🍺kırkbir🍺

5.6K 579 971
                                    





Jisung'suz Birinci Gün;

"İyiyim ya, iyiyim iyiyim. Jisungsuz da gay hissedebilmek için iced coffeem var. Televizyon izleyeyim. Hmm ne izlesem...Esra Erol?"

Deri koltukta üzerimdeki bol ince kumaştan yapılmış yoga pantolonuyla otururken elimdeki kumandanın tuşuna nefes aldırmadan basıp duruyordum. Kanallarda hiçbir şey yoktu ve eğer yaz dizisi izlersem psikolojim daha çok bozulabilirdi.

Kanallar arası zap yaparken NatGeo'da durdum. Kamera sokakları çekiyordu ve dış ses çok güzel bir şekilde İngilizce konuşuyordu. Sonra odak bir çocuğa çevrildi. Olayı anlamadığım için izleyeyim dedim.

"Kasuga dego şipo."

"Kim bu avel ya? He kesin olursun yarram, belgesel kanalında ne işi var bunun amına koyayım? Yok mu aslan maslan?"

"Any one of these hopefuls could be the next big thing, in Kpop."

"Ayn ayn. Bu çocuğu sikerim ha, herkesten nefret ediyorum bugün." Sinirle bir ilerideki kanala geçtim. Trt belgesel çıkmıştı ve bir orman manzarası karşılamıştı beni. Derin bir 'oh' çektim. Belgesel dediğin budur işte, o ne öyle kasugo masugo. Böyle deyince de Japonca gibi olmadı mı? WAKABAYASHİİİ TSUBASA KASUGO MASUGO!

Kumandayı yanıma bırakıp yavaşça arkama yaslandım. Çok ani hareket edersem osurmuşum gibi ses çıkıyordu. Bu da bana Jisung'u hatırlatırdı. Götünü sallar sallar, çıkan sese gülerdi. Zaten bu yüzden tav oldu bana, mizah yok ki amına koyayım iki şaka yaptık şah mat.

Neyse, Jisung hakkında düşünmeyeceğim. Gerçekten çok özlüyorum, kimse anlayamaz.

"Küçük sincap cevizi dişleriyle kırıyor. Zaman içinde aşınan dişleri sürekli uzayarak alttan yenileniyor. Kırılması durumunda yenisi çıkıyor. Bu ceviz yeterince gömülmemiş-"

"Lan Jisung, Trt'de ne işin var? Yanlış yoldasın, in o ağaçtan. İN O AĞAÇTAN JİSUNG."

Açık kahverengi kürklü sincap ön dişleriyle fıtı fıtı yaparak cevizlerin yeşil kabuklarını soyuyor sonra da toprağa gömüyordu. Bir süre çıt çıkarmadan ne yapıyor diye meraklanıp onu izledim, bir ara elimle onu çağırmaya da çalıştım ama ağaçtan inmedi. Samara değildi ki amk televizyonun içinden geçsin.

Oflayıp televizyonu kapattım ve boynumu geriye atıp telefonumu elime aldım. Jisung'u arıyordum. Ama açmıyordu tabii ki de. Kim bilir ne yapıyordu şu an? Acaba cenazede beyaz renk giymiş midir? Belli olmaz.

Gözüme giren ışıktan rahatsız olunca eli alnıma siper edip refleks olarak ışığın geldiği yöne baktım. Aralık kalmış sincaplı perdeleri görmem de son olmuştu. Aniden ayağa kalkıp, odamıza doğru ilerledim. Örtünün altına girince burdaki televizyondan Netflix'i açtım ve Elite'nin yeni sezonunu görünce onu izlemeye karar verdim. Dünyanın en saçma dizisi ama yine de merak ediyor insan.

Çoğunlukla bölümlerin yarısını atlaya atlaya izledikten sonra tüm sezonu bitirebilmiştim. Kafamı kaldırıp saate baktım. Geç olmuştu.

"Sikişmekten başka bir şey yapmadılar ki ya of. Azdım mı? Pipi kontrol."
Baksırımın lastiğini çekip gözlerimi içeriye doğru diktim. Hmm yükseklerden uçmaya başlamıştım sanki.
"Neyse şu Omar'ı tekrar açayım iner zaten."
Bir kaç sahne geriye dönüp tam Omar'ın suratına yaklaşıldığı sahnede durdum ve bulaşığın dibindeki yemek artıklarına dokunmuşçasına bu mahlukatın yüzüne baktım. Ardından televizyonu kapattım ve tekrar pipimi kontrol ettim, inmişti.

Bir mesaj geldi mi diye telefonuma baktıktan sonra bir sürü bildirim gelmesine rağmen hiçbirinin Jisung'a ait olmadığını görünce telefonu da kapattım ve yatağa düzgünce yerleşip uyku pozisyonu aldım. Ah birtanem, şu an başka bir pozisyon da alıyor olabilirdim.

medyum' minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin