0.3

3.1K 166 139
                                    



ateş ve barut.

Tembihlemeleri dinle, beyninin bir köşesine not et ve tembihlemeleri yapan abiyi rahatlat.

Uzun süredir okul dönemlerindeki sabah rutinlerimin arasında bu vardı. Eski okulumda yaşanan bazı şeyler yüzünden abim hiç rahat değildi, taşınmak gibi bir fırsatı yakalamamıza en çok o sevinmişti. Yeni okula başlamam bir nebze rahatlatmıştı onu fakat bir nebze. Daha fazlası yoktu.

"Yani herkesle iyi anlaştın, öyle mi?" Abim kahvaltı masamızı toparlarken ben duvardaki minik aynadan yaptığım makyajı düzeltiyordum.

"Kim Namjoon ikinci bir emre kadar okul hakkında soru sormak yasak."

Abim kaşlarını çatarak eli bulaşığın içindeyken arkasını dönüp bana baktı. "Yasakları ben koyarım bu evde."

"Artık küçük kız kardeşler yasakları belirliyormuş diye bir şey duydum. Bunu evimizde uygulayalım," dediğimde alaylı konuşmama karşılık gülen abim benim de yüzümdeki gülümsemenin sebebi olmuştu. Bulaşık yıkama işini bitirerek ellerini havluyla kurularken tamamen bana döndü, dirseklerine kadar çıkardığı gömleğini indirirken, "Hazırsın değil mi? Laptop çantamı alıp geleyim de çıkalım." dedi. Kol saatimden saati kontrol ettiğimde Do Hyun'un gelmesine az bir vakit kaldığını fark etmiştim.

"Abi bugün beni bırakmana gerek yok," dediğimde abim duraksadı ve gözlerini bana çıkarttı. "Arkadaşım gelecek, birlikte gideceğiz okula."

"Hangi arkadaşın? Ne ara arkadaşın oldu?" diyerek minik çaplı bir sorgu silsilesine maruz kaldığımda gözlerimi büyülttüm abartıyla.

"Ne demek ne ara? Dün ve bugün tanıştığım insanları anlattım ya sana."

Abimin yüzü gevşerken, "Tamam da... Hangisiyle gideceksin?" diyerek yeni bir soru göndermişti bana doğru.

Soruyu havada kaparak anında, "Do Hyun," diyerek yanıtlamıştım. Abim alt dudağını büzdüğünde bu şirin ifadesine karşılık kendimi tutamayarak kıkırdamıştım. Abimle olan ilişkimiz farklı bir düzeydeydi. Çok tatlıydı, çok eşsizdi ve çok güzeldi. Birbirimizin her şeyi ve aynı zaman tek şeyiydik. Anne ve babamızı kaybettiğimizden birbirimizin ailesiydik.

"Sizi bırakabilirim okula. Ben de tanışmış olurum hem." Hevesle konuştuğundan isteğini geri çevirmek hiç içimden gelmiyordu. Bu nedenle kafamı olumlu anlamda salladığımda ellerini çırpıp kendi odasına doğru hızlıca yöneldi. Ben de bu sırada Do Hyun'a bizi abimin bırakacağının haberini verdim.

Beş dakika içinde abim hazır olduğunda aynı anda Do Hyun da kapımızı çalmıştı. Çantamı sırtlayarak abimle kapıya ilerlediğimizde abim kapıyı hızlıca açmıştı. Do Hyun bizi bir anda karşısında görmeyi beklemediğinden afalladığını suratından gayet iyi çözmüştüm.

"Günaydın, Do Hyun. Bu abim Namjoon, abi bu bahsettiğim arkadaşlarımdan biri Do Hyun," diyerek ikisini de birbirine takdim ettiğimde Do Hyun eğilecekti ki abim elini uzatarak tokalaşmak istemişti. Do Hyun, abimin elini tuttuğunda abim, "Memnun oldum," dedi ve gülümsedi. Do Hyun da aynı şekilde karşılık verdiğinde kapı önündeki tanışma faslı sona ermişti.

Abimin arabasına ilerlerken Do Hyun'un yanına geçtim, abim de o sırada evi kilitlemiş ve arkamızdan ilerlemeye başlamıştı. Arabanın yanına ulaştığımızda Do Hyun arka koltuğa geçerken ben, her zamanki yerime, abimin yanına oturmuştum.

Yolculuğumuz abimin Do Hyun'a ara sıra sorduğu sorular ile geçmişti. Soruların çoğunluğunu, "Rahatsın değil mi Do Hyun?" oluşturuyordu. Bu soruyla çocuğu daha çok gerdiğine adım kadar emindim.

505 • jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin