Herkese merhaba arkadaşlar. Size güzel bir bölüm getirdim.
Şimdiden söyleyeyim haftaya aynı günde görüşeceğiz. Artık her hafta sonu bölüm atacağım. Bir aksilik olmazsa yarışmaya katılmayı planlıyorum. Ancak ondan önce sizlere bazı sürprizlerim olabilir.
Biraz ipucu vereyim. Eğer o çok istediğimiz şey gerçekleşirse yarışmaya katılmama gerek kalmayacak. ELVİN ile ilgili tüm detayları yakın zamanda sizlerle paylaşacağım. Takipte kalın.
Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayalım!!!
Keyifli okumalar :)
Bölüm Şarkıları:
Levent Yüksel "Yalan"
Irmak Arıcı "Sürme Sürgüne"
Peyk "Gel Bunu Sen Çöz"
***
20.12.2020 İstanbul
"Her ölüm dünyada bir çatlak açar. Bir boşluk bırakıp gider her kişi. Öteki kişiler de, şimdi, o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş hissederler kendilerini." Demiş Oruç Aruoba.
Herkesin bir hayatı, yaşanmışlığı vardı dünyada. Kimse, ben boş bir hayat yaşadım, diyemez. Mutlaka hayatının bir kısmı dopdolu geçmiştir. Bu yüzden de geride kalanlar, ölen kişinin ardından kendilerini yalnız ya da boşlukta hissederler.
Geride kalanlar ölenin ardından hayatlarını devam ettirmeye çalışırlar. Giden gittiğiyle kalır ama kalan için durum daha farklıdır. Bazen gidenin boşluğu da doldurulamaz.
O doldurulamayan boşluk, ölen kişi ile birlikte gitmiştir çünkü. Gerisinde sırlarla dolu bir hayat bırakmıştır hatta. Çözülemeyen sırlar, yeri doldurulamayan boşluklar... Hepsi kocaman bir hiç oluverir bir anda.
Bir anda siz boşluk olursunuz. O boşluktaki kara bir leke belki de. Yalnız, kara bir leke...
Boş boş bakarsınız etrafa. "Şimdi ne olacak? Ne yapacağım ben?" diye düşünür durursunuz. Olacak olan şey ise koca bir hiçtir. Hiçbir şey olmayacaktır. Ölen, ölmüştür. Ölen bildikleriyle gitmiştir. Önemli olan ise ölenle sizin de ölmemiş oluşunuzdur.
Eğer siz hala hayattaysanız, işte o zaman bir şansınız daha var demektir. Peki, ben o şansa hala sahip miyim?
Sanırım, hala o şansa sahibim. Yanımda duran katil hala hayatta ise gerçekleri öğrenme şansımda devam ediyordu.
Kollarımdan tutan Demir'i ittirdim. Seher denen kadın vurulmuştu. Bunu gören Reşat ise gülümsüyordu. Bunun tek açıklaması ise onunda katilinin Reşat olmasıydı. Başka bir açıklama bulamıyordum. O da, Reşat tarafından öldürtülmüştü.
Bildikleri ile bu hayattan bir anda yok olmuştu. Ama onun bildiklerini bilenler hala hayattaydı. Bu da bana yeterdi. Evet, ölmesi büyük talihsizlik ama onun için üzülemiyordum. Çünkü bu sonu kendisi tercih etmişti.
Silah sesi gelmediğinde olay yerine ilerlemeye başladım. "Dur! Elvin, gidemezsin." Diyen Demir'e aldırış etmeden ilerlemeye devam ettim.
Yanındaki babasına hesap sorması gerekirken bana dur diyemezdi. Bana hiçbir şey söylemeye hakkı yoktu. Arkamdan geldiğini adım seslerinden anlamıştım. Hatta Reşat'ın da geldiğine adım kadar emindim.
Maktulün başında toplanan kalabalığı dağıtmaya çalışan polisler oldukça zorlanıyorlardı. Yanlış bir hareket ya da bir söz söylememeye dikkat etmeliydim. Reşat benden şüphe etmemeliydi. Ama hiçbir şey olmamış gibi de davranamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVİN
Jugendliteratur"Wattys 2022 Yarı Final Kazananı" "Wattys 2021 Yarı Final Kazananı" Herkes adımı yansıttığımı söyler. Cennet çiçeği. Çocukken adım gibi bir yerde yaşayacağımı zannetmiştim fakat benim çocukluk zamanlarımın çoğu o karanlık ve soğuk odada geçmişti...