1:3

700 92 57
                                    

Evin içini dolduran zil sesi ile korkuyla uyanmıştım.
Gözlerimi ovuşturarak kendime gelmeye çalışırken, etrafa bakınmıştım.

Dün yorgunluktan, koltukta uyuya kalmıştım.

Ard arda basılan zil ile ağzımdan küfürler savurarak ayağa kalkmıştım.
Kapıyı açmamla gözlerimi devirmiştim.

"Ne var namjoon?"

"Günaydın derdi bir insan, neyse. Gelmiyor musun merkeze?"

"Ne merkezi? Gelmeyeceğim ben."

"Ne? İyide neden?"

"Nedeni yok, seokjin yardım eder sana."

"Of hoseok. Sen hala orada mısın? Eğer sana vurduğum için böyle yapıyorsan, hiç yapma. Çünkü orada haksızdın, ayrıca ilk defa mı vurduk biz birbirimize ne bu tripler?"

"Trip attığım falan yok namjoon. Gelmeyeceğin işte, zorlama."

"Tanrım, ne demek gelmeyeceğim hoseok? Baş komiser sensin, ayrıca ülke'de fazlaca tanınıyorsunda. Son olarak, burada önemli bir görev üzerinde çalışıyoruz, rehin alınan kişi senin kardeşin. Saçmalamayı kes ve düş önüme."

"Gelmeyeceğim dedim sana namjoon! Yapamıyorum artık bu boktan görevi. Şuna bak, kaç gün oldu kardeşimden bir kere bile düzgün bir haber alamadım."

Dediklerim ile duraksamış, derin bir nefes alarak ensesini kaşımıştı.

"Hoseok, bunun kolay bir sey olduğu düşüncesine kapılma. Biz de taehyung'u bulabilmek için seferber olduk resmen. Bu kadar çabuk pes etmenin kimseye bir faydası yok. Şimdi toparlan ve gel şu merkeze."

"Hayır, bugün gelmek istemiyorum namjoon. Rica ediyorum daha fazla zorlama."

Cevap vermesine izin vermeden, kapıyı yüzüne kapatmıştım.
Oflayarak saçlarımı karıştırmış ve üzerindeki üniformanın vermiş olduğu rahatsızlık nedeniyle hızla odama gitmiştim.

Üzerimdeki üniformalardan kurtularak, sade bir beyaz t-shirt ile diz kapaklarıma gelecek şekilde gri bir eşofman giyinmiştim.

Odamdan çıkarak mutfağa giderek, yeontan'ın mamasıyla suyunu tazelemiştim. Yeontan'ı çağırmamla birlikte hızla hanıma gelmiş ve mamasını yemeye başlamıştı.

Bu haline gülümserken, düşünmeden edememiştim.

Taehyung onu oldukça iyi eğitmişti...

Yeontan'ı biraz daha sevdikten sonra ayağa kalkmış ve kahvaltı yapmak adına mutfağa girmiştim.

Her ne kadar yemek istemesem de, son zamanlarda doğrul düzgün yemek yemedeğimden, bu kahvaltıyı sağlık açısından yapmak zorundaydım.

Ayaklarımı sürüyerek, dolabın kapağını açmıştım.
Şuan sağlıklı beslenme gibi bir salaklık yapmayacaktım, küçük bir sandviç hazırlayacaktım sadece.

Sandviç için gerekli malzemeleri çıkartmış ve tezgahın üzerine dizmiştim.

Çıkardığım malzemeleri, sandviç ekmeğinin arasına sırayla koymaya başlamıştım.

Yapmış olduğum sandviç'in malzemelerini tekrardan dolaba koymuş ve yanıma küçük bir bardakta su almıştım.

Salona geçerek koltuğa oturmuş ve öylece kapalı olan televizyonu izliyordum.

Namjoon haklıydı, ortada bir yanlış anlaşılma vardı belki de?

Merkeze gitmememin tek nedeni seokjin idi.
Sonuçta dün olan olaydan sonra onunla normal bir şekilde konuşmam imkansızdı.

Ama bunlar yine de seokjin'den şüphelenmem gerçeğini değiştirmiyordu...



Ne ara bayramın üçüncü gününe geldik amk.

İçime sindi işte, yazım yanlışlarım varsa affedin.🙏

Vote ve yorum atmayı da unutmayın,

Hepinize iyi geceler, sabah okuyacak olanlara ise günaydın.<33



Behind the Curtain / SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin