「7」

694 90 2
                                    

"Hyung, gidiyor musunuz?" Geçen seneden bu yana konuşması iyileşmiş olan Jaeyoung ve arkadaşları Felix ve Changbin'in bacaklarına dolanmış yürümelerini engellerken konuşuyorlardı.

Gece gündüz demeden çalışmışlardı ve Changbin'in kafede çalışmasıyla biriktirdikleri para ile şimdi tutmuş oldukları eve gitmek için eşyalarını toplamışlardı.

Evi tutmak için bayağı bir uğraşmışlardı. Kaç tane ev gezdiklerini hatırlamıyorlardı artık fakat sonunda hem gidecekleri üniversiteye yakın hem de birçok öğrencinin kalmış olduğu apartman dairesi kiralamışlardı.

"Maalesef ki gidiyoruz, balım." diyerek konuşmuştu, Changbin. O da yıllarını geçirdiği, gülüp eğlendiği, bazense ağladığı yerden ayrılmak istemiyordu. Bu sadece Changbin için geçerli değildi tabii..Felix'de aynı şekilde istemiyordu gitmek. Küçük kardeşlerini seviyordu ve onlardan ayrılmak epeyce zor geliyordu.

"Biraz daha durun. Gitmeyin hemen." dedi küçük kız ağlamaklı ses tonuyla tutunmuş olduğu bacakları bırakmayarak. "Siz giderseniz bizimle kim oynayacak."

"Biz geleceğiz. Söz veriyorum kesinlikle gelecegim. Ben de gitmek istemiyorum ama zorundayız, meleğim." Ağlamak üzereydi karşılarında kendilerine bakan masum yüzleri gördükçe içi burkuluyordu.

"Evet, geleceğiz sadece gitmemiz gerekiyor ki başka sizin gibi tatlı çocuklar buraya gelsin -aslında ailelerin çocuklarını bırakmalarını sevmiyordu-. Biz gelene kadar bir sürü arkadaş edinin. Anlaştık mı? Sonra da hepimiz beraber oyunlar oynarız." dedi, Changbin. Felix'in bu ayrılık konularında biraz hassas olduğunu bildiğinden sırtını sıvazlıyordu.

"Seyoung hyung, geleceğim dedi ama hiç gelmedi siz öyle yapmayın. Ben sizi çok özlerim yoksa." Küçük çocuğun gözlerinden minik minik inciler yanaklarından aşağı akarken Felix dolu gözlerini göstermemek için kafasını kaldırmıştı.

"Ahjumma, gelebilir misin?" Buradan çıkmaları için en iyisi onu çağırmak diye düşündü, Changbin.

"Efendim, evladım." Yanlarına gelen kadınla Felix'in ağlamaya başladığını gördüğünde endişelenmişti. "Ne oluyor burada? Yongbok oğlum, neden ağlıyor?"

"Miniklerin cümleleri yüzünden kendini tutamadı da, ayrılmak zor geliyor."

"Çocuklar hadi gelin bakalım benimle, artık Changbin ve Yongbok'a görüşürüz deme zamanı. Evlerine gitmeleri gerekiyor onlarında." Küçük çocuklar teker teker etraflarında ayrılmış kadının yanında yerlerini almışlardı.

"Görüşürüz hyung. Gelmeyi unutmayın sakın!"

"Görüşürüz oppa! Sizi çok seviyorum."

"Bizi de evinize götürün merak ederim ben."

"Hyung! Yeni arkadaşlar edinirsem sizin ne kadar harika olduğunuzu söyleyeceğim." dedikten sonra gözleri ile gülümsemişti adeta.

"Ben de arkadaşlarıma sizi anlatacağım çocuklar. Hepinizden çok şirinler diye bahsedeceğim ve kıskandıracağım." Hâlâ Felix'in sırtını sıvazlarken gülümsemeye çalışarak konuşmuştu, Changbin.

"Görüşürüz ballarım benim." Felix arkasında duran valizi eline alarak yürümeye başlamıştı.

"Sizi çok seviyorum hyunglar!" El sallayarak giden iki abisini izliyordu Jaeyoung.

-

"Felix, istersen bir yerde oturalım biraz dinlen. Gözlerin kızarmış bile." Ayrıldıktan sonra Felix yaşadığı duygusal an ile daha fazla ağlamaya başlamıştı. Elinde valizi gözleri yaşlardan kimseyi seçemiyordu. Sadece yanında arkadaşının yürüdüğünü biliyordu.

"B-Banklara otursak f-fena olmaz aslında." Boğazındaki yumru ve hıçkırıkları yüzünden konuşamıyordu genç.

"Gel bakalım."

"Çok mutsuzum şuan, Changbin. Ben onlardan ayrı kalamam ki." Aklına geldikçe durmuş olduğu göz yaşları yeniden akmaya başlıyordu, durmak istese de istemsizce yüzü ıslanmaya devam ediyordu.

"Bil ki beni de onlardan ayrı kalmak çok üzüyor, ama artık yetimhaneden ayrılmamız gerekiyordu. Hayatımızı oluşturmamızın zamanı geldi, büyüdük."

"Keşke büyümeseydik, ya da hep 17 kalsaydık.." Derin nefes alarak çantasındaki suyu çıkarıp yavaş yavaş yudumluyordu.

"Keşke, ama gerçek olmayacak biliyorsun ki."

"Biliyorum."

"Daha iyiysen eve gidelim artık, yorulduk. Bir duş alıp uyuruz." Ayağa kalkarak elini uzatmıştı arkadaşına.

...

O gece ikisi de ağlamıştı. Ayrılmanın acısı üzerlerindeydi, ve bazı şeylerin farkına vardıklarından farklı bir ruh halindelerdi.

Onları uyandırmayacak sevgi dolu büyükleri, bazen kızsa da onları seven müdürleri, sabahın ilk ışıkları ile yataklarına gelip onlarla uyuyan küçük kardeşleri ve cıvıl cıvıl çocuk bağırışları yoktu. Birbirlerine sahip olsalar bile şuan yalnız hissediyorlardı.



























-
biracik üzücü bi bolum oldu sanki ha? 😔😔
bi milyar kwre kontrol ettim imdat

hoşunuza gidiyor mu 🥺🥺
yazabiliyorumdur umarim ilk defa farkli bi sekilde ilerliyor hikaye akışı o yüzden emin diilm [sad] bi plan ayarlamaya calistim bu sebepten ins plana sadik kalirim huff 😣😣

nys oy veiriseniz cko mutlu olurum

bideğ szii seviyorm kendinize iyi bakın 😽💘💟

We have each other ∴ Changlix [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin