Selam, hoşgeldinizz!
Yeni bölümle karşınızdayım. Tam olarak olmasa da döndüm sayabiliriz.
Yazım yanlışları olabilir, size hemen atayım diye hikayeyi kontrol edemedim. Kusura bakmayın.
Hemen başlıyorum o zaman,
{SINIR: 367 oy, 174 yorum}
Kendimi acayip derecede bunalmış hissediyordum, evet 28 saniyede.
Bu haydari takımı geldikten sonra arabaya binmiştik ama bu dördü bu ikisini, bu ikisi de bu dördünü istemiyordu. Sürekli birbirlerine sinirle bakarken bana da imayla bakıyorlardı. Benim de insan olduğumu anlayabilirler mi bugün acaba?
Ben de artık bakışlarını 'çok da götüm' adlı sloganımla umursamazlıktan gelmiş ve yine her zamanki gibi başımı cama çevirmiştim.
Bu aslında üçümüzün günüydü, üçümüze göre ayarlanmış bir plan vardı. Ama ben mal gibi planın içine edip 4 adet şahıs sokmuştum olayın içine. Plan hakkında zerre bilgin yoktu yani. Kısacası namus da elden gidebilirdi. Neyse tamam.
Ama büyük ihtimalle sinemaya gider, eğlencenin dibine vururduk. Marketten abur cubur alıp çantanın içine gizlemek gibi...
"Ya oğlum çok yükünü verme, bacağım çürüdü!" diyen Çağan abiyle ona döndüm, döndüm dönmesine ama kendimi tutamayıp kahkaha patlatmam da bir olmuştu
Niye böyle bir şey yaptığımız hakkında hiçbir fikrim yoktu. Koca bilmem kaç yüzbinlik arabanın içini pazartesi dolmuşuna çevirmiştik. Yemin ederim isyan edecektim artık, benim olduğum yerler neden kaliteli olmuyordu! Çingene sosyetesi gibi hissediyorum kendimi!
Sürücü koltuğuna Umut abi otururken, yanına da anında ben atlamıştım. Sonra da gelenlere emniyet kemerini boğazıma dayayıp tehdit etmiştim. Gerizekalılar da anında kanmışlardı. Ulan ben, dünyanın en güzel varlığına kıyabilir miyim be!
Ben ön koltuğa geçince de arka koltuk Çağan, Çınar, Efe, Bulut ve Sarp'a kalmıştı.
Arka taraf 4'lü olsa da dört kişi oraya nah sığardı. Bu yüzden Efe Bulut'un kucağına oturmuş, niye öyle olduğunu anlamamamla birlikte Sarp sanki bu anı bekliyormuş gibi Çağan abinin kucağına geçmişti. Evet, bu cüsseli çocukların arkada böyle sıkışık kalması...
Çınar ise ortada çürümeyi bekleyen bir iguana misali oturuyordu. Kuzenim diye demiyorum, aynı benim gibi salaktır.
"Çağan abi, çok da rahatmışsın." dedi Sarp. Biz hepimiz şaşkınlıkla ona bakarken Umut abi ani fren yapıp arkaya dönmüştü. Çağan abi "Olum senin amacın ne?" diye cırlarken aynı zamanda Sarp'ı atmaya çalışıyordu.
Umut abi ise Sarp'a dönüp "Benim bilmediğim bir şey mi var?" diye sordu sakince. Bu sakinliğin altında büyük bir 'kütletmeci dayı' ifadesi vardı da neyse artık.
Sarp kafasını öne doğru sokarken "Nereden bileyim, ısınalım birbirimize yakın hissedelim diye. Yazık olan Yaprak'a oluyor." dedi ciddi ciddi. Ben ise duyduklarında daha da çok gülmeye başladım. "Ulan bana olan beni bağlar, sana ne! Biz de burada başka bir şey anladık." dedim gülmemi kesmeye çalışırken.
"Ne anladınız ki-Hass!" dedi sondaki aydınlanma ifadesiyle. "Yaa." dedim ben de.
Bu Sarp'ın konusu amaçları olunca deliye döndüğü doğrudur. Yine ve yine ne yaptığını bilmeden hareket edip, ağzından çıkan lafın da kulağına değmeden geçtiği sözler söylemişti. Klasik Sarp işte, ne yapacaksın. Atsan atılmaz, satsan satılmaz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaprak Kız
ChickLit28.04.2021 Tamı tamına 14 yıl önce hayat yüzüme tükürmüşken, tırın altında kalmış ruhum bambaşka insanların evine misafirlik ediyor: Gerçek Ailemin... Bedenimdeki ve ruhumdaki acıları kapatmaya çalışırken yeni hayatıma attığım adımlarda bana destek...