"Efe yapma oğlum öyle kalacaksın." diye bağırdım gözümün ucuyla Efe'ye bakarken.
Öğlen okulda yaşadığımız olaya bağlı bir kırgınlığı vardı. Ben de sonradan ona hak vermiş ve yaptıklarımdan dolayı pişman olmuştum ancak iş işten geçmişti. Şimdi ise gönlünü almak için kırk takla atarken hazırlanmaya çalışıyordum.
Eyelinerimi son kez çekerken gülümsedim. Güzel eyeliner çekmek için günlerce hatta haftalarca uğraşmıştım. Şu çabamı derslerde göstersem yüksek ihtimalle okul birincisi falan olurdum.
Kapıdan çıkmak üzere olan Efe'ye doğru dönerken hızla koşup sıkı sıkı sarıldım. "Efe beni de anla yavru. Bugün tersimden kalktım herhalde herkese sataşıyorum. Hadi bir daha olmaz." dedim yalvarır bakışlarımı atarken.
O bana derin derin bakarken "Abimi istediğim oyunu almaya ikna edersen düşünebilirim." dedi. Olum biz zaten zengin değil miydik? Batıyoruz da haberimiz falan mı yok?
"Tamam, affettin mi?" dedim yanağını öperken. "Bir de gece benle yatarsan sıkıntı kalmaz." dedi. Oflarken onu da kabul ettim. Sevinçle zıplarken yürümeye başladı.
"Sen benim en sevdiğim ablamsın biliyorsun değil mi?" dedi zıplarken.
Kafasına sert bir şaplak atıp "Senin benden ablan mı var mal" dedim. O da gülerken "yok" diye mırıldandı. Böyle zeki bir insanın nasıl bu kadar salak bir ailesi olabiliyordu anlayamıyordum. Açıkçası zorluk yaşadığım doğruydu.
Üstüme kahverengi boğazlı ve bol bir kazak giyinmiştim. Altımda ise üstümde paralanan siyah dar kotum vardı. Ayağımdaki ayılı pandufum ise kombinimin en asil parçasıydı.
Bugün önemli misafirlerimiz gelecekti. Babam okuldan gelince geleceklerini söylemişti ve evde bir telaşe vardı.
Misafirlerimiz ortak olma yolunda ilerliyorlarmış büyük bir projede. Ve bu ortaklık geleceğimizi büyük oranda etkileyen bir ortaklıkmış. Gelecek sözünü duyunca ben de heyecanlanmıştım. Çünkü hatırlatmak isterim, ben de bu şirketin gelecekteki patronlarından biriydim.
Gelecek misafirlerimizin bir de kızları varmış ve ailede en çok değer gösterilen kişi de oymuş. O kız da aynı benim gibi abileri ve babasıyla yaşayıp geçiniyormuş işte. Ancak 16 yaşında olmasına rağmen hiç arkadaşı yokmuş, bu yüzden de babam eğer onunla iyi anlaşırsam ailenin de daha çok gözüne gireceğimizi söylemişti.
Ve beni rahat davranmamam konusunda sıkıca tembihlemişti. Anladığım kadarıyla aile kızı pembe dizilerde büyüten tiplerdendi. Ben de kendi şirketimi kurtarmak için böyle bir fedakarlıkta bulunacaktım artık. Zaten oldukça arkadaş canlısı bir insandım. Yaşıtlarım arasında beni Derin haricinde sevmeyen bir insan yoktu, yani kavga ettiklerimi de saymazsak.
"Ne zaman gelirler?" diye sordum Çağan'a. Ona sanırım asla abi demeyecektim çünkü gerek eğlenceli karakteri gerekse aramızdaki yaş farkı abi dememi engelliyordu.
Kapı zilini duyunca "Geldiler bile." dedi. Yanağımdan öpüp önümden kapıya doğru ilerlemeye başladı.
Babam ve amcam ne kadar telaşlı olsalar da onlar gelince eski sakin hallerini takınmışlardı. "Hoşgeldiniz." dedi babam elini uzatırken.
İçeriye babaları olarak varsaydığım bir adam, 5 tane daha adam ve bahsi geçen kız da gelmişti. Kızın üzerinde mavi bir jean ve bulut desenli bir kazak vardı. Yüzünde hiç makyaj olmamasına rağmen pürüzsüz ve aydınlık bir yüzü vardı ve kız genel olarak sevimliydi. Ancak utangaç olduğu her halinden belliydi çünkü abisinin hafif arkasına saklanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaprak Kız
ChickLit28.04.2021 Tamı tamına 14 yıl önce hayat yüzüme tükürmüşken, tırın altında kalmış ruhum bambaşka insanların evine misafirlik ediyor: Gerçek Ailemin... Bedenimdeki ve ruhumdaki acıları kapatmaya çalışırken yeni hayatıma attığım adımlarda bana destek...