BÖLÜM ON: İNTİKAM HIRSI

642 78 136
                                    




Merhabaaa!

Finallerim nedeniyle bölümü geç paylaşmak zorunda kaldım.

Oy vermeyi, paragraf arası yorumlar yapmayı unutmayın :)

Bölüm sınırımız: 60 Oy ve 70 Yorumdur.

Keyifli okumalar dilerim!





BÖLÜM ON: İNTİKAM HIRSI

Bea Miller - to the grave ft. Mike Stud





Partiden otuz üç gün önce

21 Eylül Cuma, 09:00

Dün gece ona ne açıklama yapacağımı düşünmüş olmama rağmen Melanie'nin dolapların önünde olduğunu gördüğümde bir an durakladım. Ama hemen sonra öncekinden daha hızlı adımlarla ona doğru yürümeye devam ettim. Aramızdaki mesafeyi kapatırken enerjik ve neşe dolu çıkması için çabaladığım bir tonda, "Selam," dedim.

Gözlerimiz saçlarını düzeltmek için sıklıkla kullandığı dolabın iç kapağına yapıştırılmış aynada buluştu. "Selam. Gözlerim yollarda kaldı," dedi, sanki bana söylediği şey gerçekten olmuş gibi. "Umarım dün ödevini yapacağına dair yalan söyleyip beni ektiğin için geçerli bir sebebin vardır."

"Okuldaydım."

Başını evet anlamında aşağı yukarı salladı. "Okuldaydın," dedi sorgulayan bir ifadeyle. Hafif makyajla renklendirilmiş yüzünü bana çevirdiğinde kaşlarını yukarı kaldırdığını gördüm. "Ne için?"

Aramızda kısa bir bakışma geçti ama ona bir cevap vermek yerine asma kilidin şifresini girip dolap kapağımı açtım. Sonra çantamın fermuarını aralayıp çantamdaki kitapları dolaba yerleştirmeye başladım. "Koreografinin bazı kısımları üstünde çalışmam gerektiğini hissettim." Kitaplarımı dolabıma tek tek koyarken beni büyük bir dikkatle izlemeye devam ettiğini hissedince, "Birkaç saat okulda kalıp eve gidecektim ama zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamamışım. Beni idare ettiğin için teşekkür ederim," dedim ona yandan bakıp.

"Bana haber verseydin birlikte çalışırdık."

"Cilt bakımına gideceğini söylemiştin."

"Birkaç saatliğine ertelememin bir sakıncası olmazdı, A." Melanie sağ omzunu dolaba yasladı. "O zaman belki benimle cilt bakımına gelmek istememen konusunda fikrini değiştirirdim."

"Başka zaman gidebiliriz." Bunu söyledikten sonra daha inandırıcı görünmek için yüzüme yapmacık olmayan bir gülümseme yerleştirdim ve dolabımın kapağını kapatıp bütün dikkatimi ona verdim. "Az önce koçun ofisinin önünde geçiyordum," dedim başparmağımla arkamı göstererek. "Telefonunu arabanda düşürdüğünden adın kadar emin olduğunu söylüyordun..." diye devam ettim ama telefonunu çantamda koyduğum yerde bulamayınca iki saniye duraksamak zorunda kaldım. Sonunda telefonu bulduğumda görebilmesi için yukarı kaldırdım. "Koç, beni görünce sana bunu vermemi istedi."

Melanie uzattığım telefonuna kısa bir bakış atıp gözlerini bana çevirdi. "Yani evindeymiş, öyle mi?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Parmaklarım hâlâ telefonunun üzerinde, alması için ona uzatmaya devam ederken, "Görünür bir yerde olmadığını söyledi. Duvarla koltuğun arasında bir yere sıkışmış," dedim.

"Bak sen şu işe," diye cevap verdi, şaşkınlığı belli olacak şekilde kaşlarını havaya kaldırdı. "Evi de o kadar aramıştık."

"Işıklandırmalar yüzünden fark edememiş olmamız çok normal."

Aya (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin