkama baktıktan sonra ben de yürümeye başlamıştım. Jungkook biraz ileride durmuş, bizi bekliyordu. Adam avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı, stresten midem bulanıyordu artık. Bağırışları çığlığa dönüştüğü anda arkamı döndüm.

Bir zombi, adamın üzerine atlamış ve onu ısırmaya başlamıştı. Diğer oturanlar da istasyondan fırlayan birkaç zombinin kurbanı olmuştu. Onlara yakın olan iki asker, hemen zombilere ateş etmeye başlamıştı. İstasyondan düzinelerce zombi çıktığında askerler, onlara ateş ediyordu bu sefer. Sese gelmiş olmalıydılar. İnsanlar çığlık atarak etrafta dolaşıyordu, ben ise ısırılan adamı izlemekle meşguldüm hala. Yerde yatıyordu, titrediğini gördüğümde kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Bedeni kasılıyor ve şekilden şekle giriyordu. Kulaklarımdaki uğultu o kadar fazlaydı ki, etrafımdaki sesleri duyamıyordum artık. Kalbim, göğüs kafesimi delip geçercesine atıyordu. Sağa sola dönerek tuhaf sesler çıkarıyordu adam, kusacak gibi hissediyordum. Birden ayağa kalkmıştı, vücudu kasılmıyordu artık. Önündeki askerin üzerine atladığında bir an için, nefesimin kesildiğini hissettim. Askerlerin ikisi de yere düşmüştü. Bunu fırsat bilir gibi daha da fazla zombi çıkmıştı istasyondan. Hepsi de bize doğru koşuyordu. Sıranın en arkasındaki insanlar, çoktan yakalanmışlardı bile. Aşırı hızlılardı, insanüstü bir şekilde hem de.

Görüş alanıma Jongin ve askerleri girmişti, ateş ediyorlardı ama hiçbir etkisi olmuyordu. Biri öldükçe yenisi geliyordu arkasından. Yerde can çekişen insanlara baktım, sonra da bize doğru gelen zombilere. Jongin, bana bakarak bir şeyler söylüyordu ama anlayamıyordum. Kaşlarımı çatarak onu daha dikkatli dinlemeye başladım. Kulağımın çınlaması yavaş yavaş geçiyordu. İnsanlar, yanımdan geçip gidiyorlardı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan biri beni sertçe tutup kendine çevirmişti.

𝗦𝘂𝗿𝘃𝗶𝘃𝗲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin