1:9

638 87 91
                                    

"Tanrım! Sizin Seokjin'in odasında ne işiniz var?!"

Jung-Woon ile Soojin birbirinden ayrılmış ve başlarını eğmişti.

"Size diyorum, burada ne işiniz var? Ayrıca seokjin nerede?"

"Ş-şey, komiserim sadece seokjin bey'e  ilgilenmesi gereken kağıtları getirmiştik. Sonra da olanlar oldu ç-çok üzgünüz..."

Soojin-in kekeleyerek konuşmasıyla kıkırdamıştım.

"Soojin, sorun değil. Sadece iş ortamında böyle şeyler yapmanız uygun değil. Bir daha olmasın lütfen."

"Tabii, hiç şüpheniz olmasın efendim. Bu arada seokjin bey hava almak adına bahçeye çıkmıştı."

"Tamamdır, teşekkürler. Siz de işinize dönün tamam mı?"

"Tabiki komiserim, emredersiniz."

İkiside önümde eğilerek koşar adımlarla odadan ayrılmışlardı.

Onların çıkmasıyla, dudaklarımdan küçük bir kıkırtının çıkmasına engel olamamış ve başımı iki yana sallamıştım.

Jung-Woon ile Soojin'in uzun süredir bir birliktelikleri vardı. Aynı zamanda  bir nevi namjoon ile bizim sağ kolumuz sayılırlardı.

Odaya girmemle ise ikisini tabiri caizse; yiyişirken görmüştüm. Bu durumu normalde olsa asla sorun etmezdim ama benim yerime başkası onları bu halde görseydi, iş sağlığı açısından hiç iyi şeyler olmazdı.

Derin bir nefes alıp, bende odadan çıkmıştım. Seri adımlarla merkezden çıkmış ve bahçede göz gezdirmiştim.

Gördüğüm tanıdık beden ile gülümseyip, yanına ilerlerken çalılıkların arasında duyduğum ses ile duraksamıştım.

Sesin oldukça tanıdık gelmesiyle, yavaş adımlar eşliğinde sesin geldiği tarafa doğru ilerlemeye başladım.

Arkası dönük bir şekilde konuşan Gyu'yu görmemle birlikte gözükmeyeceğim bir yere saklanarak konuşmaları dinlemeye başladım.

"Evet efendim, şuan cesedin üzerinde ki parmak izi ve yeşil saç teli yüzünden sizden şüpheleniyorlar. Aynı zaman da seokjin casus'un ben olduğunu iddia ediyor. Fakat hiç şüpheniz olmasın benim olduğumu asla anlayamazlar."

"..."

"Emredersiniz efendim."

"Neyi anlamayacaklar Gyu?"

Olduğum yerden çıkmış ve tek kaşımı kaldırarak sormuştum.

"Ne zamandır buradasınız?"

"Bu seni hiç alakadar etmez. Rol yapmakta oldukça iyiymişsin."

"Demek öğrendiniz ha?"

"Maalesef."

Sahte bir üzüntüyle konuşmuş ardından, Gyu'ya biraz daha yaklaşmıştım.

Boşluğundan yararlanarak, arkasına geçmiş ve çevik bir hareket ile sertçe yere yatırmıştım. Ellerini arkadan kelepçeleyerek, yüzüne tükürürcesine konuşmuştum.

"Seni doğduğuna pişman edeceğim Gyu."

Dediklerimin ardından küçük bir kahkaha atmıştı.

"Çok iddialı konuşuyorsun hoseok ve her zaman da bu oyunu kaybeden de sen oluyorsun. Ne yazık..."

"Demek oyunu kaybediyorum... izle ve gör Gyu asıl oyunu ben başlatacağım çünkü."

Üzerinden kalkarak, beraberimde onu da kaldırmıştım. Çalılıkların arasından çıkmamla seokjin ile göz göze gelmiş ve yanıma gelecekken durması için elimi kaldırmıştım.

"Sana sonra anlatacağım Seokjin. Şimdi bu piçle ilgilenmem gerek."

Merkeze girmemle bütün gözler bize çevrilmiş, çoktan aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı bile.

"Herkes beni dinlesin. Şimdi hepiniz büyük toplantı odasına gidin. Küçük bir konuşma yapacağım."

Herkes başını olumlu anlamda sallayarak dağılmıştı.

Ardından, Jung-Woon'u yanıma çağırarak Gyu'yu ona teslim etmiş ve gerekli şeyleri yapmasını istemiştim.

Çok geçmeden seokjin'in yanıma gelerek, anlamaz ifadelerle bana bakmıştı.

"Hoseok ne oluyor? Ne oyunundan bahsediyorsun?"

"Bir şey sorma ve namjoon'u da alıp toplantı odasına gidin seokjin. Orada herşeyi anlatacağım. Oyun oynama sırası bizde çünkü."




birazcık saçma oldu sanki..?
Ayrıca kısa bir bölüm oldu bununla içinde üzgünüm. :/

Neyse bir konu hakkında konuşmak istiyorum, izninizle.

Biliyorsunuz ki şuan ülke büyük bir felaket ile karşı karşıya. Tag'lere destek olmaktan ve yangın'ın çıktığı yerleri yaymaktan başka bir şey gelmiyor elimden/elimizden. Özellikle de bu fazlasıyla can acıtıyor.

Yangınlar ne kadar kontrol altına alınsa da, yeni yerleri ateşe vermeye devam ediyor orospu çocukları.

Özellikle de THK 'nun 'uçaklarım bakımı yapılamıyor.' demesi kadar saçma bir şey görmedim. Zaten 45 veya 47 uçak yangına müdahale ediyor yanlış hatırlamıyorsam. Kardeşim, 42 uçak zaten Yunanistan'dan gelmiş. Sen 3-5 tane uçak göndersen onlar hangi ilçe'nin işine yarayacak?

Ülke yanıyor, ülke batıyor. Ama sen Marmaris'e gidip çay dağıtıyorsun olacak iş değil.

Sizden tek isteğim,eğer twt'ınız varsa tag'lere olabildiğince destek çıkıp, sesimizi duyurmanız. Yoksa bu yangınların duracak gibi bir hali yok. Zaten, büyük bir darbe olacak gibime geliyor.

Son olarak, unutmadan söyleyeyim. Şu Ziya Selçuk'un istifa etme durumu tamamen gündemi değiştirmek için olduğunu düşünüyorum. İstifa etmiş olsa, haberlerde veya kendi twt hesabından bunu belirtmiş olurdu. Eğer, haberlerde bununla ilgili bir şey çıkdıysa da bilmiyorum.

Herneyse, daha fazla uzatmayacağım. Hepinize iyi geceler diliyorum. Sabah okuyacaklara ise günaydınlar. <33


Behind the Curtain / SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin