"Sen niye çıplaksın Minho?""Hayat tarzım Juyeon, sorgulama. Sonuçta annemizin karnından çıplak doğmadık mı?"
"Doğru diyorsun....E sen niye çağırdın beni buraya?"
"Bir neden mi olması lazım Juyeon ya?"
Juyeon'la telefonda ıkına ıkına konuştuktan sonra çocuk bir şey oldu sanıp gelmişti. Aramızda çok samimiyet de olmadığı için ortam garip bir hal almıştı. Ben de zaten depresyonda sayılırdım. Benden korkmasın diye mal gibi gülümsemeye başladım. Kim evine alel acele birini çağırıp onu çıplak karşılardı ki?
İnceden konuya girmek lazım.
"Götüme bak Juyeon."
Cama bakan Juyeon şaşırıp bana dönmüştü. Ben de oturduğum yerden kalçamı onun gözüne sokmaya çalışmıştım.
"Ne?"
"Yavrum senin yaşın kaç?"
"26."
"Sen güzel bir kardeşe benziyorsun. Benim yaşım 28. Bak götüme, bak bak bak iyi bak. Donum görünüyor, donum olmasa bizzat götümün kendisi görünecek."
Juyeon ağzını açmış bana bakıyordu. Motor gibi devam ettim.
"Sevgilim beni aldattı. Yani beni değil ama beni de aldattı sayılır. Sonra eski sevgilisi bana yazdı. Şimdi oralar çok karışık hiç girmeyeyim. Ne oldu biliyor musun?"
Juyeon elini yanağına dayayıp sırtını koltuğa yaslamıştı. Juyeon Bilic dedikodu pozu.
"Ee ne oldu?"
"Sevgilimin eski sevgilisine aşık oldum. Tabii sevgilim de bana aşık. Eski sevgilisi de manyak çıktı, takıntılı manyak ruh hastası bir çingene. Ama kalp ota da konar boka da konar işte bir çingeneye aşık olduk. Bak aşk diyorum aşk. Aşk nelere kadir ya? Bende hiç aşık olacak adam tipi var mı?"
"Bir bakayım. Yok cidden."
"Sincaba benzeyen birine bir insan neden aşık olur? Tatlı işte şerefsiz orospu evladı. Kalbimi çok kırdı."
"Ne yaptı kız?"
"Beni götüne takmadı. Unuttu beni. Hastaydım geberiyordum o Hyunjin'le gününü gün etti. Allah onun belasını vermesin. Versin bile diyemiyorum çünkü o benim küçük sincabım. Aa kapı çaldı."
İkimiz de yükselen zil sesiyle beraber kafamızı kapı tarafına çevirdik. Ben battaniyemin götümden düşmesine izin verirken ayağa kalktım.
"Birini mi bekliyordun?" dedi Juyeon. Dedikodusu yarım kaldığı için üzülmüş gibiydi.
"Evet ve hayır."
İlerleyip kırmızı renk kapıma gittim ve derin bir nefes aldıktan sonra kolunu çevirdim. Aralanan kapının ardında tabii ki sincabım vardı. Mal orospu çocuğu sincap."Jisung?" Umursamaz bir ses tonu takınmaya çalışmıştım ama ne kadar başarabilirdim ki baksırım Batman'lı.
"Selam." Sesi dramatik çıkmıştı.
"Ne var? Niye geldin? Daha fazla ağzıma sıçmak için mi?" Göz ucuyla sağ elimin avcuna baktım. Felix Jisung geldiğinde söylemem gereken şeyleri avcuma yazmıştı.
"Hayır, konuşmak için geldim. İçeriye geçebilir miyim?"
Tekrar avucuma baktığımda garipsesem de annem ne yazdıysa uygulamam gerekir diyerek yazılandan dışarı çıkmadım. Kapıyı açık bırakıp içeri git, yazıyordu. Arkamı dönüp salona doğru yürüdüm. Umarım götümü kesmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
medyum' minsung
Fanfictionhan jisung, hwang hyunjin tarafından aldatıldıktan sonra onu geri döndürebilmek için bir medyuma yazar.