34

7.6K 625 140
                                    

Selam!
Nasılsınız?

Bölümü sınır geçmese de attım çünkü şu sıralar pek aktif olamayabilirim.

Zaten bölümü de gece yazdım. Nasıl yazdığım hakkında hiçbir fikrim yok, saçma olmuş olabilir. Özür dilerim.

Şu an babam tümör ameliyatında. Eğer ameliyat başarılı geçerse hepimizi zor bir dönem bekliyor, bu yüzden bölümler aksayabilir. Tekrardan özür diliyorum.

Bugün gün boyunca ameliyat sürecek. Bittiğinde kafamı toparlayabilirsem Asya'ya başlayacağım. Cuma günü gelir belki bölüm.

Oy verip yorum atarsanız çok sevinirim, başlayalım.



Artık başka bakıyordum hayata. Hatta şöyle söylemeliyim ki, kendimle gurur duyduğum nadir anlardan birini yaşıyordum. Kendimi anlatmıştım, kendimi tam olarak anlatmıştım. Bundan önemli bir şey yoktu hatta. Kendimi ilk defa doğru olarak anlattım. Ben Yaprak, ben burada yaşıyorum...

Bedenimin değil, ruhumun yaşadığı yeri tanıttım onlara. Aslında önemli olan da buydu biliyor musunuz? Önemli olan ruhtu. Beden hep hareketsizdi, ama görünen taraftı. Ruh ise hep faaldi, bedeni hareket ettirdi, ama görünmezdi. Beden öldüğümüzde bile hareket etmezken, ruhumuz bambaşka yerlere giderdi. Ama bizler yine görünen tarafı seçip kendimizi tam hissettiğimiz yeri değil, kendimizi dışarıdan daha iyi görebileceğimiz yeri seçtik. Hissettiğimiz yerin güzelliğini ise tadamadan öldük...

Şimdi sana soruyorum, senin asıl evin neresi?

Ayağa kalkıp odamdan çıktım. Bu kadar edebiyat yeterdi bence. Sonra alerji yapıyor. Aşağı inip salondaki koltuklardan birine oturdum. Herkes buradaydı.

Biliyorlardı her şeyi, tanıyorlardı beni. Hatta beraber ölecektik. Ruhlarımız serbestti artık. Çok güzel değil mi?

"Ee nabersiniz?" dedim. Bunu söylemek değişik gelmişti. Geçmişim bir çöp gibiydi, beni sümük etmeyi başaran bir kaza geçirmiştim, daha demin mezarlıktan gelmiştik ve ben gamsızca 'ee nabersiniz?' diye soru soruyordum.

Sanki hayatı normal akışta ilerleyen biri gibi evimin salonunda oturmuş hal hatır soruyordum.

Duman abi "İyiyiz güzellik, sen nabersin?" dedi. Yalanın böylesi, gözlerin kızarık lan senin daha!

"İyiyim işte, ne yapalım?" dedim koltukların desenleriyle oynarken. Ay kısır da gelir mi acaba? Tam öyle bir hava var çünkü.

Sonra telefonumu çıkardım. Uzun zamandır Sarp'la konuşmamıştık değil mi? Tam 2 gün...
Ben de diyorum niye gençleşmiş gibi hissediyorum. Sarp iti olmadığındanmış, neyse aramayayım unutur belki.

Ay yok niye unutuyor! Hele unutsun bak onun beynini açıp vesikalığımı koymuyor muyum? Derken telefonum çaldı. Sarp arıyordu!

Şimdi buraya; iyi insan lafın üstüne gelir mi olurdu, yoksa iti an çomağı hazırla mı?

Telefonu bekletmeden açtım. "Junior sakız kankam? Nasılsın?"

"İte benzer kankam, iyiyim sen nasılsın?" dedim. Bunun etlerini lime lime doğramak istiyordum şu sıralar hadi hayırlısı.

Yaprak KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin