Azerbaycan babası Osmanlı imparatorluğu'nun mezarı başında elindeki çiçek buketiyle duruyordu. Derin bir nefes verdi. Sonrasında ellerindeki beyaz çiçekleri narince mezarın üstüne bıraktı. Diz çöktü ve bir süre öylece kaldı. 2-3 dakika sonra konuşmaya başladı.
"Baba, sen gittikten sonra her şey çok değişti. Abimin psikolojik rahatsızlıkları var, Kuzey Kıbrıs yuvaya alındı, Ben ise Kazakistan'ın yanında kalıyorum." Bu sözlerden sonra Azerbaycan derin bir iç çekti, sözüne devam ederken gözleri mezar taşına kilitlenmişti.
"Benim yanıma 'Çu' adında bir gelip duruyor, bazen gerçek olmayan birileri konuşuyor; Baba Ben aklımı kaçırmıyorum değil mi?"
"Hayır aklını kaçırmıyorsun."
Azerbaycan panikle etrafına bakındı, arkasındaki ülke bir ağaca yaslanmış Azerbaycan'a bakıyordu.
"Çu!"
"Ta kendisi!"
"Burada ne işin var, hem günlük nerede?"
"Sana bakmaya geldim ve günlük de pek kayda değer bir şey yok, Osmanlı Türkiye'yi fiziksel ve psikolojik şiddet uyguluyormuş falan."
"Başka? başka hiçbir şey yok mu?"
"Yok!"
"Günlük nerede?"
"Yandı bitti kül oldu."
Azerbaycan Çu'nun söylediği sözler üzerine sinirlendi kalkıp Çu'nun üzerine doğru yürüdü.
"Ne demek 'yandı bitti kül oldu?', abim bana günlüğün sorarsa ne yapacağım ben?"
Çu, Azerbaycan'ın sözlerini aldırmadan çekip gitti.
Azerbaycan, Çu gittikten sonra "daha sonra geri döneceğim baba." Diyerek psikolog ASEAN'ın yanına gitti.
ASEAN'a Türkiye'nin durumunu soran Azerbaycan bu cevabı aldı.
"Üzgünüm Azer, Türkiye'nin durumunda bir geliþme yok. seanslarda ağzını bıçak açmıyor."
"Sınırlıda olsa bir bilgiye ulaşamadınız mı?"
"Hayır, maalesef. Sizin bildiğiniz bir şeyler var mı?"
"Şey... Aslında var. Abim çok küçük yaşlarından itibaren bir sonraki sultan olması için eğitilmiş, daha doğrusu baskı yapılmış. Küçükken de bizimle pek oynamazdı zaten. Farklı nedenlerden Ötürü bazen fiziksel şiddete de maruz kalırdı."
Azerbaycan, biraz dursksadıktan sonra sesini biraz yükselterek "Y-yani kalırmış!" Dedi. Sesini hafif kısarak sözüne devam etti "Ben de bunları yeni öğrendim de."
Azerbaycan, bir nefes verdi.
"Abim iyi bir oyuncuydu... Hepimizi kandırdı, mutlu olduğunu sanmamızı sağladı. Bana kalırsa Osmanlı bile abimin mutsuz olduğunu göremedi."
"Hiçbirimiz göremedik." diye ekledi Azer.
ASEAN; Azerbaycanı dinledi, notlar aldı. Sonra da sorması gereken soruyu sordu.
"Türkiye'nin hiç gerçekten mutlu olduğu zamanlar yok muydu?"
"Vardı, Hoşlandığı kişinin yanındayken çok mutlu olurdu. Mavi saçlı, güzel gözlü bir ülke vardı. Ama onunla çok zaman geçiremezdi; bilirsin, babam ve onun katı kuralları..."
"Teşekkürler Azer, bunları benimle paylaştığın için."
"Asıl ben teşekkür etmeliyim, bu tür olaylarda bize yardım ettiğiniz için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazoşist [CH]
General Fiction-Bu bir countryhumans hikayesidir- "Şu anlık değerleri iyi, nabzı normal." Doktorların konuşma seslerini duyuyordu o. Ama ne olmuştu? Neden buradaydı? Hiç bir fikri yoktu. Kıpırdandı, doktorlar bunu fark edince yüzlerinde bir gülümseme oluştu ve bir...