Medya'ya bakın ve kutsanın.🛐
Çöktüğüm yerden bir hışımla kalkmıştım. Benim kalkmamla beraber Namjoon'da ayaklanmış, peşimden geliyordu. Seri adımlar ile depodan çıkarak, o anki sinirle sesimi yükseltmiştim.
"Hemen sağlık ekiplerini arayın! Cesetleri alsınlar ve üzerin de inceleme yapsınlar. Herhangi bir parmak izine rastlanılabilir."
Karşımda ki görevli polis, tek nefeste söylediğim cümleleri dinlemiş, ardından hemen sağlık ekiplerini aramıştı.
Seokjin'in aklıma gelmesi ile ona döndüm ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladım; "Seokjin, bu ikisini karakola götürebilir misin? Birinin ifadesini sen al, diğerini ben alırım. Hatta vazgeçtim, sen onları sadece karakola götür. Çünkü bu iki pisliğin ifadelerini bizzat kendim alacağım."
Seokjin hızla başını sallamış ve ikisinin de yakasından tutarak ayağa kaldırmıştı.
Ben ise vakit kaybetmemek adına Namjoon ile beraber arabaya binmiştim. Resmen, burnumdan soluyordum. Min Yoongi her kim ise ailesini bile gözünü kırpmadan öldürecek kadar gözü dönmüş bir herifti.
"Hoseok, sakin ol. Tamam, ailesini öldürmüş olabilir ama bu herifin, illaki iş birliği yaptığı kişiler vardır. Hatta, karakola gittiğimizde o kişiler her kimse, adreslerine kadar tespit edebilirim."
Namjoon'un söyledikleri sayesin de biraz olsa rahatlamıştım.
"İyi de, bunlar hep yan yanalardır. Artık ne yapıyorsa, konuştuğumuz şeylerden bile haberi var."
Bu dediklerimle beraber, Namjoon bir süre düşünmüş ve ardından elini sertçe alnına vurmuştu.
"Kahretsin! Bizden biriymiş gibi davranıp, konuştuklarımızı Yoongi'ye ileten biri var sanırım. Oysa bu çocuğun bizim yaptığımız şeylerden haberi olamaz."
Namjoon'un bu dedikleri bir bakıma oldukça haklıydı. Yoongi her ne kadar katil bile olsa, konuştuğumuz şeyleri dahi, öğrenebilecek kadar elverişe sahip değildi.
"Haklısın Joon. Daha önce bunu nasıl düşünemedik? Bir an önce bu kişi her kim ise onu bulmamız gerek. Aksi taktirde, işler hiç olmadığı kadar boka döner."
"Ben Seokjin'i veya başka birini bunun için görevlendiririm."
Namjoon'a onaylayıp, karakolun önünde durmamız ile arabadan inmiştim.
Bir an önce, o iki korumayı sorguya çekmem gerekiyordu. Karakola girmemle birlikte Seokjin ile karşılaşmıştım. Anlaşılan onlar bizden önce gelmişlerdi. Ona hemen, kısa bir baş selamı verip sorgu odasının önüne gelmiştim.
Sorgu odasına girip, arkamdan kapıyı kapatmıştım. Seokjin, korumaların tekini buraya getirmişti bile. Koruma başını çevirip, beni görmesiyle birlikte yüzünde anlamdıramadığım bir endişe vardı.
Yüzümü hiç bozmadan, etrafında dolanıp karşısına geçmiştim. Ellerimi ses çıkartacak şekilde masaya vurup bir nevi ellerimden destek almıştım.
"Adın her ne boksa, dökül çabuk."
Dediklerimle bir süre beklemiş ve kirpiklerinin altından, bakışlarını bana çıkarmıştı.
"Ne-neyden bahsettiğini bilmiyorum."
Gözlerimi sıkıca kapatıp, derin bir nefes almıştım. Ardından, karşımdaki gence biraz daha yaklaşmıştım. Depo'da yüzüne dikkat etmesemde şuan oldukça genç gözüküyordu. Açıkçası ne için bu işi yaptığını merak ediyordum.
"Yoongi hakkında ne biliyorsan dökül çocuk."
"Y-yoongi hakkında bir bilgim yok."
Gittikçe daha çok sinirleniyordum ve o anki hırs ile ellerimi çocuğun boğazına dolamıştım. Bu ani harektimle irkilmiş ve tek elini bileğime sarıp, elimi boğazından çekmeye çalışıyordu.
"Siktiğimin herifi! Salağa yatmayı bırak. İşimi zorlaştırma ve Min Yoongi hakkında ne boklar biliyorsan söyle!"
"G-gerçekten, bi-bir şey b-bilmiyorum..."
Hırsla dişlerimi birbirine bastırıp, gencin boğazını serpest bırakmıştım. Genç, öksürükler boğulurken onu orada bırakarak sorgu odasından çıkmıştım.
Benim çıkmamla beraber, kapıdaki görevli içeri girmiş ve odadaki genci çıkartarak nezarathaneye götürmüştü.
Gencin odadan çıkması ile Seokjin, bir diğer korumayı odaya sokmuştu. Seokjin'in de odadan çıkmasıyla beraber, hemen onun arkasından ben odaya girmiştim.
Koruma ile göz göze gelmiş ve vakit kaybetmeden, göz temasımızı keserek karşısına geçmiştim.
Oldukça rahat davranıyordu. Bu rahatlığı nedeniyle kaşlarımı çatarak, kollarımı göğüsümde birleştirmiştim.
"Min Yoongi hakkın da ne biliyorsun, söyle?"
Demem ile alaycı bir şekilde gülmüştü.
"Ah, Jung Hoseok. Ben seni zeki bir şey sanıyordum. Ne sandın, Min Yoongi hakkında olan her şeyi tek seferde söyleyeceğimi mi? "
Onun gülmesi ile birlikte bende gülmüş ve yanına giderek, parmaklarımı yanaklarına bastırarak, yüzlerimizi yaklaştırmıştım.
"Benimle dalga geçmeyi bırak ve Min Yoongi hakkında ne biliyorsan dökül."
"Gerçekten, dedikleri kadar salak mışsın Hoseok. Merak etme, Min Yoongi korumalarına adı hariç başka hiç bir şeyden bahsedecek kadar aptal değil. Yani anlayacağın, bende Yoongi hakkında bir bilgi yok."
İşte, bu işimizi daha da zorlaştıracak gibi gözüküyordu. Ardından, aklıma Namjoon ile arabada konuştuklarımızım gelmesiyle yüzünü sertçe savurarak bırakmıştım.
"Peki, madem Yoongi hakkında bir bilgin yok. O zaman, Yoongi'nin bizim neler yaptığımızı, neler konuştuğumuzu ona ileten kişinin kim olduğunu biliyorsundur?
Karşımdaki beden, yan bir gülüş atarak başını iki yana sallamıştı.
"Ah, Hoseok. Hiç merak etme, zamanında kendin öğrenirsin. Eğer şimdi söylersem oyunun tüm sırrı bozulur."
Dedikleri beni daha çok sinirlendirmeye yeterken, sorgulama odasında çıkmıştım. Etrafımdaki bakışları umursamadan, odama girip kapıyı sertçe kapatmıştım.
Kendimi, odamdaki deri koltuğuma bırakarak yüzümü ellerim arasına aldım.
Anlaşılan, bu iş herkesin oldukça zamanını alacaktı. Min Yoongi, korumaların dediği kadar zeki biriydi. Bir gün onun için çalışan adamların yakalanacağını bildiği için hiç birine kendi hakkında herhangi bir bilgi vermemişti.
Bu düşüncelerle,derin bir nefes almıştım.
Evet, Min Yoongi oldukça zeki bir katil olup, sıradaki kurbanını çoktan seçmişti belki de?
Şuan nasıl gidiyor sizce? Şuan, üzerine düştüğüm bir fic ve sizlerin beğenerek okumanızı istiyorum...
Umarım sevdiğiniz bir bölüm olmuştur. Kontrol etmeyeceğim, çünkü pek güzel olmadı gibi. Saçma olduysa eğer özür dilerim.
Herneyse, vote ve yorum atmayı unutmayın lütfen bu ikisi benim için oldukça önemli şeyler.
Sizi seviyorum, hepinize iyi geceler.🥺✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Behind the Curtain / Sope
Fanfiction+82 ** **** **** : Oh, zaman daralıyor Jung Hoseok. Hala beni bulmak için seferber olman ne acı. Ama biliyor musun, sana kötü bir haberim var; Beni bulman, sandığın kadar kolay olmayacak. İyi şanslar... 🥇#yoonseok 🥈#ukegi top!Hoseok bottom!Yoongi