Sonunda 12.sınıfa geçmişlerdi. Şimdilik 3 aylık bir tatildelerdi ve stresten uzaklardı. Yine de arada birlikte eskileri gözden geçiriyorlar, anlamadıkları konuları birbirlerine anlatıyorlardı.
Her şey harika ilerliyordu onlar için. Aileleri yoktu ama birbirlerine sahip oldukları için mutlulardı.
Bu arada Changbin bir kafede işe başlamıştı. Her ne kadar devlet onlara imkan sağlasa da Changbin boş durmak istemediği için Felix'i dinlememiş istediğini yapmıştı.
Bugün de güzel geçeceklerini umdukları gündü. Felix yurtta olan küçük çocuklarla oyun oynayarak onları eğlendiriyordu. Fakat şimdi onlarla koşup oynamaktan bitkin düşmüş, merdivenlerin başında nefeslenmeye çalışıyordu.
"Hyung, bizimle oynayacaktın hani? Kalksana hadii!" Kollarından çekiştiren küçük çocuğa gülümseyerek konuşmaya başladı.
"Hyungun çok yoruldu Jaeyoung. Biraz dinlenmesine izin ver, lütfen." Kolunu bırakan çocuğa sarılması için kollarını açmıştı.
"Hyung, Changbin hyung nerede? Uyuyor mu? Şimdi uyuyorsa akşam nasıl uyuyacak. Sabaha kadar oturmasın çünkü bize bakan noona öyle diyor." Art arda sıraladığı bozuk cümleleri ile kahkaha atmıştı, Felix.
"Changbin uyumuyor tatlım. O işe gitti sadece. Merak etme geç yatarsa şikayet ederiz bizde." Göz kırparak küçük çocuğun yanağına öpücük bırakmıştı.
"Changbin hyung çok paralı mı? O zaman bize dondurma alır mı?"
"Pek sayılmaz, daha yeni para kazanmaya başladı. Ama çok parası olunca hepimize dondurma alır."
"Ben rengarenk olandan istiyorum onun tadı çok güzel. Bir de sakız çiğnemek istiyorum. Noona bize sakız vermiyor çiğneyemezmişiz diye."
"Şuan sakız çiğnemek için küçüksün, tatlım. Biraz daha büyüyünce mesela Miyeon kadar olunca sakız çiğneyebilirsin."
"Hyung. Bana dondurma alır mısın?" Başını Felix'in omzuna koyarak alttan alttan bakıyordu. Felix bunun Jaeyoung'un istediğini yaptırma taktiği olduğunu biliyordu.
"Bana öyle bakman bir şeyi değiştirmeyecek Jaeyoung. Noona izin vermeyeceği için dondurma alamam sana."
"Ama neden?! Canım istiyor!" Kollarını birbirine geçirerek kafasını Felix'den diğer tarafa çevirmişti.
"Gel sana şeker vereyim o hâlde."
"Ne! Şeker mi?" Saniyesinde heyecanla kendisine bakmıştı, küçük çocuk.
"Evet ama kimseye söylemek yok Anlaştık mı?"
"Anlaştık. Söz veriyorum kimseye söylemeyeceğim."
"Pekâlâ, al bakalım." Cebinden çıkarmış olduğu küçük şekeri kucağında duran miniğe vermişti, Felix.
"Hyung?" Ağzında şekeri emen Jaeyoung'a indirmişti tekrar bakışlarını.
"Efendim, tatlım."
"Changbin hyung ne zaman gelecek? Onunla da oyun oynamak istiyorum."
"Hmm..." Kolundaki saatini göstererek anlamasını sağlamaya çalıştı. "Bak bu buraya gelince Changbin hyung gelecek."
"Of. Keşke şimdi gelseydi, ne güzel oynardık hep beraber."
"Güzel olurdu ama Changbin hyung'un size dondurma almak için çalışıyor. Bu yüzden yüzünü asma." dedikten donra küçük burna dokunmuştu.
"Tamam...Hyung, sen çok güzel kokuyorsun. Aynı şeker gibi..." Küçük olan kafasını t-shirt'e bastırdığında Felix gülmüştü.
"Jae kafanı kaldır. Koştuğum için terlemiş olabilirim." Küçük çocuğun kafasını kaldırarak elinde tuttuğu şeker poşetini elinden almıştı.
"Hayırr! Çok güzel kokuyorsun hyung."
"Yeter bu kadar, balım. Sen diğerlerinin yanına git ben de bir duş alayım. Changbin gelince sizinle oynarsa çok yormayın. Anlaştık mı?" Kucağından yere zıplayarak inen çocuğun yanağına son kez bir öpücük vermişti.
"Tamam hyung. Hadi git."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We have each other ∴ Changlix [✓]
FanfictionFelix ve Changbin aileleri tarafından yetimhaneye bırakılan iki çocuktu ve 18 yasina gelmiş olan bu gençlerin başlarının çarelerini bakmaları gerekiyordu... [düz yazı+ text] başlama [050721] bitiş [170921] #1chanmin #2 changlix