「17」

486 60 1
                                    

Sonunda sabırsızlıkla bekledikleri tatile girmişlerdi. Hepsi her şeyi hazırlamış bugün öğlen yola çıkacaklardı. Hyunjin ise Jeongin'i gelmesi için ikna edememişti.

İki arkadaşın (!) evinde ise Felix neredeyse dolabında ki bütün kıyafetlerini valize koymaya çalışıyordu.

"Felix napıyorsun cidden?" Changbin bir yandan kıyafetlerini katlarken sevdiği çocuğa arada bakıp ne yaptığını anlamak için uğraşıyordu.

"Kıyafetlerimi yerleştiriyorum..Ne oldu ki?" Yaptığının tamamen farkında olarak konuşmuştu.

"Dolapta ki bütün giysilerini valize koyuyorsun ve bence bunun farkındasın, Felix."

"N'olmuş yani?" Çatmış olduğu kasları ile Changbin'e bakıyordu, Felix. Changbin'in tatlılıktan kalpten gitmek üzere olduğundan habersiz şekilde.

"Fazla abartmadın mı, sence de?" Dudaklarını birbirine bastırmış sonrasında derin nefes alarak başını Felix'e çevirmişti.

"Öyle mi oldu? Of bilmiyorum ki... güzel gözükmek istiyorum o yüzden hepsini koyuyorum." Masum sesi ile valizinde fazlalık yapacağını düşündüğü kıyafetleri ayıklamaya başladı.

"Anlıyorum, ama her şekilde güzel gözüküyorsun. Abartı yapmaya gerek yok. Ama eğer yine de koymak istiyorum diyorsan yapabilirsin." İltifata karşı Felix biraz utanıp kaldırdığı kafasını valizine geri indirdi.

"Haklısın, sanırım. Birazını çıkarmam gerekiyor."

Çalan zille Changbin yerden kalkarak kapıyı açmıştı. Beklediği gibi Seungmin gelmişti.

"Hazırlandınız mı?" İçeri geçtikten sonra konuşmuş, Felix'in odada olduğunu anladığından oraya ilerlemişti.

"Felix hâlâ hazır değil, üstelik gitmek için kıyafet de bulamadı kendine." dedi, Changbin

"Felix 1 hafta kalacağız sadece, bu kadar şey ne böyle?" Yatağın üstüne atılmış kıyafetleri kenara iterek kendine oturacak alan açtı, Seungmin.

"Tamam ya! Bi' sen, bi' Changbin çıkarıyoruz işte." Etrafın dağılması yüzünden, bir de onların ikisinin de bir nevi aynı şeyi söylemesi onu sinirlendirmişti.

"Sakin ol. Bir şey demiyoruz." Changbin onu yatıştırmak için konuştu.

"Jisung'la Minho 15 dakikaya geleceklermiş. Hazır olun diyorlar."

"Hyunjin ne yaptı, halledebildiler mi? Geliyor mu arkadaşı?" Felix valizini sonunda kapatmış, yatağın üzerinde duran giysilerini katılıyordu. "Changbin yardım et."

"Tamam."

"Hyunjin baya uğraştı. Ailesi ile de konuştu, Jeongin'de çok dil döktü. Ama sanırım gelemeyecek."

"Kötü olmuş. Ailesi gerçekten çok zor gözüküyor." Changbin üzülerek söylemişti.

"Evet, Jeongin'i çok darlıyorlarmış. Hyunjin söyledi. Ailesinden ayrı yaşamak istiyormuş. Ne yaşattılarsa çocuğa yazık gerçekten."

"Alo, Jisung?" Seungmin çalan telefonu açarak çağrıyı cevapladı.

"Evet, hazırız. Ama sanırım Jeongin gelemiyor." Changbin'in hoparlöre al demesiyle başını sallamış telefonu kulağından çekmişti.

"Büyük bi' araba kiralamıştım oysa ki. Neyse artık. Hyunjin nasıl? Üzülmüştür."

"Evet, gelmesini çok istiyordu ama ailesinin böyle olduğundan haberi vardı. Kendini hazırlamıştı yani."

We have each other ∴ Changlix [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin